Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yeni yıla girdiğimiz ilk dakikalarda, İŞİD terör örgütü’nün İstanbul’un dünyaca ünlü eğlence merkezi REİNA’ya düzenlediği vahşi saldırı; sadece toplumu derinden sarsmakla kalmamış, insanın vazgeçilmez, devredilemez ve ötelenemez en temel hakkı olan “yaşama hakkı”nı yok etmiştir.Bu arada; İŞİD’in Reina saldırısı, Türkiye hakkında “güvenlik riski yüksek” ülke algısının artmasına da neden olmuştur.Unutmayalım ki; hiçbir siyasi ve toplumsal amaç; insan yaşamı kadar kutsal ve değerli değildir.Terörün neden olduğu dehşet duygusu, korku, belirsizlik, güvende hissetmeme; yalnızca bireysel değil, toplumsal hastalığa yol açıyor. Dünya Sağlık Örgütü sağlığı, “yalnızca hastalığın olmaması değil; fiziksel, ruhsal ve toplumsal tam bir iyilik hali” olarak tanımlıyor.Toplum olarak iyi olmadığımız sürece birey olarak da sağlıklı olamayız.Terör; ülkemizin “fay hatları”na, yaşam tarzımıza saldırıyor. Bir yandan canlarımızı yitiriyoruz, içimiz kan ağlıyor, diğer yandan da; bu “kanlı ortam”dan ekonomimiz, sanayimiz, turizmimiz ağır bir şekilde etkileniyor.

        LAİKLİĞİN YENİDEN KEŞFİ

        “Din” eksenli barbar terör örgütü İŞİD’in neden olduğu kanlı ortamda toplum; sanki laikliği yeniden keşfediyor.

        Oysa; laiklik Atatürk Cumhuriyeti’nin omurgasıdır, bel kemiğidir. Laiklik karşıtı sözel ve fiziksel her eylem; Cumhuriyet’in omurgasını zedelemek, bel kemiğini kırmak sonucunu doğurur.

        Unutmayalım; laikliğin olmadığı Cumhuriyet’in içi boşaltılmış demektir.

        Laiklik; bazı kesimlerin iddia ettiği gibi, hiçbir zaman “din düşmanlığı” değil, tam tersine; din ve ibadet özgürlüğünün güvencesi, sigortasıdır.

        Laiklik; aynı zamanda felsefe olarak din ve devlet işlerinin birbirinden kalın çizgilerle ayrılmasıdır. Ülkemizde inanç ve ibadetin önünde hiçbir engel yoktur. 80 binden fazla camimiz, 100 binin üzerinde imam var. İmam sayımız neredeyse doktor sayımız kadardır.

        Bu tablo; laik Cumhuriyet’in oluşturduğu din ve ibadet özgürlüğü tablosudur.

        Laiklik; bir başka yönüyle de “yaşam tarzı”dır. İŞİD terörü ; “yaşam tarzı” üzerinde oluşan ayrışmadan, kutuplaşmadan faydalanarak kendisine taban yaratıyor.

        Sonuç olarak: Ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı, şiddet ve nefret dilini kullanmaktan vazgeçelim, bir birimizin yaşam tarzına saygılı olalım ve barış içinde birlikte yaşama erdemini gösterelim.

        Diğer Yazılar