Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Son günlerde, Avrupa, Rusya, ABD, Suriye ve Irak eksenli dış politikadaki gelişmelerden kaynaklanan haberler; Türkiye’nin uluslararası arenada yalnızlaştığını gösteriyor.

        Referandum nedeniyle iç politikanın dış politikayı etkilemesiyle Avrupa ülkeleriyle yaşanan “sert” tartışmaların oluşturduğu gerginlik ortamında AB’den gelen ortak tepkiler, ABD ve Rusya ile YPG ve PYD nedeniyle ortaya çıkan “keskin” görüş ayrılıkları; Türkiye’yi uluslararası ilişkilerde “etkisiz” bir yerde konumlandırıyor.

        Yalnızlık; fakirliktir. Türkiye yalnızlaştıkça halk fakirleşir, yoksullaşır.

        Nüfusu hızla artan, küresel sistem içinde halkın talepleri artan, zengin doğal kaynakları olmayan, tasarruf oranları yetersiz, ekonomisini yabancı sermayeyle, dış borçla çeviren Türkiye’nin yalnızlaşması; ekonomik açıdan da, sosyal ve siyasal bakımdan da geleceğe “iyimser” bakmamızı engelliyor.

        Türk ekonomisi küresel sisteme entegre olduğu, ihracatını ve turizm gelirlerini artırdığı, katma değeri ileri teknoloji ürettiği ve sürdürülebilir %6-7’lik bir büyümeyi sağlayabildiği ölçüde işsizliği, yoksulluğu önleyebilir, gelecek umudunu yeşertip canlı tutulabilir.

        Unutmayalım ki, Türkiye; “Batı İttifakı” içinde etkili bir konumda yer alarak yabancı sermaye ve dış yatırımlar için cazibe merkezi olmazsa, her yıl %6-7’lik sürdürülebilir büyümeyi sağlayamazsa; özgürlüklerin alanını genişletemez, halkının refahını artıramaz.

        Halkın refahının artırılması, özgürlüklerin alanının genişletilmesi, demokratik hukuk devleti düzeninin istikrarlı bir şekilde korunması; ancak, AB hedefine kilitlenmekle mümkün olabilir.

        BATI İTTİFAKI

        AB entegrasyonu Türkiye için yaşamsal önemdedir. AB ile “inovasyon”u, “rekabet”i ve “tüketici hakları”nı keşfettik, demokrasiyi ve özgürlükleri içselleştirdik. Türkiye; en büyük ihracat pazarı, en fazla yabancı turist çektiği, en çok yabancı sermaye akımının olduğu AB ülkeleri ve AB kurumlarıyla ilişkilerini çok özenli bir şekilde kurgulayıp yürütmelidir.

        Akıldan çıkarmamız lazım; Türkiye her alandaki gelişmesini, kalkınmasını, büyümesini, demokrasinin kalitesini yükseltmesini “Batı İttifakı” içinde gerçekleştirdi.

        Türkiye’nin yol arkadaşları hiçbir zaman Arap ülkeleri, Orta-Doğu ülkeleri olamaz, olmamalıdır da...

        Türkiye; uygar dünyadan ve demokrasiden uzaklaşırsa faturayı sadece ülkeyi yönetenler ve siyasi aktörler sandıkta “oy kaybı”yla ödemezler, faturayı 80 milyon olarak hepimiz öderiz. Sonuç olarak: Yalnızlaşmak; fakirlik, yoksulluk ve çaresizlik getirir.

        Diğer Yazılar