Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Anayasa referandumundan “Evet” de çıksa, “Hayır” da çıksa, bugün yeni bir başlangıç... Her başlangıç; yeni bir umuttur. Referandumda halkımızın verdiği karar; hepimizi bağlayan, saygıda kusur etmememiz gereken demokratik ve meşru bir karardır.

        Referandum meydanlarında söylenen sözler ne kadar incitici, gönül kırıcı, “ayrıştırıcı” olursa olsun; bugün sevgi, barış, dayanışma içinde ve “ortak akıl”la ülkemizi daha uygar, halkımızı da esenlik içinde yaşayacağı daha “ileri” bir noktaya taşımak için birlikte çaba göstereceğimiz gündür. Geriye saplanıp kalacağımıza zihnimizdeki “olumsuz” tortuları atarak el ele, kol kola ileriye bakmalıyız. Geriye bakanlar ileriyi göremezler.

        İngiliz şair ve filozof George Gordon Byron’un, “bir devleti kurmak için bin sene ister, yıkmak için ise bir saat kafidir.” sözünü unutmayalım. Bugünden başlayarak sapma göstermeden ilerleyeceğimiz hedef; sağlam bir hukuk sistemi, öngörülebilir adalet düzeni, eksiksiz demokrasi, ifade özgürlüğü, kuvvetler ayrılığı ilkesi, denetlenen ve frenlenebilen yönetim olmalıdır. Güçlünün hukukunu değil; hukukun gücünü her alanda hissetmeliyiz. Bozulan Türkiye-AB ilişkilerini onarmanın çarelerini arayıp bulmalıyız.

        MODERN DEVLET

        Modern devlet olmak istiyorsak Batı’nın bir parçası olmak zorundayız. Doğu’nun veya Ortadoğu’nun bir parçası olmakla hiçbir kazancımız olmaz. Günümüzde AB üyesi olan ülkeler; çağdaş hukuk devleti, medeni rejimler oldular. Çünkü; AB, demokrasiyi ve kurumları kuvvetlendiriyor.

        Ortadoğu “bataklığı”nın bir parçası değil; Batı dünyasının onurlu, gelişmiş, başı dik bir üyesi olmayı hedeflemeliyiz.

        Bilindiği gibi; Türkiye AB’ye tam üyelik için ilk müracaatını 1987’de merhum Turgut Özal’ın Başbakanlığı döneminde yaptı.

        Merhum Özal, başvuru yaptığında, “Uzun ince bir yoldayız. Belki aşağılayacaklar, iteleyecekler, engeller koyacaklar, ancak yılmayacağız, sonuna kadar yürümeliyiz, AB’ye tam üyelik hedefine varmalıyız...” şeklindeki sözleriyle “durum tespiti” yapmıştı. Bugün yaşananlar; Özal’ın öngörüsüyle örtüşmektedir.

        Unutmayalım ki; AB ile bağlarını koparan Türkiye; çağdaş vizyonunu kaybederek herhangi bir Ortadoğu ülkesi konumuna gelir.

        Önemli bir hedefimiz de gelir dağılımı adaletsizliğini önlemek, çift haneli işsizlik ve enflasyonla kararlı mücadeleye odaklanmak, “ayrışma” ve “kutuplaşma” yerine kucaklaşma ve dayanışma iklimini oluşturmak olmalıdır.

        Sonuç olarak: Her son yeni bir başlangıç, her başlangıç yeni bir umuttur.

        Diğer Yazılar