Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçen yılların aksine bu yılın ikinci çeyreğinde büyümenin lokomotifi vatandaşın tüketimi değil; yatırımlar oldu. Yatırım, sanayi ve ihracattaki güçlü performans ekonomiyi yüzde 5.1 büyüttü.

        Yılın ilk üç ayında ekonomi yüzde 5.2 büyümüştü. İkinci üç aylık dönemde büyüme yüzde 5.1 olarak gerçekleşti. Daha önceki büyümelerde ağırlığı olan özel tüketimin katkısı bu kez azaldı. Talep üretimi artırıyor, üretim de büyümeyi tetikliyor.

        Yılın ikinci çeyreğinde ihracat ve tüketici talebi; üretim artışına, özellikle de sanayide üretim artışına yol açtı.

        İkinci çeyrekte sanayide büyük ağırlığı olan imalat sanayi yüzde 6 oranında büyüdü.

        Bu arada; Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK)nun verilerine göre; yılın ilk üç ayında yüzde 3 oranında büyüyen kamu ve özel sektör yatırımlarının ikinci üç aylık dönemde yüzde 9.5 büyümesi dikkat çekiyor.

        Öte yandan; yılın ikinci üç ayında ekonomi yüzde 5.1 büyürken hane halkının özel tüketim harcamasındaki artış hızının gerileyerek yüzde 3.2 olması; büyümenin nimetlerinden orta ve alt gelir gurubu hane halkının yararlanamadığını gösteriyor.

        Ekonomistler; üçüncü ve dördüncü çeyrekte sanayide üretim artışının devam edeceğini, Kredi Garanti Fonu ile ekonomiye sağlanan desteğin talebi canlandıracağını, ihracat artışının turizm gelirlerindeki iyileşmenin devam edeceğini, bu rüzgarla üçüncü ve dördüncü çeyrekte de büyümenin yüzde 5’ler düzeyinde olacağını öngörüyorlar.

        BÜYÜME REFAHI ARTIRMALI

        Esas olan; büyümenin dar ve sabit gelirlilerin refah düzeylerinin artmasına katkı sağlamasıdır.

        İkinci önemli bir nokta da; üretime, yatırıma ve ihracata dayalı “kaliteli” yüksek büyümenin sürdürülebilir olmasıdır.

        Bu arada; hükümet de seçimlerde yüksek büyümenin “oy”a katkısının beklentisi içinde. Ne var ki; cari açık rakamlarının daha da büyümesi, enflasyon oranının çift hanede kalıcı olması; aynı zamanda büyümenin hasar verici sonuçları olarak görülebilir.

        Ayrıca; yüksek büyüme tek başına yeterli değil; büyümenin “kapsayıcı” olması önemlidir.

        Öte yandan; iç talep, kredi genişlemesi, vergi indirimlerinin yanı sıra ekonomide beklentilerin iyileşmesi, öngörülebilirliğin artması; ekonomik büyümenin sürükleyicisi olmuştur.

        Önemli olan bir başka nokta da; yılın ikinci çeyreğinde yatırımlar kaleminin büyümeye yüzde 2.86’lık bir katkı sağlaması, böylece; yılın ilk yarısındaki yüzde 5.1’lik büyümenin 3.9 puanının yatırım ve ihracattan gelmesidir. Bu tablo; büyümeyi “kaliteli” yapan temel unsurdur.

        Sonuç olarak: Büyüme bireyin ve toplumun refah düzeyini yükselttiği ölçüde değerlidir.

        Diğer Yazılar