Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Uzmanların değerlendirmelerine göre 2014'te, büyümeyi tetikleyecek bir talep artışı beklenmemekte, buna karşılık maliyet artışlı bir enflasyon tehdidi ön görülmektedir.

        Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) "2014 Küresel İstihdam Eğilimleri Raporu"na göre; "çalışan yoksulların sayısı artacak ve işsizlik oranı yüzde 10'un üzerine çıkacak".

        ILO'nun raporunda;

        Türkiye'de istihdamda ve eğitimde yer almayan gençlerin oranının yüzde 34.6 olduğu,

        Çalışan her üç kişiden birinin kayıt dışı istihdam edildiği,

        Gelir dağılımındaki adaletsizliğin yoksul kesimi olumsuz etkilediği,

        Türkiye'nin sahip olduğu genç nüfusun ekonomik ve sosyal gelişmenin sağlanmasında önemli bir potansiyel olduğu vurgulanmaktadır.

        Bu arada; Türkiye'de 12 milyon kişi ayda 379 TL'nin altında bir gelirle yaşam mücadelesi vermektedir.

        Yapılan değerlendirmelerde 2013'te konut fiyatlarının yüzde 13 arttığı, dar ve sabit gelirlilerin kooperatifler yoluyla ucuz konut edinme olanaklarının da oldukça daraldığı görülmektedir.

        Türkiye demokraside geri giderse, ekonomide de geri gider. Demokrasiyle özgürlükler, insan hakları ve gelişme doğrudan ilişkilidir.

        Siyasette oluşan güven kaybı, ekonomiye doğrudan yansımış, yabancı sermaye bekle-gör noktasına gelmiştir.

        Diyebiliriz ki; Türkiye'deki demokrasi açığı ekonomideki olumsuz gelişmelerin bir anlamda tetikleyicisi olmuştur.

        Bir ülkenin refahı için;

        Mal ve hizmet üretiminde reel artış olması,

        İşsizliğin azalması,

        Gelir dağılımı adaletinin sağlanması gerekir.

        Oysa bugünkü durum ise;

        Üretimde artış sağlanamadı,

        İşsizlik azalmak bir yana artış eğilimini sürdürerek yüzde 10.7 düzeyine ulaştı,

        Gelir dağılımı dengesizliği ise fakirler aleyhine büyüdü.

        Öte yandan Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) rakamlarına göre nüfusun yüzde 16'sı yoksulluk sınırının altında, yüzde 26'sı ağır borç yükünü taşımakta ve yüzde 60'ı da taksitle yaşayarak borcu borçla ödemektedir.

        Tüm bu göstergelerden sonra Türkiye; ekonomide ve politikada ön görülür olmaktan hızla uzaklaşmaktadır.

        DAHA AZ YATIRIM, DAHA ÇOK İŞSİZLİK

        Ekonomistlerin değerlendirmelerine göre, Merkez Bankası'nın %5,5'lik bir faiz artışına gitmesi ve döviz fiyatlarındaki tırmanış ortalama olarak fiyatları yüzde 12 artırabilecektir.

        Çünkü; satın alınan her türlü mal ve hizmetin içinde hem döviz hem de faiz var, bunlar yükselince fiyatlar da yükselecektir.

        Üretici ve yatırımcı, ürettiği mal ve hizmetin fiyatına döviz ve faizin yükünü ekleyecek; bu yük de doğrudan doğruya fiyat artışı olarak tüketiciye yansıyacaktır.

        Ancak; tüketici kredisi, taşıt kredisi, konut kredisi kullananlar ve kredi kartı borcu olanlar, döviz ve faiz artışından doğan yükü taşıyacaklar. Yani; olan tüketiciye, dar ve sabit gelirliye olacaktır.

        Bu arada; tüketicinin sırtına binecek esas yük; seçimden sonra elektriğe, doğal gaza ve petrol ürünlerine yapılacak zammın oluşturacağı yük olacaktır.

        Bu ekonomik tabloda 2014'te daha az yatırım ve daha çok işsizlik görülmektedir.

        Sonuç olarak: 2014'te ekonominin bugünkü görünümü yoksulluk ve işsizliğin artacağı şeklindedir.

        Diğer Yazılar