Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu ve Adalet Bakanı Bozdağ’ın TBB Başkanı Feyzioğlu’nun konuşmasını “protesto” ederek yeni adli yılın açılış törenine katılmamaları, fiili bir “boykot”a dönüşmüş, böylece adli yılın açılışı da “boykot”un gölgesinde gerçekleşmiştir.

        Bu arada Adalet Bakanı Bozdağ, yaptığı açıklamada, Yargıtay Başkanlar Kurulu’nca Feyzioğlu’na konuşma olanağı sağlanmasını Cumhurbaşkanı’na “saygısızlık” olarak nitelemiş, adli yıl açılış törenlerinin yasal zorunluluk olmaktan çıkarılacağını söylemiştir.

        Bağımsız yargı demokrasinin namusu, hükümetlerin ve seçilmiş yönetimlerin de “meşruiyet” kaynağıdır.

        Ayrıca “yargısal denetim” kaliteli demokrasinin ve ifade özgürlüğünün de güvencesidir.

        Hükümetlerin yetkilerinin sınırları da bağımsız yargı tarafından anayasa ve yasalar çerçevesinde çizilmektedir.

        Kaldı ki “egemenlik hakkı”nın kullanılmasında “erkler” arasında “hiyerarşik üstünlük” yoktur ve bu hakkın kullanımında yasama ve yürütme kadar yargı da “pay sahibi”dir. Yargı ise savunma, iddia ve yargılama makamıyla bir bütündür. Bu bütünü oluşturan unsurlardan herhangi birinin gözardı edilmesi, etkisizleştirilmesi, itibarsızlaştırılması devleti ve demokrasiyi zaafa uğratır.

        Kaldı ki modern demokrasi devletin “yetki alanı”nın yargısal denetimle sınırlandırıldığı, buna karşılık ifade özgürlüğünün, bireysel hak ve özgürlüklerin alanının genişletildiği bir yönetim şeklidir.

        Ayrıca demokrasi farklı seslere “tahammül” edilen, hoşgörü, barış, uzlaşma ve dayanışmayı esas alan bir rejimdir.

        FEYZİOĞLU’NUN KONUMU

        TBB Başkanı Prof. Dr. Feyzioğlu, yargı gücünün (olmazsa olmazı) “savunma”yı temsil eden bir tüzel kişiliğin başkanı sıfatıyla adli yılın açılış törenine katılmakta ve “savunma adına” konuşmaktadır.

        Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun kararında da vurgulandığı gibi TBB Başkanı Prof.Dr.Feyzioğlu, “farklı ses” olarak eleştiri hakkını, düşünce ve ifade özgürlüğünü kullanmaktadır.

        Eleştiri hakkı düşünce ve ifade özgürlüğünün özünü, temelini oluşturmaktadır. Eleştiri hakkının engellendiği, kullanılamaz hale getirildiği yerde diğer demokratik hakların kullanılması da mümkün olmaz.

        Sonuç olarak: Eleştiriye tahammüllü, ön yargısız ve hoşgörülü olmak demokrasinin gelişmesine katkı sağlar.

        Diğer Yazılar