Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İnşaat sektörü darboğazda. Ekonomistler ve inşaat sektörünün ilgilileri, oluşan “konut balonu”nun her an patlayabileceğini değerlendiriyorlar. Yapılan konutların “satılma zorluğu”, “konut balonu”nun temel nedenidir. Son bir yıl içinde konut talebi yüzde 12.5 azalırken, konut arzı yüzde 76.8 oranında artış kaydetmiştir.

        Bu durum konutta arzla talep arasında büyük bir dengesizlik olduğunu göstermektedir.

        İlk zamanlarda gayri menkul kredileri özendirildi, yabancıların ev almaları kolaylaştırıldı, teşvik edildi, TOKİ ve müteahhitler sayfalar dolusu ilan verdiler. Gazete ve televizyonların reklam gelirlerinin neredeyse tümü inşaat sektörünün konut reklamlarından oluşuyordu.

        Bu hal doğal değildi, yaklaşan konut krizinin habercisiydi.

        Ancak global ekonomideki “olumsuz” gelişmeler, ihracatımız ve konut sektörü üzerinde “negatif” etkiye neden oldu ve cari açığımız da büyüğünce Türk parasının yabancı paralar karşısında değerinin düşürülmesi kaçınılmaz hale geldi.

        Bu arada Türk ve yabancı ekonomistlerle Başbakan Yardımcısı Babacan, Maliye Bakanı Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Başcı, “fiili devalüasyon”u yeterli görmeyerek, “enflasyon” hedefini tutturmak için faizlerin yükseltilmesini, tasarrufların artırılmasını ve bu amaçları elde etmek için de büyümenin sınırlandırılmasını istediler. Böylece faizler artırıldı banka kredileri kısıtlandı, geri ödenmeyen kredilerde artış olunca da, BDDK (Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu) banka kredilerine “üst limit” getirdi.

        Maliyet arttı, satışlar azaldı

        Türk parasının değer kaybetmesi, sektördeki ithal girdilerin ve fiyatlarının artmasına, dolayısıyla maliyetin yükselmesine neden oldu. Öte yandan kredi faizlerinin artması ve kredi miktarının azalmasıyla, konut üreticileri ve gayrimenkul alıcıları açısından yeterli ve ucuz kredi bulmak olanaksız hale geldi. Bunun sonucunda üretilen konutlar alıcı bulamadığı için elde kaldı, hükümet de TOKİ’yi kullanarak AK Parti’li belediyelerin “imar kolaylığı” ve hükümete yakın müteahhitlerle konut üretimine devam edildi.

        Böylece konut stoku büyüdü, “konut bolonu” oluştu.

        Bu arada dar ve sabit gelirlilerin konut ihtiyaçları artarken konut edinme olanakları da giderek zorlaşmaktadır.

        Uygulanan konut politikası, “sınırsız yetki” tanınan TOKİ’nin sektörde tekel oluşturması, belediyelerin kooperatifler için imarlı, planlı, altyapılı arsa üretmemesi konut kooperatiflerini zora sokmuştur.

        Yapılacak olan dar ve sabit gelirlilerin kolay konut sahibi olmalarının güvencesi konut kooperatiflerinin önünü açmak için uzun vadeli düşük faizli kredi mekanizmasını işletmek, imarlı alt yapılı arsa üretmektir.

        Sonuç olarak: İnşaattaki kriz, ekonominin bütününü krize sürükler.

        Diğer Yazılar