Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye 30 Mart’ta AK Parti’nin başarısıyla sonuçlanan yerel seçimleri gerçekleştirdi, 10 Ağustos’ta halk oyuyla ilk kez 11 yıldır ülkeyi Başbakan olarak yöneten Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildi, TBMM’de Anayasa değişikliği dışında istediği yasal düzenlemeyi yapabilecek bir çoğunluğa sahip hükümet iş başında.

        Ekonomide büyüme fren yaptı (% 3.3), işsizlik devam ediyor (% 9.1 - gençlerde % 16), enflasyon artıyor (% 9), kamu gelirleri azalıyor (vergi affı, KDV, ÖTV gelirlerindeki düşüş nedeniyle), cari açık büyüyor (milli gelirin % 6’sı), hane halkı tüketimi azalıyor, özel sektör yatırımları geriliyor, sanayi üretimi düşüyor, katma değeri yüksek sanayi malı üretilemiyor, inşaat sektörü daralıyor (büyüme % 2.01), tarımda, üretimde kalite ve verimlilik azalıyor, köyden kente göç artıyor.

        HOŞGÖRÜ VE DAYANIŞMA

        Sosyal ve siyasal açıdan da gerginlik ve kutuplaşma azalacağı yerde keskinleşiyor, barış ve birlikte yaşama duygusu gelişeceğine zayıflıyor, aidiyet duygusu azalıyor.

        Terörist eylemler ve komşu ülkelerdeki iç savaş nedeniyle de sınır güvenliğimiz “tehdit” altında.

        Bu “olumsuz” koşullarda yapmamız gereken birlik ve beraberlik içinde hoşgörü, sevgi, barış ve dayanışma duygusunu güçlendirmek, birlikte kardeşçe yaşama iradesini kuvvetlendirmek ve aidiyet duygusunu beslemektir.

        Siyasal alanda da, kutuplaşmayı keskinleştirmek yerine uzlaşmayla problemlere çözüm aramanın yollarını açacak yumuşatıcı bir “siyaset dili”ni ve çoğulculuk anlayışını hakim kılmaktır.

        Ekonomik alanda da yapısal reformları gerçekleştirerek katma değeri yüksek sanayi üretimini ve ihracatı artırmak, işsizliği ve enflasyonu azaltmak cari açık makasını daraltmak, bağımsız ve özerk kuruluşlara “müdahale”den kaçınmaktır.

        Sonuç olarak: Kutuplaşma, ayrışma yerine uzlaşma, kucaklaşma ve aidiyet duygusunu güçlendirme yolunu seçmeliyiz.

        Diğer Yazılar