Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçen ay memlekette gündem yoğun olduğu için Birleşmiş Milletler (BM) Kadına Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi (CEDAW) Komitesinin Türkiye’nin 7. dönem raporuyla ilgili yaptığı değerlendirme gözünüzden kaçmış olabilir.

        61 MADDE AÇIKLANDI

        13 Temmuz’da Türkiye CEDAW Komitesine raporunu sunduktan sonra 25 Temmuz günü Komite görüşlerini 61 madde halinde açıkladı. Kısacası, Türkiye’ye kadın hakları konusunda bir karne verdi.

        CEDAW 1979 yılında BM’de kabul edilen, Türkiye’nin 1985’de imzaladığı bir nevi kadın haklarının anayasası haline gelen uluslararası bir sözleşme. CEDAW’a imza atan ülkeler periyodik bir şekilde kendi ülkelerinin kadın hakları konusunda yaptıklarını değerlendirmek, CEDAW Komitesine bu gelişmeleri bir rapor olarak sunmak, sonra da Komitenin görüşlerini kendi dillerine çevirip yaygınlaştırmak zorunda. Bir sözleşme olduğu için de imza atan ülkeler kadına yönelik her türlü ayrımcılığı önlemek için yasal, kültürel, ekonomik, siyasi, eğitim ve birçok alanda kadına eşit fırsatların verilmesini sağlayacak mevzuatı geliştirmeyi ve uygulamayı taahhüt ederler.

        ÖNEMLİ BİR SÜREÇ

        Türkiye’deki kadın sivil toplum örgütleri, bu konuyu çalışan akademisyenler, devlet temsilcileri ve kamuoyu açısından CEDAW süreci kadın hakları konusunda hangi konuda ilerlediğimiz, hangi konularda eksik kaldığımızı tespit etme açısından önemli bir süreçtir.

        Devletin CEDAW Komitesine verdiği resmi rapordan bir kaç gün önce sivil toplum üyelerinin hazırladığı bir gölge rapor sunulur. Gölge rapor devletin resmi olarak kabul etmek istemediklerine ve eksik kaldığı yerlere dikkat çeker. Bu yılki gölge raporda Türkiye’de toplumsal cinsiyet konusunda aktif çalışan 12 sivil toplum örgütünün kendi çalışmaları doğrultusunda hazırladıkları durum değerlendirilmesi sunulmakta.

        Devletin resmi raporunu hazırlamak için Aralık 2013’de benim de içinde bulunduğum farklı akademisyenler, bakanlık görevlileri, kadın dernekleri, hukukçular ve hatta Genelkurmay temsilcilerinin de arasında olduğu karma bir grup Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından düzenlenen 7. Dönemsel Ülke Raporu Hazırlık Toplantısına davet edildik. Siyaset bilimci olarak ben kadınların karar alma mekanizmalarına katılımıyla ilgili oturumda görevliydim.

        Grubumuzun hazırladığı raporda kadınların karar alma mekanizmalarına katılımıyla ilgili eksiklikleri 6 alt başlık altında topladık: yasal düzenlemeler, veri ve araştırma, katılım ve oy kullanma, karar mekanizmalarında kadının temsili, kaynaklara erişim, farkındalık arttırma ve eğitim çalışmaları.

        eksiklikler

        Gördüğümüz ana eksiklikler: kadınların karar verme mekanizmalarında yok denilecek kadar az oldukları ve bu durumu gidermek için en azından geçici olarak bir kotanın uygulanması gerektiği; kadınların siyasete katılmasını sağladığı iddia edilen siyasi partilerin kadın kollarının örgütlenme, propaganda, ve emek gerektiren işleri yapmasına rağmen yetki, etki, karar ve bağımsız bütçelerden yoksun oldukları; toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili yapılan eylem planlarının herhangi bir yaptırım gücü olmadığı için etkin olmadığı; kadınla ilgili daha verimli politikalar ve eylem planları yapmak için cinsiyete göre ayrıştırılmış veriye ihtiyaç olduğu ama bu verilerin bulunmaması veya bazı kurumlar tarafından gizlenmesi sonucu ulaşılamaz olduğu; kadınların yerel karar verme mekanizmalarında herhangi bir varlık gösteremediği, yereldeki kadın-erkek eşitliği komisyonlarının yerel yöneticilerin kişisel inisiyatifi altında bulunduğu için verimsiz olabileceği; kadınların sadece kadın ve aile konularındaki politikalar ile ilgili kurumlarda üst düzeyde görevlendirildiği ama ana akım kurumlarda eksik olduğu; kadının siyasi katılımının istihdam politikalarından ayrı tutulamayacağı şeklinde tespitlerdi. DEVAMI YARIN

        Diğer Yazılar