Bakalım KUZEY'in güçlü adaleleri Süleyman'ı devirmeye yetecek mi?
VE sonunda yılın en iddialı yapımlarından biri olan Kuzey Güney'le tanıştık önceki akşam. Kıvanç Tatlıtuğ, karşısında güçlü bir kadın oyuncu olmadan, o bilindik zengin-şımarık-salon erkeği tiplemesinden uzakta, daha çok Ezel'in 'Sekiz'indeki misafir oyunculuğunu hatırlatan bir tiplemeyle çıktı seyircisinin karşısına. Bir anlamda en büyük sınavına soyundu bu defa.
HER İKİ GRUPTA DA BİRİNCİ ÇIKTI
Ya tek başına bir star olarak seyirciyi peşinden sürüklemeyi başaracaktı ya da bu iddialı projenin hakkını veremeyecek ve Kuzey'in altında kalacaktı. Hiç uzatmadan ilk bölümden izlenimimi söyleyeyim; başardı. Babasıyla (ki burada Mustafa Avkıran'ın da hakkını teslim etmek lazım, gerçekten çok iyiydi) karşılıklı sahnelerinde yüzündeki öfke, yalnızlık ve yansıttığı sevgi açlığı hissiyle çok başarılıydı. Recep İvedik'e yaptığı göndermelerde, sürekli arıza çıkaran psikopat hallerde, sevdiği kızı kardeşine terk eden yıkılmış âşık tiplemelerinde oyunculuk çıtasını bariz yükseltti.
Kardeşi Güney (Buğra Gülsoy), Cemre rolündeki Öykü Karayel, Kuzey'in kankası Ali (Rıza Kocaoğlu) ve elbette daha ilk bölümden herkesi kendisine hayran bırakan annesi (Semra Dinçer) rollerinin hakkını verdiler. İlk bölümünden her iki reyting grubunda birinci çıkan yapımı, hep birlikte omuzlayıp, ilk gecesinden milyonlara seyrettirdiler. Elbette gözümüze takılan şeyler de vardı. Fonda, aynı grubun başka bir kanalı olan Star'ın yakında başlayacak dizisi Firar'ın reklamlarının gözümüze sokulması hiç şık durmadı mesela. Ya da bir gece önce kaza yapıp birini öldüren Güney'in ertesi sabah girdiği sınavda İTÜ'yü kazanması, acaba kaza yapmasa ODTÜ'yü mü, Boğaziçi'ni mi kazanacaktı? diye sordurdu bize. Ama ne yapsın Kanal D, reytingler bugünlerde aslanın ağzında değil, midesinde.
Baksanıza dizilerin şampiyonu koskoca Kanal D bile kardeş kanalı adına telaş içinde. Burada bir paragraf da Kuzey'in babasının sevgisizliği için açmalıyım. Sert babalar... Aslında çocuklarını onlar suçlu yaparlar... İşte buna örnekti Kuzey'in hayatı. Çocuklarınıza yumuşak davranın beyler, sevin onları. Öyle içinizden, belli etmeden, gece uyurken falan da değil. Öpe koklaya, onu sevginize doyura doyura büyütün.
"PAYLAŞMAYANLAR PAYLAŞILACAK"
Gelelim sadede efendim. Mesele Kuzey Güney'in iyi bir dizi olup olmamasında değil aslında. Asıl mesele Muhteşem Süleyman karşısında, önümüzdeki çarşamba tutunup tutunamayacağında. Geçen senenin reyting şampiyonu Kanuni ile Hürrem'e alternatif olup olamamasında. İşte bunu tahmin etmek gerçekten güç sevgili seyirciler. Sonucu, önümüzdeki çarşamba hep birlikte göreceğiz. Önümüzdeki çarşamba akşamı, ekran tarihinin en sert reyting kavgalarından birine tanıklık edeceğiz. Belki de durum tıpkı Güney'in golf sahasında söylediği gibi olacak. "Paylaşmayanlar, paylaşılacak." İyi olan kazansın...
