Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        CHP Lideri’nin dün başlattığı “Adalet Yürüyüşü”ne benzer eylemlere Türkiye daha önce de tanıklık etti.

        Ancak bir siyasi parti liderinin öncülüğündeki yürüyüş ilk kez gerçekleşiyor...

        O nedenle Kılıçdaroğlu’nun dün başlattığı eylem kendi alanında ilk olmakla birlikte, bir önemli unsuru da bünyesinde taşıyor.

        O da geçmişteki yürüyüş eylemleri, parti zemininde gerçekleşmedi.

        1991’de Türk-İş önderliğindeki Zonguldak maden işçilerinin; 1997’de ve 2000’de de DİSK’in sendikal hak arama ve demokratikleşme hedefiyle gerçekleştirdiği Ankara yürüyüşü eylemlerine tanıklık edildi.

        Kılıçdaroğlu’nun dün başlattığı yürüyüş eylemi bir anamuhalefet partisi açısından ilk olmakla birlikte, sol yerine sosyal demokrat partilerin 1980 sonrası gerçekleştirdiği eylem açısından da ilk olma özelliğine sahip.

        Çünkü bugüne kadarki eylemlerin neredeyse tamamı mitinglerle sınırlı kaldı.

        Gezi ise sivil bir hareketti; CHP ilk aşamasında temkinli yaklaştı.

        Bütün bunlardan dolayı Kılıçdaroğlu’nun dün başlattığı “Adalet Yürüyüşü”, sosyal demokrat parti liderliğinin başı çektiği ilk eylem olma özelliğine de sahip.

        ORTA YAŞ AĞIRLIĞI

        Yürüyüş sırasında Kılıçdaroğlu’yla da sohbet ettim.

        CHP Liderliği’ne geldiği ilk günlerde yapılan “Gandi” benzetmesine uygun bir eylem geliştirdiğini anımsattım, gülmekle yetindi.

        “Tuz Yürüyüşü”nden Gandi’nin sonuç elde ettiğini anımsattığımda ise “Adalet için yürüyoruz, sonuç alana kadar da eylemimiz devam edecek” dedi.

        Yürüyüşe katılanların profili de geçmiş sol kesimin ötesindeki yaş grubuna hitap ediyor.

        Yürüyenlerin ağırlıklı bölümü 40 yaş üzerinde ve kadın sayısı da oldukça yüksek.

        Yani, çoğunluğu, ev, araba gibi varlıklarının yanında, evlat, eş ve ebeveynlerine karşı da sorumluluk sahibi olmuş kişiler.

        Bu nedenle 40 yaş üstünün ağırlıklı bölümü eylemden uzak durmayı tercih eder.

        Ancak CHP’deki yürüyenlerin neredeyse yüzde 70’ini bu yaş grubu oluşturuyordu, giyim kuşamları da beyaz yakalı diye adlandırılan orta gelir grubuna hitap ediyordu.

        Bu da eylemi dinamikleştiren bir özellikti.

        Ayrıca unutulmamalı ki bu yaş grubu ve sınıfı Türkiye’nin siyasal hareketinin oluşmasına da etki eden özelliğe sahip.

        PROPAGANDA AYAĞI

        Yürürken CHP yöneticileriyle de sohbet ettim.

        Mahatma Gandi’nin ilham aldığı Hanry David Thoreaunun literatüre kazandırdığı “sivil itaatsizlik” felsefesine uygun “Adalet Yürüyüşü” fikrini Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan ortaya atmış.

        “Hakikate tutunma” anlamına gelen “Satyagraha” yöntemiyle şiddete başvurmadan İstanbul’a kadar yürüme fikri benimsenmiş.

        Referandum sürecindekine benzer tarzda parti kimliği ve flaması kullanılmaması fikri de diğer ittifak bileşenlerinin katılımını kolaylaştırmış.

        Belki de bundan dolayı Kılıçdaroğlu dün yürüyüşe başlamadan önce, eylemini isimlendirirken milliyetçi muhafazakâr kesimde çok kullanılan “Kutsal yürüyüş” tanımını tercih etti.

        Yürüyüşün propaganda aşamaları ise planlanmamış; parti yöneticileri “Yolda kendiliğinden gelişir” dedi.

        Ancak unutulmamalı ki spontane gelişmelere terk edilen propagandalar çoğu zaman arzu edilen sonucu tersine çevirir.

        Bu da eylemi, “Kılıçdaroğlu bugün de yürüdü” haberinden ileriye götürmez; Enis Berberoğlu’nu da karşılaştığı hukuk garabeti durumundan kurtarmaz.

        Diğer Yazılar