Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Cümlenin doğrusu, muhalefetin, muhalefete muhalefeti...

        Siyasette sık rastlanan bir durum değil.

        Çünkü alışkın olunan, muhalefetin birlikte veya ayrı ayrı iktidara karşı muhalefetidir.

        İktidar da muhalefete karşı politikasını geliştirir.

        Bugün ise muhalefetin, iktidardan daha sert muhalefete muhalefetine tanıklık ediyoruz.

        Görünen o ki referandum sonrası gelen sistemin alışık olmadığımız yenilikleri gibi, bir başka oksimorona, yani birbiriyle çelişen siyasal davranışlara da tanıklık edeceğiz.

        En iyi örneği de son dönem MHP ile CHP arasında yaşanan söz düellosu.

        MHP Lideri Bahçeli, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun “Adalet Yürüyüşü”nü iktidardan daha sert dille eleştirdi.

        “Pennsylvania’ya kadar gidin, geri de gelmeyin” dedi.

        CHP Lideri de dün “Sayın Bahçeli eleştirebilir, canı sağ olsun, istediği kadar eleştirebilir; hatta bana göre hükümet sözcülüğüne de soyunabilir” yanıtını verdi.

        İktidara karşı bir protesto hareketi, muhalefetin muhalefete karşı tepkisine dönüştü.

        VATANDAŞ ADALETİ

        Dikkat çeken, bu durumun siyasal partilerin yönetim seviyesinde kalması, toplumsal tabanlarına sirayet edememesi...

        Çünkü, toplumsal tabanlar aynı nedenlerden etkileniyor ve benzer tepkiyi sergiliyor...

        Bir de geçmişteki gibi, “komünist-faşist gerilimi”ne yol açacak karşıt zemin ortadan kalktığı için ortak tepkiyi daha kolay üretebiliyor.

        Örneğin, minibüste bir kıza saldıran kişinin serbest bırakılması veya Manisa’da askerlerin besin zehirlenmesine uğraması karşısında sosyal medyada aynı tepkiyi gösteriyor.

        Hatta serbest kalan saldırganın yakalanmasını sağlayıp sonuç elde ediyor.

        Ortaklaşma sonucu sağladığı “vatandaş adaleti”nden hoşnut olarak ittifakını bir başka olaya taşımak için hazır bekliyor.

        Zaman zaman AK Parti’nin kentli tabanından da destek buluyor.

        Bunu görmek için uğraşa gerek yok, tanıdığınız kişilerin sosyal medya hesaplarını yan yana koymanız yeterli.

        Bu etkiyi yaratan ve sonuç alıp yaptırıma vardıranların ağırlıklı kesimi ise benzer; şehirli orta sınıf...

        Beyaz yakalı diye tanımlanan mühendis, avukat, özel sektör, banka çalışanları ile ekonominin orta direği Ahi Evran kültürüne bağlı esnaf, tüccar...

        Yani ekonomik veya siyasi, olumlu/olumsuz her dalganın etkisini ilk hisseden kesim...

        DÖRT YAPILI

        Siyasal davranışları açısından bakıldığında da dört farklı birleşimden oluşuyor.

        Bunlar, vatansever aidiyetli evrenselci sosyal demokrat; milliyetçi antikapitalist muhafazakâr, evrenselci mütedeyyin demokrat; etnik ve kültürel motifli sol...

        Aralarında ideolojik bağ olmamakla birlikte, olaylar karşısında ortak tavır almaktan kaçınmıyor.

        Dolayısıyla protestolardan sonuç elde eden, yaptırım gücü olan yeni bir toplumsal taban ortaya çıktı...

        Bunların ürettiği toplumsal tepkinin de sol veya sağı, hatta partisi kalmadı...

        Yeni sistem, partilerin etkisini azaltmakla kalmadı, ideolojileri de önemsizleştirdi.

        Gerektiğinde aynı zeminde buluşabilen, ortak tepki koyabilen yeni bir toplumsal yapı ortaya çıkardı.

        Bu dört bileşene uygun politika üreten veya onlara dönük söylem geliştiren kazanır...

        Gerisi söylediğiyle kalır...

        Diğer Yazılar