Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        DARBE girişiminin komuta merkezi Akıncı Üssü ile ilgili davanın iddianamesinde rastlamadım.

        Herhangi bir ifadede de yer aldığına tanıklık etmedim.

        Davanın en önemli sanıklarından Akın Öztürk, önceki günkü sorgusunda dile getirince fark ettim.

        CHP Milletvekili Tuncay Özkan’ın teslim ettiğini açıkladığı ordu içindeki fişlemelerin yer aldığı sayısal bilgi deposuna ilişkin soruşturma, Akın Öztürk döneminde tamamlanmış.

        Öztürk, önceki günkü sorgusunda, soruşturma sonucu “İddialar doğru değil” bilgisi kendisine iletilince göreve yeni atanmış İstihbarat Daire Başkanı olarak altına imza koyup makama gönderdiğini bildirdi.

        Bu aşamada önemli bir vurgu yaptı, özetle şöyle dedi:

        “Geçmişte bu kişilerle ilgili ihbarlar geliyordu. Ben MİT’e, hatta elden Hakan Fidan’a 60 isim verdim... (Albay) Ahmet Özçetin (Akıncı Harekât Komutanı) de karargâha gelmeden önce atanmış müthiş başarılı biriydi. Hakkında herhangi bir ihbar olmadı...”

        O gün verdiği listede yer alan 60 kişiden büyük bölümünün mahkeme salonunda tutuklu olarak oturmakta olduğunu da açıkladı.

        Mahkemede 4 gündür devam eden sorgu ve 4 bin 658 sayfa iddianame de gösteriyor ki devlet, elinde bilgi ve veriler olmasına karşın görmemiş.

        Ya da görüp körler sağırları oynamış...

        Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da altını çizdiği gibi kurumlar bırakın öncesini, 17/25 Aralık sonrasında da aldırış etmemiş.

        ÇİFTE PAROLA

        İddianame ve sorgular da gösteriyor ki darbenin beyin merkezinde görev alan örgütün en üst düzey isimleri hiç takibe alınmamış.

        Darbe girişiminin komuta merkezi olan Akıncı Üssü’ne, darbe akşamı Adil Öksüz’ün de aralarında bulunduğu Kemal Batmaz, Nurettin Oruç, Hakan Çiçek ve Harun Biniş’in elini kolunu sallayıp girmesi de bunun en açık verisi.

        Hatta iddianamede “kurmay subaylar imamı” olarak gösterilen Hakan Çiçek, Akıncı Üssü’ne “Albay Ahmet Özçetin’in sosyal etkinlik davetiyle gittiğini” belirtti.

        Mahkeme başkanının bu aşamadaki şu cümlesi de her şeyin olup bittikten sonra fark edildiğinin en önemli göstergesiydi:

        “Nizamiyeden Ahmet Özçetin adı ile ‘Yurtta sulh’ parolası verilerek girilmiş zaten. Diğerleri girerken de bu iki parola kullanılmış.”

        Hâkimin “Diğerleri” dediği, farklı kuvvetlerde görevli generaller ve komandolar...

        O gün hepsi Akıncı’da toplanıyor, asker dahil kimsenin bilgisi olmuyor.

        Hatta, Ahmet Özçetin darbe yapacaklarını, subay Hakan Karakuş (Akın Öztürk’ün damadı) aracılığıyla saatler öncesinden açıklıyor.

        Ancak o ana kadar Kara Havacılık’tan Binbaşı O.K. da bilgi vermese kimsenin haberi olmuyor.

        YOLGEÇEN HANI

        Daha ilerisi, hiçbirinin hakkında da istihbarat raporu bulunmuyor.

        Çevresinde kuş uçurtulmayan darbenin ana karargâhı Akıncı Üssü, FETÖ’nün beyin takımının yolgeçen hanına dönüyor.

        O ana kadar da Kaynak Holding’de görevli olmasına, geçmişten bu yana örgüt bağlantılarının bilinmesine karşın, defalarca kez ABD’ye birlikte gidip gelmelerinin nedeni sorgulanmıyor.

        İddianamede ve sorgulama sırasındaki ifadeler alt alta konulunca her şey ayan beyan ortada duruyor, “Bu kadar mı olur?” sorusu bile az kalıyor.

        Diğer Yazılar