Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BİR ay kadar oluyor, cep telefonumda “Saygılar sayın başkanım” diyen nefes nefese bir ses...

        “Yanlış kardeşim” dememe fırsat bırakmadan anlatmaya başladı: İlçelerin birinde toplantı yapılacakmış ama bilmemne engeli çıkmış, kabahat aslında kendilerinde değil filânca beyde imiş, şimdi ne yapmaları gerekirmiş, ne buyurur muşum? “Yanlış” deyip telefonu kapatma fırsatını ancak adamcağızın telâştan nefesi kesilir gibi olduğunda bulabildim...

        Biraz sonra tekrar aradılar: Bir programa gidecek olan hanımlar teşkilâtın kiraladığı otobüse sığmamışlar, talimatıma ihtiyaçları varmış!

        Bu azap günlerce devam etti ve hâlâ ediyor! Bir siyasi partinin üyelerine İzmir’deki bir ilçe başkanının telefonu diye yanlışlıkla benim cep telefonumun numarasını vermişler; o günden itibaren talimatımı isteyenlerinden, değerli görüşümü soranlardan ve saygılarını sunan aday adaylarından artık illâllah!

        FIRÇA BİLE ATTILAR!

        Geçenlerde bir hanım aradı. “Sayın başkanım, ben ilçenin bilmemne sorumlusu filânca” diye söze başlar başlamaz “Hanımefendi, kardeşim, kızım, evlâdım, bu telefon muhterem başkanınızın değil, partiniz ile hiçbir alâkası olmayan bendenizin! Allah, lillâh ve de demokrasi aşkına şu hatayı düzeltiverin” diyecek oldum, hanımefendi kükredi: “Niçin büyütüyorsunuz? Alt tarafı küçük bir yanlışlık olmuş. Büyütmeyiiin!”.

        İlçe sorumlusu muhteremden işte böyle bir fırça yedim ama iyi bir haber de aldım: Hanımefendi “Şu andan itibaren sizi kimse aramayacak, rahat olabilirsiniz!” deyip telefonu suratıma kapattı. Artık aranmayacağım müjdesinin verdiği huzurun içerisindeydim ki, o gün en az yirmi telefon ile bir o kadar da mesaj geldi ve hâlâ geliyor!

        “Partimizin neferi, teşkilâtımızın esas yapı taşı olan değerli başkanım. 2001 yılından bugüne parti için emek veren bir dava arkadaşınız olarak çıktığımız milletvekili adaylığı yolunda desteklerinizi bekliyorum” yahut “Saygıdeğer dava arkadaşlarım! İlçe kurucu üyesi ve teşkilâtın her kademesinde çalışmış kardeşiniz olarak desteklerinizle teşkilâtın sesi, dili ve yüreği olacağım. Katkıda bulunmak ve görev alabilmek bilinciyle milletvekili aday adayı oldum” gibisinden herbiri üslûp şaheseri ve imlâ faciası olan mesajlar...

        Gırgırına “Adaylığın reddedildi” gibisinden bir cevap yazacağım ama adamcağız ya fücceten giderse? Mesajların adedi, Cuma günleri birkaç kat artıyordu. Sayın Başkan’a “Allah’ın nuruyla ümmetini selâmlayan gül yüzlü nur peygamberin (SAV) şefaati üzerinize olsun. Hayırlı cumalar” diye yazanı da vardı, “Rabbim gününüzü hayırlı ve bereketli kılsın. Hayılı cumalar diliyorum...” diye temennisini kısa tutanı da...

        Geçen Cuma uzunca bir mesaj geldi. Mesajların hepsine göz atmayı âdet edindiğim için bunu da okumaya başladım: “Rızkı veren Hüda’dır, kula minnet eylemem. Cuma Suresi, 9. ve 10. âyetler geldi aklıma, bu söz üzerine paylaşmak isterim. Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağırıldığınız zaman hemen Allah’ı anmaya koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilmiş olsanız, elbette bu sizin için daha hayırlıdır ve Cuma namazı kılınıp bittiğinde yeryüzüne sebestçe dağılın ve Allah’ın lûtfundan rızkınızı aramaya devam edin ve Allah’ı namaz dışında da daima hatırlayın ki, mutluluğa erebilesiniz. Hayırlı Cumalar” dendiğini görünce “Tamam, başıma bir de Diyanet çıktı! Camilere yollayacakları Cuma hutbesini bana gönderdiler” diye düşündüm ama mesajın altında “1. Bölge aday adayı Dr. Feşmekân”ın ismini görünce sükût ettim.

        DÂVÂNIZ AŞKINA BİR RİCA

        Teşkilât işleri, seçim çalışması, Cuma tebriki derken, geçen gün bir de “temayül yoklaması” yaşadım! İlçe teşkilâtında aday adayları için “temayül yoklaması” denen bir çeşit oylama yapılacakmış ve adayların başkanın desteğine ihtiyaçları varmış...

        “Sevgili dava arkadaşım. Temayül yoklamasında 71. sıradayım. Desteklerinizi beklerim...” diyenini mi ararsınız, “Temayül yoklamasında desteğinizi ve dualarınızı esirgemeyin. Sıra numaramız 12, İzmirli hizmeti tam 12’den vursun” diye oylamayı atış talimine benzetip edebiyat yapanını mı, hangisini? Oylamadan sonra gelen teşekkür mesajları da cabası!

        Bir siyasi partinin bırakın genel başkanlığını, il veya ilçe başkanlığı yapmanın bile zamanı nasıl aldığını ve nelerle meşgul ettiğini bu telefon macerası sayesinde gayet iyi öğrendim ama gayet meşgul olan “sayın başkan”dan bir-iki dakikasını ayırdığı takdirde hemen halledebileceği bir ricam olacak: Partiniz, hedefleriniz, dâvânız aşkına teşkilâtınızı uyarın, “46” ile biten cep telefonumun numarasının size ait olmadığını söyleyin ve “Saygılar sayın başkanım” mesajlarından beni kurtarın!

        Diğer Yazılar