Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HAZRETİ Muhammed’in torunu Hazreti Hüseyin’in oğlu İmam Zeynelâbidin’in çocuğu olan Zeyd, uğradıkları dertleri ve çektikleri sıkıntıları Emevî Halifesi Hişam’a anlatabilmek için 730’lu senelerde Irak’ın Kûfe şehrinden Şam’a gitti fakat hakarete uğrayıp kovuldu.

        Zeyd, Kûfe’ye dönmesinin ardından kendisini destekleyenlerle beraber Emeviler’e isyan etti ama 739’daki savaşta alnına bir ok saplandı ve hemen orada can verdi. Yakınları cenazesini savaş meydanından kaçırıp bir nehir yatağına gömdüler, mezarı bulup cenazeyi çıkartan Emeviler cesedi çırılçıplak şekilde darağacına astılar ve cesed Hişam’ın emriyle tam dört sene asılı kaldı.

        743’te Emeviler’in yeni halifesi olan Velid, darağacında hâlâ asılı duran ve kupkuru hâle gelmiş olan cesedi yaktırıp küllerini rüzgâra savurdu!

        Zeyd’in isyanını devam ettiren oğlu Yahya’nın âkıbeti de aynı oldu: 743’te Gürgân’da katledildi, kesilen başı Şam’a, Halife’ye gönderildi, bedeni de Gürgân Kalesi’nin kapısına asıldı ve orada aynı şekilde senelerce asılı kaldı.

        Hazreti Muhammed’in torununun torunu olan Zeyd’in yolundan gidenlere “Zeydî”, hareketin liderlerine de “İmam” dendi ve Şia’nın kollarından olan Zeydîlik “Beş İmam Şiası” diye de bilindi.

        ÜÇ ZEYDÎ DEVLETİ KURULDU

        Zeydîler, sonraki asırlarda İran ile Yemen’de kendi devletlerini kurdular. İran’ın Gilân taraflarında 864’te kurulan ilk Zeydî Devleti asırlarca devam etti ama zamanla zayıfladı ve 1526’da Safevîler’e karıştı. Yemen’de 897 ile 1052 arasında hüküm süren diğer Zeydî Devleti’nden sonra 1138’de bir başka devlet daha kuruldu ve bu devlet de Osmanlılar’ın 1538’deki hâkimiyetine kadar devam etti.

        Ama, Osmanlı hâkimiyeti Yemen’de tam olarak hiçbir zaman kurulamadı ve Osmanlı hilâfetini kabul etmeyen Zeydî İmamları’nın isyanları asırlar boyunca devam etti. İmamlar 1598’de Yemen’e yeniden hâkim oldular, bölge 1635’te tekrar Osmanlı idaresi altına girdi, ayaklanmalar sonraki senelerde az da olsa hep devam etti ve Yemen, İstanbul için hep bir başağrısı oldu.

        Asıl büyük karışıklık 19. asırda yaşandı ve başta İngiltere olmak üzere bazı Avrupa devletlerinin de kışkırtması ile patlayan büyük isyanlar birbirini takip etti. En büyük isyan 1902’de çıktı, isyanın lideri İmam Yahya kendi hilâfetini ilân etti ve İstanbul’dan sevkedilen askerî birlikler hiçbir başarı elde edemediler. Öyle ki, Yemen Kumandanı Ahmed Fevzi Paşa, Osmanlı Genelkurmayı’nın 1906’da gönderdiği “İmam Yahya’yı yirmi gün içerisinde yakalamanız gerekir” şeklindeki emre hiddetlenip “Bu imam bizim Kasımpaşa İmamı değil ki kulağından tutup göndereyim” cevabını vermek zorunda kalmıştı.

        Biz, Yemen’i Birinci Dünya Savaşı’nda terkettik, bölge 1960’lara kadar yine karmakarışık vaziyette kaldı ve kurulan iki ayrı Yemen’in 1993’te birleşmesinin ardından kısa bir müddet devam eden sükûn, yerini daha sonra tekrar huzursuzluğa terketti ve karmaşa bugüne kadar geldi.

        İSYANIN ADI DEĞİŞTİ, O KADAR

        Yemen’de bugün “Husî İsyanı” yahut “Ensarullah Hareketi” denen ve Suudi Arabistan ile diğer bazı ülkelerin askerî müdahalesine yolaçan hadiseler, geçmişi bin küsur sene öncesine dayanan bir Zeydî ayaklanmasıdır ve ayaklanmanın sadece ismi değişmiştir, o kadar! İsyanın ilk lideri olan, harekete ismini veren ve 2004’te öldürülen Hüseyin Bedreddin el-Husî güçlü bir Zeydî ailenin mensubudur ve hareketin şimdiki liderleri Yahya ile Abdülmelik de Hüseyin’in kardeşleridir.

        Bizi asırlar boyunca uğraştıran ve yüzbinlerce Mehmetçik’in hayatına mâlolan Yemen isyanları ile alâkalı çok önemli bir hatırayı hemen hepimiz biliriz: “Havada bulut yok, bu ne dumandır” sözleri ile başlayan “Yemen Türküsü”, o isyan senelerinden kalmadır!

        Diğer Yazılar