Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HABER seçim gecesi, sabahın ikisine doğru geldi: Erol Simavi vefat etmişti... Türkiye’de 1990’lara kadar neredeyse kırk sene boyunca “gazete”, “basın” yahut “patron” dendiğinde akla ilk gelen isim, Hürriyet’in o zamanki sahibi Erol Bey idi...

        Henüz tam olarak kaleme alınmamış olan Türk basın tarihi günün birinde ciddî şekilde yazıldığında, bu tarihin içerisinde Simavi ailesinin önemli bir yeri olacaktır.

        Türkiye’de ismi uzun seneler hem siyasî, hem de ideolojik tartışmaların merkezinde telâffuz edilen ailenin şimdilerde artık pek bilinmeyen geçmişini kısaca anlatayım:

        Erol ve Haldun Simavi kardeşlerin babaları ve Hürriyet’in kurucusu Sedat Simavi, Sultan Aziz zamanının Hariciye ve Maaarif Nâzırı, yani Dışişleri ve Eğitim Bakanı; Abdülhamid’in de ilk sadrazamlarından olan Sürmene eşrafından Safvet Paşa’nın torun çocuğu idi. 1868’de “Mekteb-i Sultanî” olarak faaliyete başlayan Galatasaray Lisesi’nin kuruluş kararının altında, Simavi ailesinin büyük dedeleri olan Maarif Nâzırı Safvet Paşa’nın imzası vardı.

        ‘SAYIN BAŞBAKAN’IN ASLI

        Simavi kardeşlerin babası Sedat Simavi’nin amcası olan ve Sultan Reşad’ın senelerce “başmabeyinciliğini”, yani sarayın genel sekreterliğini yapan Lütfi Simavi’nin “Sultan Mehmed Reşad Han’ın ve Halefinin Sarayında Gördüklerim” isimli hatıraları da, Osmanlı Tarihi’nin son dönemi konusunda hâlâ en önemi kaynaklardandır.

        Gazeteciliğinin yanısıra Türkiye’nin ilk sinemacılarından ve karikatüristlerinden olan Sedat Simavi’nin basındaki yerinden burada sözetmem gereksiz, merak edenler ansiklopedilere bakar, öğrenir ve Hürriyet’ten önce çıkardığı dergilerin, özellikle de “7 Gün”ün 70 küsur sene sonra bile klasik kaynak olma özelliğini muhafaza etmesinin sebeplerini farkedebilirler...

        Ağabeyi Haldun Simavi ile beraber Türkiye’nin bir dönem en önemli ve güçlü basın patronu ve kendileri de “gazeteci” olan Erol Simavi’yi bugün artık sadece siyasî çevreler, 1988’in 19 Nisan’ında onun imzası ile yayınlanan ve zamanın başbakanı Turgut Özal’a hitaben kaleme alınan “Sayın Başbakan” yazısı ile hatırlıyorlar.

        “Sayın Başbakan” konusunda, herkesin pek bilmediği bir hususu ifşa edeyim: Basın tarihimizin en fazla ses getiren yazılarından biri olan “Sayın Başbakan”ı Erol Bey değil, Hürriyet’in o senelerde genel yayın müdürü olan bir başka büyük gazeteci, rahmetli Çetin Emeç kaleme almıştı. Çetin Bey’in yazdığı metin o senelerde İsviçre’de yaşayan Erol Simavi’ye teleksle gönderilmiş, Erol Bey metin üzerinde değişiklikler yapmış ve yazı son hâlini teleks ile böyle birkaç gidiş-gelişten sonra almıştı.

        HÜRRİYET’E YAKIŞMADI!

        Erol Bey’in vefat haberinin gelmesinin hemen ardından Hürriyet’in, eski patronları ile alâkalı bu haberi nasıl vereceğini merak edip gazetenin internet sitesine girdim ve dondum kaldı: Erol Bey’den “işadamı” diye bahsediliyor, “Hürriyet Gazetesi’nin eski sahibi işadamı Erol Simavi birkaç yıl önce taşındığı Monaco’da hayata gözlerini yumdu” deniyordu! Sadece “gazeteci”, üstelik çok önemli ve “komple” gazeteci olan Erol Bey’i bir başka gazete değil, babasının kurduğu ve kendisinin de senelerce sahibi olduğu sabık gazetesi “işadamı” yapmıştı!

        Hürriyet’i birileri uyarmış olmalı ki, internet sitesindeki haber bir saat kadar sonra değiştirildi ama “Şahdı, şahbaz oldu” misâli daha da tuhaf bir hâl aldı: Haber bu defa “Türk medyasının önemli isimlerinden Erol Simavi, 85 yaşında Monaco’da hayatını kaybetti” cümlesi ile başlıyor, “Hürriyet Gazetesi’nin yanında Kelebek, Hafta Sonu, TV’de 7 Gün, Çarşaf, Gong, Gösteri gibi ilâveler çıkaran Simavi...” diye devam ediyordu...

        “Gazetemizin eski sahibi” denmesinden her nedense endişe hissedilmiş gibi idi; üstelik herbiri apayrı birer yayın olan ve parayla satılan Hafta Sonu, TV’de 7 Gün, Çarşaf ve Gong gibi zamanın yüksek tirajlı dergileri, çalıştığı müessesenin yakın geçmişinden habersiz bir editörün klavyesi vasıtasıyla gazetenin ilâvesi haline getirilmişti!

        “Unuturlar seni elbet, hele bir ölmeyegör” diye boşuna söylememişler...

        Eski patronum Erol Bey’e rahmet, çok sevgili ve çilekeş Belma Hanım’a da sabır temenni ediyorum...

        Diğer Yazılar