Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İstanbul’da, iki buçuk aydan buyana bir müzayede mücadelesi yaşandı.

        Tartışma konusu müzayededeki objeler, Osmanlı İmparatorluğu’nun son senelerine damgasını vurmuş Enver Paşa’ya aitti ve Paşa’nın İngiltere’de özel şekilde imal edilmiş tüfeği, altın kakmalı merasim kılıcı, bayrağı, madalyaları, üniformaları, mühürleri, fotoğrafları ve hanımı Naciye Sultan’ın bazı eşyaları satılacaktı.

        Konuya merakı olanların dikkatini çekmiştir: Müzayedenin yapılacağının duyurulduğu geçen Mart’ın son haftasından itibaren Enver Paşa’nın hayranları, sosyal medyada “Paşamızın eşyaları nasıl satılır? Bir kahramana ait objeler müzayedeye konur mu?” diye bir kampanya başlattılar...

        İki buçuk aydan buyana “Enver Paşa bizimdir”, “Satamazsınız!” yahut “Sattırmayız!” deyip duranların unuttukları bir husus var: Tarihî şahsiyetler millete mâlolmuşlardır ama çoluk, çocuk, torun sahibidirler ve özel eşyaları mirasçılarına aittir! Aileler bunları müzayedeye koyduklarına göre ya maddî bir ihtiyaçları vardır veya eserlerin bir-iki nesil sonraki âkıbeti ile alâkalı endişeleri mevcuttur, objelerin artık kendilerinden daha iyi muhafaza edebilecek kişilerin elinde olmasını arzu etmişlerdir yahut bilmediğimiz bir başka sebep sözkonusudur.

        ASKERLER DEVREYE GİRDİ

        Uğur Yeğin’in sahibi olduğu “İstanbul Müzayede”nin düzenlediği “Enver Paşa Özel Müzayedesi”nin geçen 5 Nisan’da yapılması kararlaştırılmış, hazırlanan kataloglar dağıtılmış, satış gazetelerde ve TV’lerde günlerce haber olmuştu.

        Ama müzayede yapılamadı, zira önce Genelkurmay devreye girdi ve objeler arasında önemli gördüklerini Askerî Müze’ye kazandırmak istediklerini söylediler.

        Talep gayet haklıydı, Enver Paşa gibi hem siyasî, hem de askerî tarihimiz bakımından önemli bir isme ait özel eşyaların Askerî Müze’de muhafaza edilmesi gerekirdi ve müzayede ertelendi.

        Sonraki haftalarda fiyatı belirlemek için komisyonlar kuruldu, objelere başka müzeler de talip oldular, ama teklif edilen meblâğlar katalog fiyatının da altında kaldı. Müzeler objeleri almak istiyor ama para veremiyorlardı, zira ödenekleri yoktu, komisyonlar birbirini takip etti ama anlaşma sağlanamayınca İstanbul Müzayede açık arttırmayı geçen cumartesi günü yeniden yapmaya karar verdi.

        Kültür Bakanlığı, bunun üzerine müzayede şirketine bir yazı gönderip “Şu, şu, şu eserleri satıştan çekin!” dedi!

        Tarafların mezattan birkaç gün önce yaptıkları temasların ayrıntılarını vermeden neticeyi söyleyeyim: Katalog fiyatlarının altında bir meblâğdan anlaşmaya varıldı, Enver Paşa’nın kılıcı, tüfeği, kamçısı, madalyaları, mühürleri, bazı fotoğrafları ve Japon bıçağı Naciye Sultan’ın eşyalarının bir kısmı Yıldız Sarayı Müzesi’ne; üniforması, merasim kılıcı ve bir grup fotoğrafı da Askerî Müze’ye verildi, geri kalan objeler de kolleksiyonerlere gitti.

        “DEVLET BİLDİRİMİ” UYGULAMASI

        Medenî memleketlerin müzelerinin bu durumdaki uygulamaları şudur: Müzayede başlar, bayraklar kaldırılır, fiyat artar, obje en fazla teklifte bulunan üzerinde kalır, mezatın idarecisi “Sattıııım!” deyip çekici vurur vurmaz salondakilerden biri ayağa kalkar, “declaration d’etat” yani “devlet bildirimi” yapar ve objeyi son fiyat üzerinden devlet adına satın aldığını duyurur. Yani, öyle “Satarsınız, satamazsınız, mezattan çekin” vesaire gibi yazışmalar olmaz, objenin sahibine de, mezat şirketine de, müzelere de sıkıntı verilmez!

        Türkiye’de ise böyle bir teamül mevcut değildir!

        2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 24 maddesinde “Millî Mücadele ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi ve Atatürk’e ait korunması gereken taşınır kültür varlıkları, Bakanlık, Millî Savunma Bakanlığı veya Atatürk, Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nca satın alınabilir” deniyor, yani “alınabilir” diye nazik bir ifade kullanılıyor ama alımın nasıl yapılacağı açıklanmıyor.

        Kanun böyle olunca objenin sahibi malını satabilmek için çabalıyor, objeyi kolleksiyonuna katmak isteyen müze çaresiz kalıyor ve karşı tarafa hitaben sahip olmadığı bir yetkiye sahip imişcesine yazılar göndermek zorunda kalıyor.

        Enver Paşa Müzayedesi, 2863 sayılı yasanın ilgili maddesinin ne dediği anlaşılır, uygulanabilir ve tarafları tatmin edebilecek hâle getirilmesinin şart olduğunu göstermiştir; zira elindeki objeleri satmak isteyenlerin tamamı bu son müzayedenin sahipleri gibi düzgün insanlar olmayabilir ve mezat falan yapmadan malûm yollara girebilirler!

        Diğer Yazılar