Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Erhan, yani Prof. Dr. Erhan Afyoncu, yeni teşkil edilen Millî Savunma Üniversitesi’nin rektörlüğüne getirildi ya, “sosyal medya” denen sanal tatmin mekânlarında Erhan ve tayini hakkında birileri bilip bilmeden ağızlarına ve akıllarına ne kadar boş söz geliyorsa hepsini ortalığa saçmakla meşgul...

        Yoğun şekilde eleştirilen kimseler hakkındaki tenkidlerin haksız olması hâlinde o kişileri müdafaa yollu birşeyler yazdığım çok oldu ama hiçbir zaman güzelleme yapmadım; hele eleştirilerin hedefi olan kişinin eli şayet kalem tutuyorsa gereken cevabı bizzat vermesinin gerektiğine inandığım için tartışmalardan hep uzak durmaya çalıştım.

        Ama yirmi küsur senelik arkadaşım olan ve Tarihin Arka Odası’nı tatil, ara, bayram, yılbaşı, dinlenme, vesaire demeden altı yıl boyunca her cumartesi gecesi beraberce yaptığımız Erhan’a ardarda çamur atılmasına kayıtsız kalmamak benim için ahlâkî bir mecburiyet hâlini aldı! Bu yüzden meslekî prensibimi şimdi ilk defa bozup hiç yapmadığım bir iş yapacak ve Prof. Afyoncu hakkında burada övgüler düzeceğim...

        MALİYE’DEN HÜRREM’E KADAR

        Millî Savunma Üniversitesi’nin ilk rektörü ve “sivil” Korgeneral Prof. Erhan Afyoncu’yu buyurun, bir de benden okuyun:

        - Erhan iyi, hattâ çok iyi, ciddî ve çalışkan bir tarihçidir; üstelik şu anda eser veren meslekdaşları arasında ilk sıradadır! Gerçi “Tarihin Arka Odası” ve “Muhteşem Yüzyıl” gibi TV programları ve dizileri sayesinde tanınmış ama bu arada ciddî eserler de vermiş fakat toplumun akademik çalışmalardan habersiz olması şanssızlığına Erhan’ın ciddi eserleri de uğramıştır. Doktora tezi olan “Defterhâne-i Âmire”, yani Osmanlı mâlî kayıt sistemi hakkındaki kitabı şimdi tek kaynaktır. Zeki Velidî’nin “Tarih’te Usûl”ü ile başlayan bibliyografik yayınlar arasında şu anda en önemli eser olan “Osmanlı Tarihi Araştırma Rehberi”ni o yazmıştır. Sabetaycılığın pîri Sabetay Sevi’nin efsanelere büründürülen hayatını ortaya çıkartıp kitaplaştıran, Erhan’dır. “Türk Gutenberg’i”, yani matbaacılığımızın pîri İbrahim Müteferrika’nın aynı şekilde karanlıklarda kalan hayatı Erhan sayesinde aydınlanmıştır. Akademik çevrelerde ses getiren böyle çok sayıdaki çalışmasının yanısıra koskoca bir tuğla gibi olan “Sorularla Osmanlı İmparatorluğu”, Osmanlı Tarihi meraklılarının senelerden buyana elkitabıdır ve Erhan klâsik dönem askerî tarihçiliğin en önemli isimlerindendir!

        - “Muhteşem Yüzyıl” dizisinin tarih danışmanı olmakla çok iyi etmiş, milletin kafasının yalan yanlış dedikodularla dolmasının önüne geçerek Hürrem Sultan, Pargalı İbrahim Paşa ve evlât katli gibi kişilerle konuların doğru şekilde öğrenilmesini sağlamıştır. Kaldı ki tarih dizilerinin akademik danışmanları nükleer fizikçiler yahut kabzımal kâhyaları değil, o dönemin hakiki uzmanları olurlar ve o dönemin uzmanı da Erhan’dır. Ve, unutmayalım: Son senelerdeki tarihî dizilere öncülük eden ve bizde de merakla izlenen BBC dizisi “Tudors”un gördüğü rağbetin ardında, dizinin akademik danışmanlığını Justin Pollard gibi önemli bir tarihçinin yapmış olması vardır!

        BU, İDRAK FUKARALIĞIDIR

        - Tarihin Arka Odası sanki seyircilerin evinde sohbet ediliyormuşçasına rahat ve samimî üslûpta bir programdı... Senelerce devam eden böyle bir popüler yayına sürekli programcı olarak ilk defa bir üniversite hocası, yani Erhan katılma cesaretini göstermiş ve yayınlara benden fazla katkıları olmuştur. Programdaki samimiyetimizi başka türlü değerlendirmek ise sadece idrak fukaralığıdır!

        - Erhan’ın cemaatçilikle falan alâkası yoktur! Vakti zamanında bazı gazetelerde yazmış olmasının sebebi de belli gruplara mensubiyeti değil, konusuna hâkim olan bir uzmanın yazma hevesidir ve o gazetelerde daha kimler yazmamıştır ki? Üstelik programcılıktaki beraberliğimizi bozmak, yani onu başka yerlere transfer edebilmek için senelerce uğraşılmış ama Erhan aldığı harikulâde teklifleri her seferinde reddetmiştir! Bir yerlere mensup kişilerle program yapmamın hiçbir şekilde sözkonusu olmaması da, meselenin bir diğer tarafıdır!

        - Ve, netice: Bu derece ilmî birikime sahip olan, şimdiye kadar binlerce talebe yetiştiren, pekçok idârî görevde bulunan, yüzlerce personeli olan bir fakülteyi idare eden Prof. Afyoncu gibi düzgün bir ismin Millî Savunma Üniversitesi’nin rektörlüğüne getirilmesi gayet yerinde bir karardır...

        Ama, Erhan’ın akademik yayınlarına bu yeni vazifesi sebebiyle uzun müddet ara vermek zorunda kalacak olması beni biraz üzüyor, o da ayrı!

        Diğer Yazılar