Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin her sene verdiği ve “Türk Oscarı” denen şu Altın Portakal Ödülleri var ya...

        Hemen her ödül töreninde hadisenin çıktığı Altın Portakal’da bundan yedi yıl önce, 2010’da başka bir rezalet yaşanmış, “en iyi filim müziği” ödülünü, yönetmenliğini Selim Güneş’in yaptığı “Kar Beyaz” filminin bestecisi olduğu söylenen Mircan Kaya isimli bir şarkıcıya vermişlerdi..

        Sonra, uzun bir dâvâ süreci başladı: Türkiye’nin en seçkin alaturka viyolonselcilerinden olan Uğur Işık, ödül alan müziklerin bazılarının Mircan Kaya’ya değil kendisine ait olduğu iddiası ile hem Kaya’ya, hem de yapımcı şirkete dâvâ açtı.

        Kendi besteleri ile başkalarının ödül alması aslında Uğur’un kaderi idi. Meselâ daha önce, 2005’te Derviş Zaim’in çektiği “Cenneti Beklerken” filminde Uğur’un bir albümündeki bazı uyarlamaları kullanılmış ve bu film de birkaç yerden “en iyi müzik” ödülünü almıştı. Ama araya birilerinin girip özür dilenmesi üzerine Uğur maalesef yanlış bir iş etmiş ve dâvâ açmamıştı.

        TAZMİNAT KEDİLERE GİTTİ

        Uğur Işık’ın “Kar Beyaz” filminin aleyhinde 2010’da açtığı dâvâ beş sene sonra sonuçlandı ve müziklerin yüzde altmışının Uğur’a ait olduğunu kabul eden İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi hem yapım şirketini, hem de Mircan Kaya’yı tazminata mahkûm etti. Mircan Kaya, Altın Portakal’dan aldığı 30 bin liralık ödülün 15 bin 962 lira 40 kuruşunu Uğur Işık’a ödeyecek, ayrıca on bin lira manevî tazminat verecek, daha başka ödemeler de yapacak ve karar üç ayrı gazetede yayınlanacaktı.

        Yargıtay mahkemenin kararını geçen sene onayladı ve Altın Portakal ödüllü “Kar Beyaz”da Uğur Işık’ın eserleri ile icralarının intihal edildiği böylece kesinlik kazandı ve Uğur kazandığı tazminatları taksit taksit almaya başladı...

        Ama paraları âfiyetle yediğini zannetmeyin!

        Pek inanılacak gibi değil ama, çok iyi bir yere sarfetti ve sevap kazandı...

        Uğur ile eşi Çiğdem benim gördüğüm en uçuk kedi meraklılarının başında gelirler. Evlerinde tam 14 kedileri vardır, mahallelerinde de her gün 300 civarında evlât beslerler...

        “Kar Beyaz”dan gelen tazminat, işte bu kedilerin iki aylık mama ve veteriner masrafı oldu!

        Altın Portakal’ı düzenleyen Antalya Belediyesi de daldığı derin nâz uykusundan kararın kesinleşmesi üzerine nihayet uyanabildi ve yedi sene önce vermesi gereken ödülün plâketini Uğur Işık’a geçenlerde posta ile gönderdi!

        TÜRK SİNEMASI MI DEDİNİZ?

        İşin musiki, intihal, hukuk vesaire tarafı böyle ama, meselenin aslında çok daha önemli bir başka yönü var: Türkiye’de “ödül” kavramının, özellikle de bazı entellerimizin arada bir Oscar ile mukayeseye kalkıştıkları “Altın Portakal”ın kalitesi...

        Bir yarışma düşünün, sinema konusunda memleketin gözağrısı olsun ve “Çağdaş Türk Sineması” denen muammanın da zirvesi kabul edilsin, o yarışmadan ödül alanlar hayatları boyunca kasım kasım kasılsınlar ama jüride yeralan ve burunlarından kıl aldırmayan üstadlar ödül verdikleri eserin asıl sahibinden, orijinal mi yoksa intihal mi olduğundan habersiz bulunsunlar!

        Devlet, belediye, entel vesaire destekli Türk sineması bu kafa ile gittikçe, Oscar almayı artık alışkanlık hâline getiren İran sinemasının maalesef ayağının tozu bile olamaz!

        Diğer Yazılar