Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        1993’te vefat eden Samim Arıksoy, Türk Müziği’nin en güçlü güfte şairlerinden idi, birçok şiiri 1960’lar sonrasının en önemli bestekârlarından Erol Sayan tarafından bestelenmişti ve bu eserler sık sık icra ediliyorlar. Arıksoy, dostlarına dağıtmak için yayınladığı ve piyasada bulunması mümkün olmayan “Damlalar” isimli kitabında yeralan “Alaman Kardeş” başlıklı şiirinde, Almanya ile yaşadığımız gerginliği sanki bundan seneler önce görmüş gibi anlatıyor...

        Almanya ile “geleneksel” olduğuna inandığımız dostluğumuzun başına bir haller geldi. Ellerinden gelen engeli çıkartıyorlar, bakanlarımızın vatandaşlarımızla yapacakları toplantılar iptal ediliyor ve Hollanda da Almanya’dan aldığı ilhamla şimdi aynı yolda yürüyor...

        Bütün bu gerginlikler, bana seneler önce okuduğum bir şiiri hatırlattı: Türk Müziği’nin en meşhur ve en güçlü güfte şairlerinden Samim Arıksoy’un serbest vezinle yazdığı “Alaman Kardeş” isimli şiirini...

        1993’TE VEFAT ETTİ

        “Alaman Kardeş”in tam metnini bugün bu sayfada okuyacaksınız ama önce şairi ile şairin diğer bazı eserlerinden bahsedeyim...

        1923’te Afyon’da doğan ve 3 Ocak 1993’te vefat eden Samim Arıksoy, 1960’lar sonrasının en önemli bestekârlarından Erol Sayan’ın bestelediği, bugün zevkle dinlenen ve çok daha önemlisi dejenere değil, ciddî musikinin örnekleri olan birçok şarkının söz yazarıdır.

        UNUTULMAZ ŞARKILAR

        Bu eserlerden şimdilik sadece ikisini hatırlatayım: Erol Sayan’ın artık klâsikleşmiş olan Acemkürdî şarkısının aruzla olan güftesi, Samim Bey’e aittir: “Beni reddetse de ağzın bilirim özler için / Ne kadar sızladı kalbim o yeşil gözler için / Gülme aşkınla tutuşmuş bu kırık sözler için / Ne kadar sızladı kalbim o yeşil gözler için // Gelir ey sevgili bir gün o güneş saçlara kış / Ki ne yakmak kalır artık ne de sevdâyla yanış / Gözlerinden kuru yaprak gibi düştükçe bakış / Derim, az yanmadı kalbim o yeşil gözler için”...

        Şairin “Kal demedim gidene / Kalanlar bana yetti”, “Nerde kaldın, neylemişsin kendine / Söyle kimden böyle yanmışsın gönül?”, “Daha çok toy, kulak asmaz feleğe / Dudağından gülücükler dökülür”, “Yâre bir baksın ne mümkün gözde sevdâ olmasın / Sen de sev, lâkin bu sevda sözde sevdâ olmasın” gibi ve sık sık icra edilen daha birçok güftesi mevcuttur.

        Samim Arıksoy’un, yine üstad Erol Sayan tarafından şarkı hâline getirilmiş olan bir başka güftesinin nağmelerini de hemen hepimiz biliriz: “İki kızımız olsa güzelim / Cümle âlem duyası / Birinin adı bükülü ipek / Öbürü iğne oyası // İki odamız olsa güzelim / Üstümüze tapusu / Birine gül bahçesi desek / Birine bülbül yuvası // Ve bir dilimiz olsa güzelim / Yalnız ikimiz arası / Bütün sözlerinin yarısı sevmek / Ve sevilmek yarısı”...

        Almanya İmparatoru İkinci Wilhelm’in, Birinci Dünya Savaşı senelerinde Fransa’da çizilmiş bir karikatürü.

        İKİ ŞİİR KİTABI VAR

        Şair aşktan tasavvufa, tabiattan felsefî bahislere kadar değişik konularda aruz, hece ve serbest vezin ile yazdığı şiirlerini 1948’de henüz 25 yaşında iken yayınladığı “Yârabbi” ve 1986’da çıkarttığı “Damlalar” isimli iki kitapta toplamıştı. “Yârabbi”ye sahaflarda yahut eski kitap sitelerinde nâdir de olsa rastlayabilirsiniz ama eşe-dosta hediye etmek maksadıyla yayınladığı “Damlalar”ı pek bir yerde bulamazsınız...

        “Alaman Kardeş”, Samim Arıksoy’un “Damlalar”ında yeralıyor...

        Sultanahmet’teki Alman Çeşmesi’nin 27 Ocak 1901’de yapılan ve Alman ve Türk devlet adamlarının katıldıkları açılış merasimi.

        NİÇİN YAZDI, BİLMİYORUZ

        Samim Bey’in bu şiiri yazma sebebini bilmiyorum; belki Almanya ile aramızda bundan senelerce önce yaşadığımız ve bugünküne benzer bir anlaşmazlık sebebi ile, belki de işittiği bir başka hadise yüzünden, meselâ oradaki bir işçimizin başına gelmiş tatsız bir hadiseden sonra yazmış olabilir... Şiirde geçen ifadeler, meselâ “Ne yaptım sana ben?”, “Yan mı baktım bir kez olsun Münih’ine, Hamburg’una, Berlin’e?” yahut “Revâ mıdır bunca ettiğin bana!...” gibi mısralar da bazı hoş olmayan hadiselerin yaşanmış olduğunu gösteriyor.

        Şair mısralarında Almanya yüzünden Birinci Dünya Savaşı sonrasında başımıza gelenleri anlatıyor, Almanya’nın bize karşı yaptığı ama ne olduğunu bilmediğimiz davranışlarının haksızlığından bahsediyor, sonra “Alman’ın da, Türk’ün de aynı Allah’ın kulu olduğunu” söylüyor...

        Samim Arıksoy’un aşk, hasret, ümid ve hayal dolu mısralarından sonra, sırada şimdi bundan senelerce önce Almanya hakkında yazdığı şiiri var...

        Şiirin tam metnini bu sayfadaki kutuda okuyabilirsiniz...

        Birinci Dünya Savaşı yıllarından bir İngiliz karikatürü: Almanya İmparatoru İkinci Wilhelm, Türkiye’yi top mermisi olarak kullanıyor.

        ‘ALAMAN KARDEŞ’ ŞİİRİNİN TAMAMI: ‘YAN MI BAKTIM BİR KEZ OLSUN MÜNİH’İNE, HAMBURG’UNA, BERLİN’E?’

        Aşağıda, Samim Arıksoy’un “Damlalar” isimli eserinde geçen “Alaman Kardeş” isimli şiirinin tamamı yeralıyor...

        Serbest vezinle yazılmış ve oldukça uzun olan şiiri gazete sayfasında yayınlanabilmesi maksadıyla düzyazı şekline getirmek zorunda kaldım ve mısraları ayırmak maksadıyla “/” işaretini kullandım.

        İşte, “Alaman Kardeş” şiiri:

        “Niye kızarsın bana... / Alaman kardeş! / Ne yaptım sana? / Bir düşün, bunca sene / Kaşın mı var dedim, gözün üzerinde? / Yan mı baktım bir kez olsun / Münih’ine, Hamburg’una, Berlin’e?...”

        “Niye kızarsın bana / Alaman kardeş... / Üç, beş gün mü içindi dostluğumuz? / Ben değil miydim, yok zamanında insanının / Süpüren çöplerini, sokaklarında? / Ben değil miydim, tüketen ömür / Sana çıkarmak için kömür... / Maden ocaklarında? / Ben değil miydim, Alaman kardeş! / Sintinede çalışan, forsalar gibi / Gemi kızaklarında?”

        “Niye kızarsın bana / Hele bir öğreneyim / Ne yaptım sana?... / Ben değil miydim / Sancak toka edip Göben’e, Breslav’a / Bir cihan savaşı veren / Seninle beraber... / Omuz omuza?... / Ve bir imparatorluk yitiren / Bu uğurda? / Çanakkale, Galiçya ve Yemen / Ve de Kafkasya’da yenen / Ve yenilen / Ben... / Ben değil miydim, Alaman kardeş! / Ölen?...”

        “Milyonlar! Durmayın kucaklaşınız!... / Diyen, Şiiler değil mi? / Senin sesin değil miydi Şiiler?... / Ya Mevlâna?... / Kâfir olsan da gel bana! / Putperest olsan da gel! / Gene gel... Gene gel... Gene gel! / Kapım ve kalbim açık sana! / Diyen, Mevlâna benim... / Benim sesim değil mi?... / Yüzyılları aşıp gelen bu sesler / Daha uygar... / Daha insancıl... / Daha sevecen / Seslerse neden?... / Neden, bunca zaman ve sözde ilerleyişten sonra / Böylesine çatlak / Ve kısık çıkıyor seslerimiz?...”

        “Neye kızarsın bana, Alaman kardeş? / Öfkelenirsin? / Olanı Tanrı bilsin! / Dilim başka / Dinim başka diye mi? / Yörem başka / Törem başka diye mi? / Senin saçın, sarı saman sarısı! / Benim saçım, kara katran karası! / Senin gözün mine! / Benimki yine / Yine kara! / O karanlık gecelerin yarısı!...

        Samim Arıksoy’un satışa çıkmayan şiir kitabı.

        “Ama aynı değil mi, bak: / Kader çizgilerimiz? / Belki başka başka ezgilerimiz... / Ama aynı değil mi, bak: / Tiktak... Tiktak... Tiktak... / Aynı şarkıyı söylemiyor mu, tıpatıp / Kalplerimiz?... / Aynı ustanın elinden çıkmamış mı acaba? / Damarımız... İliğimiz... Kemiğimiz? / Her nefes alışta kardeş, hepimizin de / Aynı oksijen değil mi tükettiğimiz? / Sözün kısası Alaman kardeş! / Kısacası yaradan önünde... / O insan denilen-dediğimiz / Aynı tür yaratıklar değil miyiz?”

        “Sünnet olup evlenen, Hatice’yle... / Hans değil mi? / Elfrida’yı mutlu edense Hasan? / Güneş değil mi ısıtan / İkimizi de? / Yağmur değil mi ıslatan? / Sen! Ve ben! / Seven ve sevilen / Doğan, yaşayan, ölen / Biz değil miyiz? / Seni de beni de / Alaman kardeş / Şu dünyaya getiren / Türk de olsa Alman da / Ana değil mi ana?... / Oy kardeş oy!... / Revâ mıdır, bunca ettiğin bana!...”

        “Ölüm... / O muazzam kanatlarını çırparak / Gelmeden, düşün! / Düşün ki, gideceğin ve gideceğim yerde... / Hep beraberce / Söylüyor türküsünü ‘insan’ın / Bütün insanlar... / Türk, Ermeni, Rum, Lâtin... / Hindû, Moğol ve Slav... / Ve Yahudi... Ve Cermen... / Ve diyorlar: Yüce Rabbin yolu bir! / Kim olursan... / Ne olursan ol! / O’na sevgi yolundan / Tek o yoldan gidilir!...”.

        Diğer Yazılar