Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KAZAKİSTAN’ın, Kiril alfabesini bırakıp Lâtin harflerine geçmeye karar vermesi, gazete haberlerinin yanısıra köşe yazarlarına da konu oldu.

        Meselâ, Fatih Altaylı geçen gün karardan bahsederken “Merak ettiğim, şimdi Kazakistan’da da ‘Dedelerimizin mezar taşını okuyamıyoruz. Dedemin babaanneme yazdığı mektubu okuyamıyoruz. Kültürümüz kesintiye uğradı’ türünden tartışmalar olur mu?” diye soruyordu...

        Fatih’in sorusunu üzerime aldım, zira “Şayet dedeniz ile babaannenizin birbirlerine yazdıkları mektupları okuyamıyorsanız istediğiniz kadar yabancı dil bilip sular seller gibi konuşun, entellektüel falan değil, cahilsiniz demektir” sözü bana aittir ve dolayısı ile bu konuda birkaç söz etmem gerekir...

        Önce, Fatih’in Kazakistan’da da “Kültürümüz kesintiye uğradı türünden tartışmalar olur mu?” sorusuna cevap vereyim:

        O tartışmalar çoktan başladı ve şiddetle devam ediyor!

        Nazarbayev, Lâtin alfabesine geçileceğini bundan birkaç sene önce duyurdu, hemen ardından 66 entellektüel alfabenin değiştirilmesine karşı çıkan ortak bir bildiri yayınladılar, değişikliğin Kazak kültürüne zarar vereceğini söyleyerek bunun yerine kültüre daha fazla önem gösterilmesini istediler.

        “BÖL VE YÖNET” ALFABELERİ

        O zaman başlayan tartışmalar Nazarbayev’in geçen hafta yaptığı açıklamadan sonra şiddetlenerek devam ediyor. Değişikliğe karşı çıkan Kazaklar gerekçe olarak hem genç nesillerin 1920’lerden sonra Kazakça ama Kiril alfabesi ile yazılmış olan hiçbir metni okuyamayacaklarını, hem de kararın aşırı masrafa sebep olacağını gösteriyorlar.

        Kaldı ki, alfabeler Türkiye’de ve Orta Asya’nın Türkî cumhuriyetlerinde tamamen farklı sebeplerle değiştirilmişti. Türkiye’nin 1928’de Latin Alfabesi’ne geçmesinin ardından o günlerde alınan “Birleştirilmiş Yeni Türk Alfabesi” kararı doğrultusunda onlar da Latin alfabesini almışlar ama oralara daha sonra hâkim olan Sovyetler bütün Türkî devletleri ve birliğe bağlı diğer etnik grupları Kiril temeline dayanan fakat bazı harfleri birbirinden nisbeten farklı ayrı alfabeler kullanmaya mecbur bırakmıştı. Alfabelerdeki bu farklar hem diller ile lehçeler arasındaki değişikliklerden, hem de “Böl ve yönet” politikasının gereklerinden kaynaklanıyordu.

        Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilâsun’un 1976’da Kültür Bakanlığı tarafından yayınlanan iki ciltlik “Bugünkü Türk Alfabeleri” isimli eserini bulup incelediğiniz takdirde, bu farkları bütün ayrıntıları ile görürsünüz.

        DOKSAN SENEDE DÖRT YAZI

        Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan, Sovyetler’in dağılmasından sonra altmış küsur senedir kullandıkları Kiril alfabesini 1990’ların başında bırakarak Latin yazısına geçtiler ve geçişin sebebi öyle zannedildiği gibi “medenî dünya ile entegre olmak” falan değil, senelerce devam etmiş olan Sovyet, daha doğrusu Rus etkisinden kurtulabilmekti.

        Kazakistan da o senelerde aynı kararı almak istemesine rağmen uygulamayı yirmi küsur sene sonraya ertelemek zorunda kaldı; zira Türkî cumhuriyetler içerisinde Rus kültürünün etkisinde en fazla kalan ve en kalabalık Rus nüfusa sahip olan devlet onlardı. Karar, Rus nüfusun genel nüfusa olan oranının 1990’lara göre gerilemesi üzerine ancak şimdi alınabildi.

        Geçen doksan sene içerisinde bizde iki, Kazakistan’da ise bu son kararla beraber dört alfabe değişikliği yaşanmıştır ama Türkiye ile Kazakistan’ın Latin alfabesine geçişleri arasında benzerlik kurmak hatalıdır; arada büyük farklar vardır, bu iş bizde “inkılâp” gerekçesi, onlarda ise siyasî mecburiyetlerle, Rus kültürünün etkisinden kurtulmak için yapılmıştır.

        Üstelik o taraflarda “Dedelerimizin mezartaşlarını okuyamıyoruz” gibisinden yeni bir endişe de ortaya çıkmaz, zira okuyamamaları yeni değildir, tâââ 1930’lara kadar uzanır, üzerlerinden “komünizm” diye bir silindir geçtiği için de böyle meseleleri zaten çoktan unutmuşlardır.

        Diğer Yazılar