Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TÜRK Tarih Kurumu'nun, yani geçenlerde apar topar çıkartılan kanun kuvvetinde bir kararname ile akademik, mâlî ve idarî bütün gücü elinden alınan bir zamanların çok önemli ilim merkezinin, yayınlamaya herşeye rağmen senelerden buyana hâlâ devam ettiği "Belleten" adında dergisi var...

        1937'den buyana dört ayda bir çıkan ve tarih literatürümüzde o zamandan itibaren klasik olmuş ilmî araştırmaların yayınlandığı Belleten'in son sayısında "Bir Çeviri Faciası" başlıklı çok önemli bir makale var.

        Makaleyi, Ankara Üniversitesi'nin emekli öğretim üyelerinden Prof. Dr. Beynun Akvavaş kaleme almış. Yazı aslında bir makale değil; cahilliğin, cür'etin ve inanılmaz bir intihalin şikâyetnamesi!

        Ben, Beynun Hanım'ı maalesef tanımadım ama yayınlarından birçoğunu okudum. "Sultaniyegâh İstanbul'undan zevk aldım, özellikle de babası Ragıp Akyavaş'ın kitap haline getirdiği gazete sayfalarında kalmış yazılarından çok istifade ettim.

        Belleten'deki makalesinde sözünü ettiği inanılmaz cür'et, şöyle:

        Beynun Hanım, bizde daha ziyade "Çocuk Kalbi" isimli kitabıyla tanınan İtalyan yazar Edmondo de Amicis'in 1874'te yayınlanan ve 19. asır İstanbul'unu anlatan çok önemli kitabını İtalyanca aslı ve Fransızca tercümesi ile satır satır mukayese ederek Türkçe'ye çevirmiş. Kültür Bakanlığı ile Tarih Kurumu da eseri ikişer defa basmışlar.

        Derken, yayıncılık da yapan bir banka kitabı bu defa kendisi çıkartmak istemiş, bir başka hanım mütercime vermiş ve iş bitince de yayınlamış...

        Ama ne iş ve ne yayın!

        AL ÖNÜNE, DEĞİŞTİR!

        Mütercime hanım önüne Prof. Dr. Beynun Akyavaş'ın seneler önce yaptığı tercümeyi almış, Beynun Hanım'ın ifadesi ile "herkesi kör, âlemi sersem sanarak" kelimeleri bir güzel değiştirmiş. Meselâ "siyah"ı "kara", "evvelâ"yı da "önce" yaparak zevkle de, Türkçe ile de hiçbir alâkası olmayan bir kelimeler yığını hâline getirmiş ama bazı paragrafları Beynun Hanım'dan aynen almış ve bütün bunları yaparken metni düşünülmesi bile mümkün olamayacak derecede dünya kadar hataya bulamış!

        Meselâ "cerrah"ı "kesip biçmeci", "geminin küpeştesi"ni "korkuluk", "mancınık"ı "mazgal", "salapurya"yı "bebe mezarı", "iskele"yi "liman", "kılıcın kabzası"nı "kılıcın sapı", "mehterhâne"yi "ardiye", "hazine"yi "arşiv", "bağdaş kurma"yı "diz kırmak", "şehvet"i "kösnüllük", "din adamı"nı "Türk keşiş", "padişahın kavuğu"nu "Tanrı'nın kavuğu", "fiskos"u "tek heceli konuşma", "iyi iş yapma"yı "işleri tıkırında olmak", "baş eğme"yi "tonoza kafayı çarpmak", "dinlenme"yi "oturmaya çekilmek", "kasvetli"yi "yakışıksız, "gösterişli ev"i "tumturaklı yalı", "kibar"ı "çıtkırıldım" yapmış.

        ZIMBIRTININ KIRKAMASI

        Beynun Hanım "kargalar öter" mi demiş? Beriki ifadeyi "kargalar gaklar" diye haklamış; "herşey dem çeker" sözünü "herşey kuğurur" diye -her ne demekse-kuğurtmuş! "Güzel bir dişi"yi "bir kancık" diye nakletmekten, "bir sürü çoban köpeği"ni "itsürüsü"ne çevirmekten hiç sıkılmamış. "Çarpışan zırhların ve zincirlerin gürültüsü" ibaresini "çarpışan araç gereçlerin tıngırtısı", "Türk kuklası Karagöz'ün lâti-feleri" ifadesini "Türk soytarısı Karagöz'ün antikalıkları", "Kemankeşler Tekkesi" gibi özel bir mekânı da sıradan bir "derviş tekkesi" diye yazmaktan da hiç mi hiç utanmamış! Üstelik, Beynun Hanım'ın cımbızla seçercesine kullandığı zarif kelimelerin yerine "patırtıya kesmek", "iki gıdım su", "kırkamak", "zımbırtı", "uyrukların inakları", "sarmal duman", "isyanı semirtmek", "sularla suya batmış" gibisinden bazısı kerih, bazısı da Türkçe fukaralığına örnek garabetler bulaştırmış! Bütün bunları yaparken de "Tercümede üslûp parmak izi gibidir, taklit edilemez" sözünü gayet güzel doğrulamış...

        Yayıncılıkla da meşgul olan bankanın ne yaptığını mı soruyorsunuz? Hiiiç! Adına "tercüme" dedikleri bu varakpâreyi almış, basmış ve okuyucuya sunmuş!

        Yazının başlığında da söylediğim gibi: Bugüne kadar dünya kadar intihal gördüm ama böylesine hiç rastlamadım. Hakikaten pes!

        Diğer Yazılar