Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GEÇEN hafta giden Neşet Ertaş'ın ardından sıra Berkant'ta imiş, şimdi de onu uğurluyoruz...

        "Berkant"ın ne zaman bahsi geçse, hatırlara hemen onun okuduğu ve seneler boyu dillerden düşmemiş olan "Samanyolu" şarkısı gelir ve şarkının "Metin Bükey'in bestesi" olduğu söylenir...

        Acaba öyle mi, yani memleketin en meşhur nağmelerinden olan bu eser hakikaten Metin Bükey'e mi ait?

        Samanyolu, Türkiye'nin en hacimli repertuvar yayını olan TRT'nin "Türk Sanat Musikisi Repertuvar Kitabı"na göre Metin Bükey'in eseridir, söz yazarı da Teoman Alpay'dır... Ama, onbinlerce eserin yeraldığı repertuvar kütüğünde Samanyolu'nun bestecisi olarak bilinen Metin Bükey'in başka bir bestesi, tek bir eseri dahi yoktur!

        Berkant'ın ardından, Samanyolu konusunda bundan yedi sene önce yayınlamış olduğum bir açıklamayı şimdi tekrar etmek istedim:

        ANNESİNİN ARKADAŞI

        Eserin aslında kime ait olduğu, 2005 Şubat'ında da tartışılmıştı. Türk Müziği'ne "Buruk acı", "Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar", "At kadehi elinden", "Sarmaşık gülleri", "Sürülmez

        sefa, çekilmez cefa", "Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım", "Mavi gözlü sarışın kız", "Bu gece son gecemiz" ve "Saçın yüzüme değse telini kıskanırım" gibi çok sayıda ve çok güzel eserler vermiş olan Teoman Alpay, 13 Şubat 2005'te vefat etmişti. Ardından çıkan yazılarda şarkılarından bahsediliyor ve besteleri hatırlatıldıktan sonra Samanyolu'nun "sözlerinin" ona ait olduğu söyleniyordu.

        O günlerde uzun zamandır kısmet olup da bir türlü görüşemediğimiz Müjde Ar beni aramış ve bir açıklama yapacağını, bunu benim yazmamı istediğini söylemiş ve anlattıklarını yayınlamıştım. Samanyolu'nun sözlerinin bir kısmının annesi Aysel Gürel'e, bestesinin de annesinin erkek arkadaşı Teoman Alpay'a ait olduğunu söylüyor ve "Şarkının 1960'larda bestelenmesine bizzat şahidim" diyordu.

        Müjde Ar'ın anlattıklarını, Berkant'ın ardından yeniden ve aynen naklediyorum:

        "Teoman Ağabey annemin arkadaşı idi. Fatih Atikali'deki Kurtağa Çeşmesi 28 numarada bir gaz sobasının ısıttığı evde beraber yaşıyorduk...

        Teoman Ağabey bir gün bir İzlanda şarkısı getirdi ve Türkçe söz yazması için anneme okudu. Annem, şarkıya hatırımda kaldığı kadarıyla 'Sarı Güneş' gibisinden bir söz yazdı ama Teoman Ağabey beğenmedi. Sonra oturdu, kendisi bir söz yazdı ama bu sözleri İzlanda şarkısına koymaktan vazgeçti ve başka bir eser olarak besteledi, adına da 'Samanyolu' dedi. Annem, o sırada güftedeki bazı kelimeleri değiştirdi ve ilk mısradaki 'güneş' sözünü de zorla koydurttu. Teoman Ağabey'in şarkıyı Atikali'deki evimizdeki Vezüv marka gaz sobasının önüne taburesini çekerek elindeki udla ve çıplak ayakla bestelemesi hâlâ gözümün önündedir. Samanyolu, işte böyle doğdu ve şarkıyı ilk dinleyen müzisyen, o zamanın meşhur bestecisi Şekip Ayhan Özışık oldu".

        PEÇETEYE YAZIP VERMİŞ

        "O senelerde çok büyük maddî sıkıntı çekiyorduk. Teoman Ağabey durmadan içiyordu. 23 kuruşluk Marmara şarabını bile zorla aldığımız, Teoman Ağabey'in bestelerini bir şişe içki parasına verdiği günler olurdu. Hattâ, bazı bestelerinin notasını elinden döverek almışlardı. Bestelerini böyle dağıtması yüzünden annemle sürekli münakaşa ederler, annem akşamları 'Notalar nerede?' diye sorar, başkalarına verdiğini öğrenince tartışırlardı. Teoman Ağabey, eserlerinin başkasının adıyla ortaya çıkmasına aldırmaz, sadece içkisiyle mutlu olurdu. Annemle ayrılmalarının sebebi de bu içkisi oldu. Samanyolu'nun notasını da bir gün peçeteye yazıp Metin Bükey'e vermiş. Bükey, şarkının yıllar sonra Avrupa'da da tanınması üzerine vicdan azabı çektiğinden olacak, Teoman Ağabey'e arada bir üç kuruş para gönderirdi.

        Bu açıklamayı, bana seneler boyunca babam kadar yakın olan Teoman Ağabey'e hissettiğim vicdanî borcumu ödemek istediğim için yapıyorum..."

        İşte, Samanyolu'nun bestelenmesinin hayattaki, tek tanığının anlattıkları...

        Diğer Yazılar