Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İKİ günden buyana etrafta dolaşan bir haber: Orhun Anıtları'nın dördüncüsü bulunmuş, iki parça halindeki taşlar bilmem kaç metre uzunluğunda imiş, üzerlerinde şu kadar harf varmış, üstelik o kadar önemli imişler ki şimdiye kadar elde olan bütün bilgileri çürütecek, Türk Tarihi'ni yeniden yazdıracaklarmış!

        Tuhaflığa bakın: Binlerce kilometre ötede toprağın altından kitabeler çıkartılıyor ama üzerlerinde henüz çalışılmadığı için kime ve hangi devre ait olduğu henüz bilinmiyor. Buna rağmen biz kitabelerin "Orhun Anıtları'nın dördüncüsü" olduğuna karar veriyor, üzerlerindeki yazılarda ne dendiğini bilmeden tarihi baştan aşağı değiştirecek kadar önemli olduklarına hükmediyoruz!

        Bulunması aslında son derece önemli olan ama basınımız, özellikle de internet medyamız tarafından içinden çıkılmaz hâle getirilen bu meselenin aslında ne olduğunu kısaca anlatayım:

        KALIPLARI ÇIKARTILMIŞ

        Taşlar bir-iki gün önce değil geçen Mayıs ayının 29'unda bulundu ve Moğolistan ile Japonya'nın Osaka Üniversitesi keşifle ilgili ortak bir açıklama yaptılar. Açıklamada kitabelerin üniversitenin diller ve kültürler profesörü Takaşi Osawa ile Moğolistan Bilimler Akademisi'nin Arkeoloji Enstitüsü uzmanları tarafından Sükbatar bölgesindeki Delgerhan Dağı'nda yapılan ortak kazılarda çıkartıldığı duyuruldu. Taşlar şimdiye kadar bilinen Türkçe anıtların boy itibarı ile en büyüğü idi, üzerlerinde 20 satırdaki 646 kelimede 2 bin 832 harf bulunuyordu ve üst taraflarında da Türk boylarından birinin damgası vardı. Keşfin şimdilik verdiği en önemli bilgi de, Moğolistan'ın doğu kısımlarında ortaya çıkartılmış ilk Türkçe kitabe olmaları idi, zira eski devirlerde Türkler'in o bölgede yaşadıkları konusunda şimdiye kadar herhangi bir kayıt bulunmamakta idi...

        Bu duyuruların ardından Moğolistan Arkeoloji Enstitüsü bir başka açıklama daha yaptı ve bölgede 2011 Ağustos'undan itibaren devam eden kazılarda üzerilerinde Türkçe yazıların bulunduğu daha başka kitabelerin de ortaya çıkartıldığını duyurdu. Bulunanların en mühimi keşfedilen son iki kitabe idi, taşa oyulmuş yazıların kâğıt üzerine kalıpları derhal çıkartılmıştı ve Moğol Kültür Bakanlığı ile Eğitim ve Kültür Bakanlıkları'na müracaat eden Arkeoloji Enstitüsü anıtların korunup üzerlerinde çalışmalar yapılması için gereken imkânların sağlanmasını istemişti.

        KURUMA DÜŞEN GÖREV

        İşte, birkaç günden buyana ortalıkta dolaşan "Orhun Anıtları'nın dördüncüsü bulundu" şeklindeki haberlerin aslı, faslı bu: Ortaya çıkartılan kitabelerin Orhun Anıtları ile herhangi bir alâkası yok, üstelik yüzlerce kilometre ötedeki bir dağda yapılan kazılarda çıkartılmışlar ve hem dönemleri hem de üzerlerinde nelerin yazılı olduğu hakkında henüz hiçbirşey bilinmiyor, zira çalışmalara henüz başlanmamış!

        Bilirsiniz: Türkiye'de geçmiş senelerde "yapıt, çapıt, olanak, yalanak, görkem, mörkem" gibisinden ahenksiz, takır-tukur kelimeler uydurmakla meşgul olmuş, imlâyı aklına estiği zamanlarda değiştirip içinden çıkılmaz hâle getirmiş ve şimdilerde sesi-sadâsı pek işitilmeyen bir kuruluş vardır: Türk Dil Kurumu...

        Moğolistan'da bulunan kitabelerle ilgili olarak kolları sıvaması gereken ilk müessese, bu kurumdur. Kuruluşunun üzerinden geçen 81 seneden buyana aslî görevini, yani Türkçe'nin etimolojik sözlüğünü yayınlama işini hâlâ becerememiştir ama dünya kadar parası vardır ve Delgerhan Dağı'nda bulunan kitabeler üzerinde çalışmaya başladığı takdirde ilk defa bir sevap kazanmış olur!

        Diğer Yazılar