Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GEÇEN gün IŞİD, yani "Irak-Şam İslam Devleti" adını takınan grubun tehdidi altındaki Süleyman Şah Türbesi'nin hukukî statüsünü yazmaya başlamıştım, devam edeyim:

        Caber Kalesi'nin eteklerinde bulunan Türk Mezarı, Türkiye ile Fransa arasında 1921'de yapılan Ankara Anlaşması'nın dokuzuncu maddesi uyarınca "Türkiye'nin malı" yani Türk toprağı olmuş ve Türkiye'ye burada asker bulundurup bayrak çekme hakkı verilmişti.

        Suriye'de o günlerde çoğu "150'likler listesi"ne alınmış olan bir hayli Türk mülteci yaşıyordu...

        Lozan Anlaşması, Türkiye'ye İstiklâl Harbi sırasında Kuvâ-yı Milliye'nin aleyhinde bulunanlardan 150 kişiyi vatandaşlıktan çıkartıp sınırdışı etme hakkı veriyordu ve Ankara Meclisi, anlaşmanın hemen ardından "150'likler" diye bilinen listeyi hazırlamış ve bu listede yeralanların memlekete girmeleri yasaklanmıştı.

        VATAN HASRETİ ÇEKİNCE

        150'liklerin arasında Türk Edebiyatı'nın en usta ve en kıvrak kalemlerinden olan Refik Halid de vardı. Memleketten ayrılmasından sonra bazen Lübnan'da bazen de Suriye'de yaşayan Refik Halid memleket hasretinin arttığı zamanlarda ya Fransız idaresi altındaki Hatay'a gidip Türkiye sınırından içeriye doğru birkaç adım atıyor yahut Caber Kalesi'nin eteklerindeki "Türk Mezarı"na gidiyordu.

        Türk Mezarı, Ankara Anlaşması'nın ardından Türk toprağı olmuştu ama askerî birlik de gönderilmemiş, hiçbir alâka da gösterilmemiş ve türbe senelerce perişan vaziyette kalmıştı. Üç adet sanduka parçalanmıştı, çatı çökmüştü, hattâ arada bir çekilen bayrak bile lime lime idi...

        Suriye'deki 9.5 dönümlük Türk toprağının bu içler acısı hâlini gündeme getirip tamirini sağlamak, Türkiye'ye girmesine izin verilmeyen Refik Halid Karay'a nasip oldu. Halep'te Türkçe yayınlanan "Doğru Yol" gazetesindeki köşesinde mezarın ne halde olduğunu anlatan "Türk Mezarı" başlıklı bir yazı yazdı, bu yazıyı kısa bir müddet sonra yine Halep'te çıkarttığı "Bir İçim Su" isimli kitabında da aynen yayınladı.

        Türkiye, Süleyman Şah'ın mezarının perişan vaziyetinden Refik Halid'in bu yazısı sayesinde haberdar oldu! "Türk Mezarı" başlıklı makale ile "Bir İçim Su"yu okuyan Atatürk mezarın derhal tamirini emretti ve Türkiye'den bir heyet gönderilip herşey elden geçirtildi.

        YILLAR SÜREN ÇALIŞMA

        Mezarın hukukî statüsüne devam edeyim:

        24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Anlaşması'nın üçüncü maddesinde Suriye ile olan sınırımız hususunda 1921 'deki Ankara Anlaşması'na atıf yapılıyor ve anlaşmanın maddeleri aynen geçerli sayılıyordu. Bu, Türk Mezarı'nın bulunduğu arazinin Türkiye'ye ait olduğunun Lozan'da da aynen kabul edilmiş olması demekti.

        Ancak sınır gerek Ankara, gerekse de Lozan Anlaşmaları'nda ayrıntıları ile belirlenmemiş, kabataslak hatları ile ortaya konmuştu ve sonraki senelerde Fransa ile bu konuda iki yeni sözleşme imzalandı...

        Bu anlaşmaları ve 1973'te yaşanan "Süleyman Şah Rûhu" meselesini de Cuma günü yazacağım...

        Diğer Yazılar