Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        11 bin 480 kişi! Bu, öyle büyük bir rakam ki! Bu kadar insanın telefonu, iradeleri ve bilgileri dışında ByLock programıyla temas etmiş. Bu olay, FETÖ denen örgütün ne kadar sinsi ve tehlikeli olduğunu ve mücadelenin çok daha sofistike ve dikkatli yapılması gerektiğini kanıtlıyor.

        KAFA KARIŞTIRMAK İÇİN KENDİLERİNE DE GÖNDERMİŞLER

        MİT bundan bir süre önce 11 bin 480 kişinin telefonuna, girdikleri başta “namaz vakitleri” adlı uygulama olmak üzere bazı uygulamalarda otomatik olarak linkler geldiği ve bunlardan ByLock server’ına aktarım yapılıp daha sonra kopulduğunu tespit ediyor. (Tabii burada Avukat Ali Aktaş, adli bilişim uzmanları Koray Peksayar ve Tuncay Beşikçi ile Metin Feyzioğlu’nu tebrik etmek gerek. Bu işin peşine düştüler, tehlikeyi önceden dile getirdiler. Ruşen Çakır’ı da çok önemli bir gazetecilik yaptığı için kutluyor ve alkışlıyorum.)

        Şimdi size çok önemli bir bilgi vereyim: MİT’in tespit ettiği numara sayısı 11 bin 480 değil, 11 bin 680. Ancak içlerindeki 200 numara “abi” seviyesindeki kripto örgüt mensuplarına ait. Kafa karıştırmak ve arada kaybolmak için olsa gerek, kendilerine de aynı yönlendirmeyi yapmışlar. Bu 200 isim tespit edilip ayrılmış, geri kalanların listesi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiş. 200 ismin bir kısmı firari, bir kısmı cezaevinde, bir kısmı ise halen aranıyor.

        Bu yazılımı geliştiren Kemalettin Cengiz Erbakırcı ile ilgili dün epey bir şey yazıldı. Ben gözden kaçmış olabilecekleri buraya not edeyim: Çekirdekten örgüt yetiştirmesi bir isim bu. 1981 doğumlu. 1996’da Samanyolu Eğitim Kurumları adına bilgisayar alanında madalyası var. FETÖ elebaşı Gülen’in “Altın Nesil” grubuna giriyor.

        20 TEMMUZ’DA UKRAYNA’YA GİTMİŞ

        Erbakırcı, ByLock uygulamasını annesine ait telefon üzerinden kullanmış. TÜBİTAK’tan ayrıldıktan sonra Suit Grup Bilişim adlı bir şirkette çalışmış. 20 Temmuz’da ise Ukrayna’ya çıkış yapmış. Halen Hollanda’da.

        KALAN 10 BİN 280 KİŞİYE NE OLACAK?

        Bu gelişmelerden sonra 1200 kişinin tahliyesinin isteneceği söylendi, hatta bir ismin tahliyesi gündeme geldi bile. Peki ya geriye kalan 10 bin 280 kişiye ne oldu?

        Onlar adli bir soruşturmaya tabi tutulmamış ancak kamu görevinde olanlar var ise görevlerinden uzaklaştırılmış olabilirler. Bu listeler başsavcılığa gitti, bundan sonra başsavcılık listeleri ilgili kamu kurumlarına göndermeli. Böylece haklarında sırf ByLock nedeniyle görevden uzaklaştırma kararı alınmış olan var ise görevlerine iade edilmeliler.

        Bu tablo bir yandan FETÖ ile mücadelenin ne kadar zor ve hataya açık olduğunu gösteriyor, öte yandan mücadelenin sulandırılması için zemin de sağlıyor. O nedenle dikkatli olmak gerek. Ortaya çıkarılan program ByLock’un kilit delil olduğu gerçeğini değiştirmediği gibi “Fazla olsun eksik olmasın” mantığıyla kraldan çok kralcı bir yaklaşımla işlem yapmanın da ne kadar yanlış olduğunu ortaya koyuyor.

        *************

        KİM BU TEBLİĞCİLER?

        ÖNCEKİ gün Tebliğ Cemaati üyelerinin İstanbul Taksim’de Noel ve yılbaşı kutlamalarına karşı bildiri dağıtırken polis tarafından engellendikleri haberini okuyunca birkaç şey yazmak gerektiğini düşündüm. Öncelikle şu 3 soruya cevap vermek lazım: Kimdir bu Tebliğ Cemaati? Ne yapmaya çalışıyorlar? Ve engellenmeleri doğru mu?

        İSTANBUL’DAKİ MERKEZ SULTANÇİFTLİĞİ

        Tebliğ Cemaati, dünyanın en yaygın uluslararası İslami gruplarından biri. Merkezi Pakistan’da, Lahor’a yakın Raiwind Kasabası’nda. Ancak buradan dünyanın dört bir yanına yayılıyorlar. İslam’ı anlattıklarını ileri sürüyorlar, yalnızca Kuran’ı tebliğ ettiklerini söylüyorlar. Yani bir nevi İslam’ın misyonerliğini yaptıkları iddiasına sahipler.

        Tebliğ Cemaati’nin Türkiye kolunun merkezi İstanbul’da, Sultançiftliği’ndeki Mescid-i Selam. Burada her perşembe toplanıyorlar. Tebliğciler tarikatlara karşılar ve siyaset hakkında konuşmadıklarını iddia ediyorlar. Öte yandan içlerinden El Kaide’ye karışanlar oldu. Bu konuda konuşmaktan da hoşlanmıyorlar.

        YENİ MÜSLÜM GÜNDÜZ’LER VAR MI?

        Açıkçası 28 Şubat süreci göz önüne alındığında Türkiye’de bu tip yapılanmaların, askeri vesayetin beslediği derin devletle iç içe geçmişliğini göz önünde bulundurmak gerek. Müslüm Gündüz’ler, Ali Kalkancı’lar, Fadime Şahin’ler güya “radikal İslamcılar”dı. Zaman zaman topluma korku salmak ve “Şeriat geliyor” paranoyası yaratmak için böyle tipler kullanılır. Şimdi de “Tebliğciler Taksim’e çıktı” haberini okuyunca içime benzer bir şüphe düştü açıkçası. Böyle yapıların içine sızan derin unsurlar hâlâ olabilir...

        POLİSİN MÜDAHALESİ DOĞRU MU?

        Öte yandan bu şüpheler ve terör tehdidi göz önüne alındığında polisin müdahalesi haklı görünse de teorik olarak amaç şiddet ve terör içermeyen her türlü fikrin ifade edilmesinin önüne engel koymamak olmamalı. O fikirleri doğru bulmanız gerekmiyor. Tek kriter, açık bir tehdit ve provokasyon içerip içermemesi.

        Ama bu memlekette hiçbir şey prensipler üzerinden ele alınamadığı için Tebliğcilerin kâğıt dağıtmasına polisin müdahale etmesi üzerinde hiç durulmadı. Halbuki teorik olarak amaçlamamız gereken onların da, ateistlerin de ya da şiddete bulaşmayan her türlü düşünce grubunun kendilerini rahatça ifade edebilecekleri bir ülke yaratmak olmalı...

        Diğer Yazılar