Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SAKAL, genellikle erkeklerin çene, yanak, boyun kısımlarında büyüyen kıllara verilen addır. Vikipedi böyle tanımlıyor. Kıl diye tanımlanmasına bakmayın. Asırlardır önemi pek büyük. Binbir sebeple sakal bırakmış erkekler... Sıcak tutsun diye; seksi, güçlü ve haşmetli görünsün diye; inanış tarzını sembolize etsin diye; yaşlanarak sarkan gıdısını saklasın diye.... Upuzun bir tarihçesi ve hakkında sayısız anlatılan hikâyeleri var sakalın. Güzellik yarışması bile var. “Sakal kralı” olmak için yarışan erkek sayısı her sene üçe katlanıyormuş. Rengine, sıklığına, parlaklığına, uzunluğuna, modeline göre kategorilere ayrılıp birinciler seçiliyor. Sakalına, kadınların saçlarına ayırdıklarından çok daha fazla vakit ayıran tanıdıklarım var. Özel güçlendirici yağlarla masajlar yapıyor, saatlerce aynada tarıyor, ikinci bir ayna yardımıyla profilden inceliyor, “Düşünürken sakalımı nasıl ovuşturursam daha çekici görünürüm?” diye provasını bile yapıyor kendi kendine. Kimi sakalıyla öyle bütünleşmiş ki adeta onsuz kimliğini kaybediyor. Sinekkaydı tıraşla Noel Baba’yı, Tolstoy’u, Dostoyevski’yi, Mevlânâ Celaleddin-i Rumi gibi isimleri hayal bile edemiyor insan. Yakışanı da var yakışmayanı da.. Tasvip edeni de var etmeyeni de... Konum bu değil! Konum sakal olmasına sakal ama ele alış sebebim “Olsun mu olmasın mı?” tartışması asla değil. Kafam geçen hafta sakal üzerine yapılan bir araştırmaya takıldı da ondan aldım bu “kıl” konusunu gündeme. İstatistiki bir araştırma yapılmış. Sakalın bir erkeği gerçekten daha seksi yapıp yapmadığı, hangi model ve uzunluğun kadınlarda ve erkeklerde daha etkili olduğu incelenmiş. Hem de 3 yıl süreyle. Toplam 1.5 milyon dolar gibi bir para harcanmış bu sürede. Ekip 7 kişiden oluşuyor. Yan projeleri yok. Günde 8 saat yatıp kalkıp bu konuya odaklanmışlar: Bir milim sakal, iki milim sakal... Bıyıklı sakal, bıyıksız sakal... Avustralyalı bilim insanları (Dr. Rob Brooks, Barnaby Dixson ve arkadaşları) 36 erkeği model olarak seçmişler, çeşitli sakal modelleri bıraktırarak fotoğraflarını çekmişler. Bu fotoğrafları 1453 kadına ve 253 erkeğe göstererek fikirlerini sormuşlar. Sonuçta çoğunluğun bıraktığı sakal modelinden daha farklı sakal modellerinin çekici olduğu, genelde sakallıların daha seksi kabul edildiği kanaatine varılmış. Detaylı açıklamaları ve sakal modellerini görmek isterseniz geçen hafta “Biology Letters” isimli bilimsel dergide yayınlandı. İnternetten bulabilirsiniz. BBC ve CNN haber bültenlerinde de uzun uzun yer verildi bu araştırmaya. Hatta aynı araştırma grubu, gördükleri ilgiden dolayı 3 yıl daha sakal ve bıyık üzerine araştırma yapmak üzere yeni projeler hazırlamaya karar vermişler. Birkaç milyon dolar daha alırlar eminim. Duyduğuma göre, aynı üniversitede kanser tedavi yöntemleri ve kök hücre araştırma grupları uzun bir süredir projelerine tek kuruş destek alamıyorlarmış. Yüzdeki tüylerin model ve seksapel etkisi çok daha önemli demek ki. Ne diyelim, Allah akıl fikir versin...

        Kapı kolsuz arabalar

        SADECE bilimkurgu filmlerinde gördüğümüz bazı ilginç araba dizaynları, araba firmaları tarafından yavaş yavaş kullanılmaya başlandı. Geçen hafta Land Rover, yeni çıkardığı araba modelini basın toplantısıyla halka tanıttı. “Discovery” ismi verilen yeni modelin tamamen bilgisayar sistemiyle çalıştığı ve kapılarının kolsuz olduğu dikkatleri çekti. Sahibini tanıyan ve sadece onun el kol hareketleriyle kapısı açılıp kapanan Discovery’nin silecekleri de tek bir bakışla harekete geçiyor. Daha birçok inanılmaz özelliğe sahip bu modelin maksimum 5 yıl içerisinde piyasaya sürüleceği söyleniyor.

        Bir damla kanla astım teşhisi

        GÜNÜMÜZDE astım hastalığının teşhisini koymak için hekim önce hastanın hikâyesini dinler. Burun ve boğazını muayene ettikten sonra akciğerlerini inceler. Çeşitli cilt testleriyle alerjik reaksiyonlarını da değerlendirdikten sonra kararını verir. Geçen hafta PNAS isimli bilimsel dergide yayınlanan makaleye göre artık bütün bu verileri toplamaya gerek duyulmadan hastadan alınan bir damla kanla astım teşhisi konulabilecek. Araştırmayı yapan Wisconsin Üniversitesi bilim insanları, astımlı hastalarda “nötrofil” olarak adlandırdığımız akyuvarların sağlıklı insanlarınkinden daha yavaş hareket ettiğini keşfetmişler. Kan testini yapmak için hazırlanan düzenek, kandaki nötrofillerin hızını birkaç dakika içerisinde ölçüyor ve hastanın astım olup olmadığını belirliyor.

        Diğer Yazılar