Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ANLADIM ki dingin bir dünyada yaşamaya gelmedik. Bir parça yüzümüz gülecekken içimizi bulandıran, gözümüzü yaşartan bir resim, bir haber, bir söz beliriveriyor. Yaşadığım sevinçli ve neşelendiren bir olay içimde mutluluk kabarcıkları oluştururken “Hadi bakalım bu huzuru dengelemek için ne huzursuzluk peydah olacak?” diye korkar oldum. Adı ne bu duygunun? Karamsarlık mı, gerçekçilik mi, paranoya mı, depresyon mu? Bilmiyorum! Hani bir de saksımda açan çiçek, yağmur sonrası toprak kokusu, bir dostun “Merhaba”sı, uzaklardaki ülkemde ailemin duası, markette kulağıma çalınan bir çocuk kahkahası olmasa, ne yapardım bilmiyorum.

        Üstelik son birkaç aydır doğru olduğuna inandığım konularda verdiğim ateşli savaşlarda da dinginleştim. Geri çekilip farklı bakıyorum olaylara. Malezya Havayolları’nın uçağı düşürüldü, 298 kişi hayatını kaybetti. The Daily Telegraph adlı İngiliz gazetesi “6 İngiliz teröre kurban gitti” diye başlık attı; diğer ölenler “sebze” sınıfına giriyormuşcasına. Daha sonra o grup içerisinde başka değerli insanların da olduğunu, aslında 6 değil 10 İngiliz’in öldüğünü belirterek hatalarını düzelttiler akılları sıra.

        Amerika’da yaşıyorum, CNN haberlerini dinliyorum. “Uçağı çok büyük bir ihtimalle Rusya vurdu” sözleri uçuşuyor havada. Çünkü Ukrayna’nın 10 bin metre irtifada uçak vuracak teknolojisi yokmuş. Rusya haberlerine bakıyorum. “Aynı saatlerde aynı güzergâhtan geçen Putin’in bulunduğu uçağı düşürmeye çalışırken Malezya yolcu uçağını vuran Ukrayna, kendisini masum göstermeye çalışıyor. Elimizde ses kayıtları var” diyor.

        Sonra dönüp İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarıyla ilgili haberlere bakıyorum. Her bombalamada masum insanlar hayatını yitiriyor. Birleşmiş Milletler sessiz, dünya sessiz. İsrail’e beddualar yağıyor. Hani ramazan ya, tutar mutar diye mi bekliyorlar nedir? Başka hareket yok çünkü. Baksanıza petrol şeyhleri iftarda 20-30 koyun devirip dansözleri seyrederken göbeklerini ovuşturuyorlar her akşam. Dindaşlar öldürülürken gönülleri, kafaları huzurlu besbelli. Diğer yandan İsrail’deki haberlere bakıyorum: Ekonomi Bakanı Naftali Bennett, “HAMAS kendi masum insanlarını vurarak İsrail vurdu havası verip dünya medyasından destek alıyor. Bunu ispatlayacak her türlü delil var elimizde. Okulların ve evlerin tepesinde patlayan füzeleri analiz edin. Bize ait füzeler değil bunlar. Elimizi kolumuzu bağlasak bizim insanlarımızı da öldürecekler; kendimizi savunmayalım mı? Bizim de savunmamız sırasında çocuklar ölüyordur mutlaka. HAMAS’ın ana hedefi anlaşılsın, masum insanlar ölmesin artık” diyor.

        Sonra dönüp ülkemdeki Cumhurbaşkanı seçimleri için devam eden kampanyalara bakıyorum. Az bir zaman kaldı. Üç aday! Bir yemin. Bir adaylara bakın, bir de yemine. Fatih Altaylı yazmış geçenlerde, orada okudum. Namus ve şeref üzerine edilecek şahane bir yemin. Yemin ederken tek ayağını kaldırmayacak olan var mı içlerinde? Azınlığa da kollarını açabilecek, ülke sorunlarında tarafsız konuşurken ağzı laf yapabilecek, sokaktaki hayvanından dağdaki ormanına, dünyanın öbür ucundaki vatandaşından yanı başındaki güçsüz zavallıya sahip çıkabilecek olan hangisi? Düşünüyorum da son kararı vermeden keşke üçü birden kısa süreliğine Cumhurbaşkanı olabilse. Aynı anda. Baksak şöyle muhalif konularda hangisi mantıklı, hangisi saygın, hangisi egoist hangisi hümanist, hangisi gerçek vatansever?.. Biliyorum! İnsan olarak tek tarafı tutma eğilimimiz var. Futbol maçına gidip her golde sevinmek, taraf tutmamak, hangi taraf centilmence oynarsa o tarafa tezahürat yapmak imkânsız. Her şeyden önce doğamıza aykırı; robot değil, insanız. Duygularımız var. İllaki tutacağız bir taraf. Ama bir de gerçekler var. Bakmak gerek, görmek gerek. Objektif olabilecek kadar insan olmak gerek..

        Uzaylı fikrine alışmaya başlayın

        DAHA başlığı okur okumaz üçe ayrılıyor tepkiler:

        1. Geç bile kalındı 2. Deli saçması, 3. Hiçbir fikrim yok. Uzun süren bir sessizliği takiben geçen hafta uzaylılarla ilgili çok ilginç haberler yeniden konuşulmaya başlandı. Halkın artık yavaş yavaş bu konuda bilinçlendirilmesi gereğinin altı çizildi. İşte size kısa başlıklar:

        a. 12 Temmuz’da Rusya televizyonlarından Rusya halkına seslenen Kanada’nın eski savunma bakanlarından Paul Hellyer, “insanlar var olduğundan beri 80 çeşit farklı türde uzaylının, insan şeklinde, insanlar arasında yaşadığını, yeni teknolojilerin onlar aracılığıyla günümüze geldiğini bir kez daha iddia etti. Hatta Amerika’da hava kuvvetlerinde görevli olarak çalışan uzaylıların bulunduğunu, diğer önemli konumlarda görev alanların ise genelde global değişim, doğa kirlenmesi, kaybolan hayvan türleri için savaş verdiklerini” söyledi. Hellyer’e göre uzaylılar sabırla insanların barış yolunu bulmalarını bekliyorlar, fakat gerekirse sert bir müdahalede de bulunabilirler.

        b. Hintli arkeolog JR Bhagat geçen hafta Hindistan’ın Chandeli ve Gotitola adlı kasabalarındaki mağarada bulduğu ilginç duvar resimlerini basınla paylaştı. Resimler bundan tam 10 bin yıl önce çizilmiş. Mağaranın duvarlarına, uzay kıyafetli, günümüzde filmlerde gördüğümüz uzaylılara benzeyen uzaylılar resmedilmiş. Bazılarının elinde silahlar var. NASA, resimleri incelemek üzere bazı araştırmacılarına görev verdi.

        c. NASA 20 yıl içerisinde evrendeki başka canlılarla ilgili bilgiler verme ihtimalinin çok yüksek olduğunu açıkladı. “Bunlar tahminleriniz, peki biraz da gerçeklerinizden bahsetseniz” diyen gazeteciye verilen cevapsa gerçekten ilginç: “Duymaya hazır mısınız? Objektif olabilecek misiniz?”

        Diğer Yazılar