Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, seçim çalışmaları kapsamında AK Parti’nin Alanya milletvekili adayı Sena Nur Çelik’i desteklemek için Alanya’daydı. Mehmet Ali Şahin, önümüzdeki dönem vekil ya da bakan olmayacak, malum üç dönem yasağı buna engel. Siyasi arenayı yeni yüzlere açmak için getirilen üç dönem kuralı, tecrübeli siyasetçilerin genç olanlara rehberlik edip etmeyeceklerini göstermesi bakımından da mühim bir olgunluk, sorumluluk testi.

        Gönül isterdi ki 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de, Başbakan Davutoğlu ile “Pennsylvania ziyareti” temalı bir polemik yaşamak yerine Kayseri’ye gitsin, 2010’da bazı ithamlara maruz kalmış olan ve Sayın Gül’ün “Kendisine kefilim” diyerek desteklediği Mehmet Özhaseki’ye destek olsun. Sonuçta Abdullah Gül haklı olarak her vesileyle AK Parti’nin kurucusu, AK Parti’nin çıkardığı ilk başbakan ve ilk cumhurbaşkanı olduğunu vurguluyor. Partiyle bağı kuşku götürmez olan deneyimli bir siyasetçi olarak vaktiyle vekil olduğu şehirde, şimdi vekil adayı olan halefleriyle dayanışması şık olurdu.

        Elbette bu hem ayrı bir bahis hem de Sayın Gül’ün kendisinin bileceği iş. Mehmet Ali Şahin’in ifadelerinde asıl dikkat çekici olan, AK Parti’nin kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı döneme dair aktardıkları.

        Mehmet Ali Şahin’in söylediğine göre, 2008’in o netameli günlerinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan kendisini çağırmış ve şunları söylemiş: “‘Eğer hafta sonu AK Parti’nin kapatılmasına karar verilirse, Mehmet Ali Bey, siz yeni hükümeti kuracak kişi olarak görevlendirileceksiniz. Lütfen Bakanlar Kurulu listesini hazırlayınız.’ Evet, partimiz kapatılma kararına doğru giderken Bakanlar Kurulu listesini bile hazırlamıştık. Çünkü Türkiye’yi hükümetsiz bırakamazdık.”

        Bu ifadeler iki nedenle önemli:

        1) “AK Parti mağduriyetten beslendi” tezini açığa düşürdüğü için. AK Parti’nin iktidarda kaldığı 12 yıl boyunca partinin siyasi başarısını Erdoğan’ın mağduriyet yaratma ve sonra bunu kullanma/kriz yaratma ve bunu kullanma becerisine bağlayan politika yorumcularını dinledik. Eğer söyledikleri doğru olsaydı, 2007 seçimlerinden % 47 ile çıkmış olan AK Parti’nin kapatılması olasılığı karşısında dönemin başbakanı olan Erdoğan’ın başka planlar içinde olduğunu gösteren anekdotlar aktarılırdı; ülkeyi büyük bir demokrasi ayıbına rağmen uhulet ve suhuletle düze çıkarmayı içeren planları değil.

        2) Bir siyasetçi olarak Recep Tayyip Erdoğan profili hakkında bilgi verdiği için. Erdoğan’ın “fevri” denilebilecek duygu ve davranışlarının ötesinde soğukkanlı ve tehdit anında bile sorumluluk duygusunu elden bırakmayan kişilik özelliklerini hatırlattığı için.

        Tuzla Çocuk Kampı yıkılmasın

        HRANT Dink’in de yetiştiği ve bir dönem yöneticiliğini yaptığı Tuzla Çocuk Kampı’nın Türkiye’de yaşayan Ermenilerde önemli bir yeri ve hatırası var. Ali Bayramoğlu, 7 Mayıs’taki köşesinde ayrıntılı olarak yazdı. Kampın hazin bir tarihi var. Kamp, Gedikpaşa Ermeni Protestan Kilisesi tarafından yetimhane için 1962 yılında satın alınıyor. Ve vakıf adına tescil ettiriliyor.

        Çocuklar kampı kendi elleriyle inşa ediyor. 1971’de ise devlet, cemaat vakıflarının doğrudan ya da vasiyet yoluyla gayrimenkul edinemeyeceklerini yasal hükme bağlıyor ve 1936’dan sonra edinilmiş malları geri almaya başlıyor. Dolayısıyla kamp arazisi de eski sahibine hiçbir ücret talep edilmeksizin iade ediliyor. 2011’de Vakıflar Kanunu’nda yapılan değişiklikle azınlık vakıflarının el konulan mülklerinin iadesi süreci başlıyor. Ama Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne yapılan başvurulardan olumlu netice çıkmıyor. Arazinin yeni sahibi ise otel yapmak istiyor ve dozerler kampa dayanmış durumda.

        2011’de yapılan ve gayrimüslim azınlıkların vakıf mallarının iadesini düzenleyen yasa değişikliği, yakın tarihimizin en büyük ayıplarından birini telafi etmeyi amaçlıyordu ve başardı da.

        Üzerinde Ermeni yetimlerinin ve en başta Hrant Dink’in hatıralarını taşıyan kampın akıbeti bu anlamlı başarıya gölge düşürmemeli. Arazi kamulaştırılıp bedeli yeni sahibine ödenebilir ve kamp yeniden vakfın eski sahiplerine tevdi edilebilir.

        Eğer gerçekten istenirse yapılabilir. Yapılmalı.

        Diğer Yazılar