Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye’nin Suriye’deki savaşı sona erdirmek için yaptığı önerileri birbiri ardına reddederken, “Esad giderse IŞİD iktidar olur” gerekçesini ileri sürüyorlardı. Esad yerinde duruyor ve IŞİD Fransa’da, yedi ayrı noktada eşzamanlı katliam yaparak meydan okudu.

        Fransa katliamının sonuçları Paris’le sınırlı kalmadı elbette. Aktörler kolları sıvadı.

        AB ülkeleri panik içinde Türkiye’nin “önemini” kavrayıp ahlaksız teklif yapmak ile tehdit etmek arasında gidip geliyorlar. Ömer Çelik iyi cevap verdi: “Türkiye, Avrupa Birliği’nin protezi değildir. Türkiye bir toplama kampı değildir, egemen ve hür bir devlettir. Türkiye, Avrupa devletleriyle eşit bir özne olarak değerlendirilmelidir.”

        Rusya, Paris saldırılarını kendi tezi lehine açık bir koza dönüştürdü. Lavrov, “Batılı ülkeler asıl yapılması gerekenin Esad’ı devirmek değil IŞİD’le mücadele etmek olduğunu anlamaya başladı’’ diyerek “gelişmelerin” tadını çıkarmakta olduklarının sinyalini vermişti. Sıra, yaklaşık 20 gündür rejim güçlerinin tehdidi altında olan Türkmen Dağı (Bayırbucak) civarındaki yerlerin yoğun biçimde vurulmasına da geldi. Perşembe günü, Suriye rejimiyle beraber hareket eden Rusya’nın Türkiye sınırından görülebilecek kadar yakın yerleri bombaladığını gördük. Sahada bulunan kaynaklar, rejim askerlerinin, Rus birliklerinin ve Şii milislerin Acısu, Fırınlık, Keseb, 45 Tepesi gibi yerlere kara ve havadan saldırmakta olduğunu kaydetmekteydi.

        Önce Suriye’yi mücahitlerin mıknatısı haline getirdiler, büyük kanlı bir konsantrasyon kampı oluşturdular. Şimdi IŞİD mazeretiyle yüzlerce yıldır orada yaşamış halkı vuruyorlar. İnsan haliyle, hep şunu soruyor: Bu IŞİD sahi, nasıl çıkmıştı? Irak’ı işgal etmişlerdi de öyle çıkmıştı.

        ABD’nin Irak işgalinde 1 milyon insan öldü. Irak, bizzat ABD eliyle Şiiler-Sünniler diye ikiye ayrıldı ve Sünnilere kota konularak mecliste temsil edilmeleri engellendi. Saddam’ın kimyasal silah bulundurmadığı anlaşıldığında “Sorry” dediler.

        Guantanamo’da binlerce insana işkence edildi. ABD’de işkence yasak olduğu için bu işe hasredilmiş uçaklar kaldırıldı. Yeni Irak’ın yeni Şii yönetimi, Saddam’ın acısını Sünni halktan çıkardı. Ebu Gureyb doldu taştı. Haziran 2013’te esrarengiz biçimde binlerce mahkûm kaçtı oradan. Çekirdek kadrosu Irak derinlerinde yaşayan ekiple birleşerek Suriye’ye gitti. IŞİD’in kafası oluşmuştu.

        Nefreti ve kini “Game of Thrones” ve “Counter Strike” kırması bir mantıkla harmanlayarak Batı’yla da, kendi kökleriyle de uzlaşamamış Mağrip ve Doğu kökenli Fransız, İngiliz, Amerikan vatandaşı gençlere satabildiler. Batılı liberal ülkeler içlerindeki Mağrip, Ortadoğu kökenli “aşırı” ve “arızalı” insanlardan bu yolla kurtulduklarını düşündüler. Varsın bu canavarca yapılanma Suriye’de, Irak’ta terör estirsindi. En çok öldürdüğü Müslümanlardı sonuçta. Varsın öldürsündü.

        IŞİD’e insan akışını engellemek için ciddi hiçbir şey yapmadılar. Suriye sorununu çözmeyip arafta bırakarak gereken zemini oluşturdular. Hatta süreci hızlandırmak için Mısır’da demokratlığını taştan çıkarmış Mursi’ye darbe tezgâhladılar. Selefi Nur Partisi’nin icat ettiği, “Ölen kadınla kaç saat daha ilişkiye girilir?” gibi fetvaları Mursi’nin partisi çıkarıyormuş gibi lanse ettiler. İhvan-ı Müslimin’i yok etmeye çalıştılar. IŞİD’e katılımları minimumda tutabilecek son eşik de yok edilmiş oldu.

        Çok açıktı ki, dünya sistemi, iddiasını ve kimliğini korumak isteyen Müslümanların entegrasyonunu istemiyordu. “Ya tamamen bizden olsunlar ya da tamamen onlardan” mantığı işliyordu. “Yarın bir gün, bir ülkeyi dengesizleştirmek için kullanırım” menfaatperestliği ile de olsa gerek, IŞİD’in önünü açtılar. Sorunlu coğrafyalardan gelen ve Batı tarafından da sahiplenilmeyen insanlar için çekim alanı oluşturmasına göz yumdular. Sonra devreye Rusya girdi. Çeçen mücahitlerle ilgili kuyruk acısı hâlâ devam eden ve tahsilat yaparken kelle ayırmadan biçmesiyle ünlü Rusya.

        Paris’teki saldırılardan birinde canlı bomba olan Hasna Ait Boulahcen’in profilini inceleyin. Küvette çıplak poz veren, hayatında bir kere bile Kuran okumamış insanların canlı bomba olmaya azmederken “Kuran’dan etkilendikleri” iddiası boş bir ezberden ibarettir.

        Bush’un Irak’ı işgal ederek açıkça “başlattığı”, Obama’nın ise “hiçbir şey yapmayarak” üstü kapalı sürdürdüğü doktrin değişmedikçe her şey daha da kötüye gidecek ve bedelini Doğulu ya da Batılı, masum insanlar ödeyecek.

        Diğer Yazılar