Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Cumhurbaşkanı açıkladı, Türkiye’ye OHAL geldi. Bu konuyu yarın ele alalaım, bugün, kamuoyunun şüpheci kanadının kafasını çokça meşgul eden konulara değinme ihtiyacı hissediyorum. Zira kapalı kalmaya devam eden hususların yanı sıra, açıklık kazanan noktalar da var.

        Ne deniyordu mesela? “Bu nasıl darbe?” “Darbe yapacak adamların daha stratejik hareket etmesi gerekmez miydi?” “Ya devlete ne demeli? Cuntacı subaylar yaklaşan YAŞ’ta tasfiye edileceklerini hatta kimiN gözaltına alınacağını bildiği için böyle bir plan yaptı deniliyor, bu durum bu kişilerin devlet tarafından bilindiğini göstermez mi? Neden darbe yapmaları beklendi?”

        Cuntacıların başarısız olmalarını derin ve kirli bir hayıflanmayla karşılayanları bir yana bırakırsak, samimi cevap bekleyenlere yanıtımız şu olur:

        Darbecilerin planı öne aldıkları doğru. Ama bu tercihlerinin nedeninin sayılan unsurlar olmadığı anlaşıldı. Cuntacı teröristlerin asıl motivasyonu MİT tarafından tespit edilen hareketlilik sonrası, Genelkurmay’dan birimlere çekilen faks. İlgili faksta darbe yapılabileceği ihbarı yer alıyor ve birimler uyarılıyor. Cuntacılar bu nedenle sabaha karşı yapacakları kalkışmayı akşam saatlerinde yapıyorlar. Birçok hata ve aksilik de saat tercihi nedeniyle yaşanıyor.

        İkinci en önemli neden ise emir-komuta ilişkisi dışında yapılan kalkışmalarda uygulanan planların çoğunlukla akim kalması.

        Üçüncü ve en önemli neden cuntacı askerlerin TSK askerleriyle çatışmak zorunda kalması, hem önemli güvenlik birimlerini ele geçirememeleri hem de asker içinde üstünlük sağlayamamaları.

        O gece F-16 savaş uçakları ve helikopterler, MİT Müsteşarlığı ve Ankara Emniyet Müdürlüğü arasında adeta mekik dokudu. Darbeciler önce MİT’i bombaladı, ardından Ankara Emniyeti Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’na nokta atışı yaptı, Gölbaşı’ndaki Özel Harekât Dairesi ile Havacılık Dairesi’ne saldırdı; aynı zamanda Genelkurmay karargâhında ve Akıncı Hava Üssü’nde kendi silah arkadaşlarıyla çatışmak zorunda kaldı.

        Beynini FETÖ’cü askerlerin oluşturduğu cuntaya kariyerist kaygıları olan ya da selforyantalizmle malul, halkından nefret eden askerlerin katılımları da oldu; ancak direnen daha çoktu. Hain girişimi engellemeye çalışırken şehit olan kahraman Astsubay Ömer Halisdemir gibi pek çok örnek var. 15 Temmuz gecesi darbe girişimi sırasında kendisini teslim almaya çalışan darbeciler eşini yaraladığı halde; ulaşabildiği arkadaşlarını ve bulabildiği silahları yanına alarak darbecilerle çarpışmaya giden ve Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı geri alan Zekai Aksakallı da, Org. Ümit Dündar da yaşadığımız kâbusun kısa sürmesini sağlayan kahramanlardan.

        Özellikle dış kamuoyundan ama içeriden de, “Darbeyi PDY’ye bağlı kişilerin yaptığını nasıl anlayabilirsiniz ki? Sonuçta en temel özellikleri ‘iyi gizlenmek’ ise eğer?” şeklinde sorular geliyor.

        Eldeki deliller, 17-25 Aralık darbe girişiminde de yargı kumpasını gerçekleştirenlerin binde birini bile tanımadığını iddia eden Fethullah Gülen ve kurmay tabakasını işaret ediyor.

        1) Recep Tayyip Erdoğan’ın tatilini geçirdiği Marmaris’teki oteline doğru İzmir’den havalanan dört helikopterin telsiz konuşmalarında “İnlerimize gireceklerdi, inlerine girmeye gidiyoruz” sözlerinin yakalanması, delildir.

        2) Paralel Devlet Yapılanması ile ilişkisi olduğu gerekçesiyle görevden uzaklaştırılan bir emniyet müdürünün 15 Temmuz gecesi asker kıyafetiyle İstanbul’da İl Emniyet Müdürlüğü’nü zapt eden bir tankın içerisinden çıkması, delildir.

        3) 15 Temmuz’da yakalanan bir astsubayın, Muhsin Yazıcıoğlu davasında düşen helikopterden önemli parçaları gizlice sökmek suçuyla yargılanması ve daha sonra FETÖ üyesi olduğu tespit edilen bir hâkim tarafından takipsizlik kararıyla serbest bırakılması delildir.

        4) Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suikast amacıyla Marmaris’te konakladığı otele giden Çiğli 2. Ana Jet Üssü’nde görevli iki astsubayın emirlerini sivil bir öğretmenden aldıklarını, maaşlarının % 20’sini düzenli olarak FETÖ iltisaklı bir derneğe bağışladıklarını itiraf etmeleri var sonra.

        5) Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın yaveri Piyade Yarbay Levent Türkkan’ın tutuklandığı savcılıkta verdiği ifadeler de çarpıcı. Türkkan, Paralel Devlet Yapılanması üyesi olduğunu kabul etti. Türkkan verdiği ifadede ortaokul döneminden beri Fethullah Gülen Cemaati üyesi olduğunu aktardı. Genelkurmay’da emir subaylığı görevine getirildikten sonra cemaat adına verilen görevleri yerine getirmeye başladığını açık açık itiraf etti.

        Diğer Yazılar