Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kemal Kılıçdaroğlu diyor ki: “15 Temmuz şehitlerinin kardeşleri ve çocukları arzu ederlerse askerlik yapmayacaklar. Ama PKK’ya karşı mücadele eden şehitlerin çocukları ve kardeşleri askerlik yapacak.”

        Kılıçdaroğlu bu cümleyi PKK’ya karşı mücadele verirken hayatını kaybeden şehitler ile 15 Temmuz’da FETÖ’cü darbecilere direnirken şehit olanlar arasında “fark” gözetildiğini iddia etmek için sarf ediyor. Devletin 15 Temmuz’da şehit olanları kayırdığını anlatıyor ve hükmü yapıştırıveriyor: “Bu düzenlemeyi yapanlar açıkça vatan hainidir.”

        Evet, olağanüstü hal kapsamında çıkarılan 678 sayılı kanun hükmünde kararname ile Askerlik Kanunu’na geçici madde eklenerek “FETÖ’nün darbe girişimi ile bu eylemin devamı niteliğindeki eylemlerine, görevi olmadığı halde engel olmaya çalışırken şehit olanların çocukları ile kardeşleri, istekli olmadıkça silah altına alınmayacak” hükmü getirildi.

        Ama “PKK ile mücadele ederken şehit olanların çocukları ve kardeşleri askerlik yapacak” önermesi yalan.

        Çünkü 1111 sayılı Askerlik Kanunu’nda “Askerlik hizmetini yerine getirmekte iken hayatını kaybedenler ile maluliyet aylığı almasını gerektirecek şekilde malul olanların anne/babasının müşterek olarak talep ettiği veya anne/babasından biri ölmüş ise sağ olanın talep ettiği kardeşlerinden biri, istekli olmadıkça silah altına alınmaz veya silah altında ise terhis edilir. Anne/babanın müştereken anlaşamadıkları veya her ikisinin de ölmüş olması durumunda; öncelikle silah altında olan kardeşi var ise istekli olması halinde terhis edilir, silah altında olan kardeşi yok ise ya da silah altında olan kardeşi terhis olmak istemez ise askerlik hizmet sırası gelen ilk kardeş istekli olmadıkça silah altına alınmaz” diye bir şey var.

        Hatta 1111 sayılı kanun hükümleri “3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında hayatını kaybeden yükümlülerin kendilerinden olma erkek çocukları ile aynı anne/ babadan olan kardeşlerinin tamamı istekli olmadıkça silah altına alınmaz ve silah altındakiler istekleri halinde terhis edilir” diyor.

        Yani 15 Temmuz şehitlerinin yakınları için yapılan düzenlemede amaç, bu kişilerin PKK ile mücadele ederken şehit düşenlerin yakınlarının zaten faydalandığı bir hakkın kapsamına dahil edilmesi. Oğlunu, kardeşini PKK’ya karşı savaşırken kaybedenler ile darbeciler karşısında yitiren aileler; ailelerindeki diğer erkeklerle ilgili olarak aynı hükümlerden benzer şekilde faydalanabilecekler.

        O zaman soru şu: Kılıçdaroğlu 15 Temmuz darbe girişiminin bütün kurumlarıyla devleti, bütün kesimleriyle milleti hedef aldığını kabul ettiğine göre, Yenikapı mitingine katılma nedeni bu olduğuna göre; şimdi darbeyi savuşturmak için canını vermiş kişileri neden tartışma konusu haline getiriyor?

        Önce muhalefet partisinin muhalefet etmesini ne kadar “normal” bulduğumu kısa örneklerle açıklayayım. Bir anamuhalefet partisi liderinin, OHAL’in uzatılmasına karşı çıkmasını, kanun hükmünde kararnamelerin TBMM’yi by-pass ettiğini iddia etmesini, “Ülke KHK’larla yönetiliyor” demesini yadırgamam. CHP’nin hükümetin AB’ye yönelik açıklamalarını eleştirmesi, “Yönümüz Batı’yadır efendiler, şimdi nereden çıktı bu Şanghay” filan demesi de normaldir. Muhalefet partisi, normal şartlarda kanunlara aykırı tutumları kanunlara uygun araçlarla belgeleyip deşifre de edebilir. Cinsel istismarı önlemeye yönelik yasa önerisinde olduğu gibi tasarılara itiraz da edebilir. Zaman zaman kamuoyunu harekete de geçirebilir. Taraf olmayabiliriz, bazen kızabiliriz ama karşıt görüşümüzü “Siyasettir, olur; CHP’dir, yapar” toleransı içinde tutmak zorundayız diye düşünürüm.

        Demokrasinin gereğidir, muhalefet partisinin görevi sandıktan çıkamamak değil sonuçta; eleştirecek, yolunda gitmeyen bir şey varsa milletin gözüne sokacaktır. Tamam.

        Ama biri terörle mücadele, diğeri darbe olan; vurduğu yerin yarası halen sıcak iki mermiyi birbirine sürterek kıvılcım çıkarmak neyin nesidir? Bu ülkeyi derinden sarsan, yarattığı tehdit halen izale olmamış iki temel tehdit adına bedel ödeyenleri karşı karşıya getirme çabasının adı nedir?

        Buna muhalefet diyemiyorum.

        Ne anlama geldiğini, okurun vicdanına, ferasetine bırakıyorum.

        Diğer Yazılar