Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir hafta içinde 3 saldırı yaşadık. Beşiktaş’ta polisimiz hedef oldu, Kayseri’de askerimiz. Sonuncusu bir suikasttı, Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov, bir Türk Çevik Kuvvet polisi tarafından öldürüldü. Karlov’u koruyormuş gibi yaptı, emaneti koruyormuş gibi yaptı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sadık bir memuruymuş gibi yaptı ve büyükelçiyi sırtından vurdu. Bu “pattern” çok tanıdık,ama şoke olmaktan kendimizi alamıyoruz.

        Kravatlı iyi aile çocuğu görünümlü bir Türk polisi, bir büyükelçiyi arkasından vuruyor ve Arapça hadis okuyarak devamında Usame bin Ladin’in sözlerini tekrarlıyor. Bir polisiye romanda geçse yazarına “Abartmışsın, becerememişsin, yazma artık” derdik.

        Çok hain, alçak, kalleşçe bir saldırı biçimi. Derinden üzüntü duyduk ve gelecek endişelerimiz için de yer ayırdık. Zira saldırganın FETÖ’cü olduğu kuvvetle muhtemel bile olsa Rusya’nın buna ikna olup olmayacağı belli değil. İkna olsa bile, siyasi açıdan pek elverişli olduğu için şu kaba hakikat üzere davranmayı seçebilir: “Sonuçta, öldürülen benim büyükelçim, öldüren ise Türk polisi.”

        Rusya hiç gecikmeden 18 kişilik bir güvenlik ekibini Ankara’ya gönderdi. Ekip soruşturmayı Türk güvenlik ekipleriyle beraber yürütecek.

        Failin telefonundan çıkan 4 ayrı şifre bile eylemin arkasında bir örgüt olduğuna işaret ediyor. Hemen herkesin aklına ilk gelen katilin FETÖ’cü olduğu ve hedefin Türkiye-Rusya ilişkilerini bozmak olduğu fikriydi. “ABD uyarıyor, Türkiye Ukrayna değil, sınırını bil, haddini bil” yorumları da yapıldı. Doğrudur, saldırganın kötü Arapçası bile, mevzuyu böyle anlamamız için konumlandırılmış sanki. Doğal olarak “Çok doğrudan değil mi?” diye düşünmemiz gerekiyor. CIA ya da derin ABD’nin uzun kolları, Türkiye’de bu denli yüksek bir Batı karşıtlığı olduğunu bilerek, FETÖ’den sorumlu tutulduklarını bilerek, Rusya’nın hışmını çekeceklerini bilerek, üzerinde neredeyse kartvizitlerinin yer aldığı böyle bir operasyona girişir mi? Biraz zor. Ama hedef Putin ile yakın çalışacağı belli olan bir Trump’ı zora sokmak ise, o zaman mümkün.

        Bu arada başka sorular sormak da mümkün.

        Putin ile yakın çalışacağı belli olan Trump’ın gelişini kim korku dolu gözlerle bekliyor?

        Elbete İran. Zira Putin için yeni verimli bir ufuk anlamına gelen Trump dönemi, normal şartlarda Rusya’yla aynı kampta yer alan İran için kâbus dolu günler demek.

        Türkiye-Rusya ilişkilerini bozmak, Rusya’ya sınırlarını göstermek ne kadar güçlü bir motivasyon ise, Müstakbel Rusya-ABD ilişkilerini bozmak da bazı ülkeler için o kadar güçlü bir motivasyon.

        Bütün bunlar ve Andrey Karlov’un sadece Ankara büyükelçisi olmadığı, aynı zamanda Putin’in Ortadoğu danışmanlarından biri olduğu düşünüldüğünde suikastın Türkiye merkezli olmayabileceği olasılığı da dikkate alınması gereken bir durumdur. Rusya bu olasılıkların her birini tartacaktır. Ancak fail kim çıkarsa çıksın bu olaydan kendi lehine maksimum faydayı sağlayacağından kuşku yok. Suikastı hızla uluslararası bir mesele haline getirecek, saldırganın FETÖ bağları somutlaştırılabiliyorsa bunu ABD’ye karşı koz olarak kullanacak, “terörle mücadele” adı altında tahkim ettiği alanda yaptığı/ yapacağı şeyleri meşrulaştırmak için durmaksızın bu suikastı referans alacak.

        Saldırgan FETÖ’cü de olsa, önce FETÖ’cü olup tasması dünya terör pazarında ihaleye çıkmış bir tetikçi de olsa, suikast Türkiye’de ve görünürde “Türk polisi” olan biri üzerinden işlendi. Rusya’nın bu durumu Türkiye’ye karşı kullanmayacağını düşünmek safdillik olur. Amaç TürkiyeRusya ilişkilerini bozmak mıydı emin değiliz. Zira hedef, Türkiye’yi Rusya’ya icbar etmek olsaydı ancak bu kadar isabet ettirilirdi.

        Rusya’nın bu suikastı mesnet göstererek terörle mücadele, İdlib’de tahliye edilen siviller ve muhalifler, enerji-ekonomi alanında kendi tasarımını Türkiye’ye dayatmaya çalışacağı kesin. Türkiye cinayetin aydınlatılması ve saldırganın arkasındaki fail/faillerin bulunması noktasında alabildiğine yardımcı, çözüm üretici olmalı. Dış politika konusundaki sınırlara mukayyet olmak da egemenlik hakkının gereğidir.

        Diğer Yazılar