Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Washington’daki Türkiye Büyükelçiliği önünde göstericiler ile Türk korumalar arasında çıkan arbedeye ilişkin görüntüler hâlâ tartışılıyor.

        Amerikan Senatosu gayet hızlı davranarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hitaben bir mektup yayınladı. Mektupta söz konusu şiddetin Türk hükümetinin basına, azınlık gruplara ve siyasi muhaliflere tutumunu yansıttığı ileri sürüldü.

        ABD Senatosu’nda Silahlı Hizmetler Komisyonu Başkanlığı görevini yürüten Senatör McCain, biri polis 9 kişinin yaralanması ve 2 kişinin gözaltına alınmasıyla sonuçlanan kavgayla ilgili en ağır ifadeleri kullanan kişi oldu. “Türkiye’nin büyükelçisini Amerika Birleşik Devletleri’nden göndermeliyiz, böyle bir şey diplomatik olarak karşılıksız bırakılamaz” dedi ve konunun yasal yollardan da izlenmesi gerektiğini söyledi. Ve şunları da: “Burası Amerika, böyle eşkıyalıklara burada yer yok, bu eşkıyalığın gerekçesi de olamaz.”

        İRDELEMEYE DOYAMIYORLAR

        “Washington Post” Gazetesi’nin sitesine konulan dayak videosu, “Dikkat, açık şiddet sahneleri içerir” ibaresiyle servis edildi. ABD’de popüler olan bir sosyal medya mecrası “Reddit”te olayla ilgili pek çok entry girildi. Huff Post, Buzzfeed, Dailybeast, Politico gibi ABD’nin büyük internet gazeteleri, söz konusu hadiseyi irdelemeye doyamıyor.

        Neden böyle? Çünkü Türk korumaların diğer ABD ziyaretlerinde de bazı olaylara imza attığı biliniyor. Hiçbiri bu çapta değildi, ama ün yapmaya yetti.

        Yani bu ilk değil. Ben sadece 2016’da Brookings Enstitüsü’nün önünde olanlara kısmen şahit olmuştum. 2 Nisan 2016 tarihli “Washington yalanları” başlıklı yazıma “Amerikalı gazeteciler neleri anlamıyor?” arabaşlığıyla açtığım bölümde Gülen’in kurduğu yapılanmanın anlaşılamadığını, 17-25 Aralık tapelerinin Wikileaks ile karıştırıldığını ve paralel yapılanmanın herhangi bir muhalif yapı gibi algılandığını aktarıp şu notu düşmüştüm: “...Yanlış algı, yanlış görüntülerle, mesela Türk korumaların Brookings Enstitüsü’nün ‘akredite ettiği’ bir kişiyi epey hırpalaması ve dışarı atmaya çalışması gibi verilerle birleştiğinde, konunun muhalefet değil güvenlik sorunu olduğunu anlatmak iyiden iyiye zorlaşıyor.”

        O tarihte henüz 15 Temmuz darbe girişimi gerçekleşmemişti ve enstitünün akredite ettiği kimseleri kargatulumba dışarı atmaya çalışmak ya da enstitünün girişinde bir kadın gazeteciye “PKK’lı fa...şe” diye hakaret etmek ABD’nin “güvenlik” anlayışıyla örtüşmediği gibi Türkiye hakkında kötü bir izlenime sebebiyet veriyordu.

        Ama bu kez daha başka bir şey var.

        Bu kez sadece korumalar hatalı değil.

        GÜVENLİK TARTIŞMALI

        - Netanyahu’nun ziyareti söz konusu olsa 2 kilometre öteden kordon oluşturacak Amerikan polisi, göstericileri Erdoğan’ın burnunun dibine kadar yaklaştırıyor.

        - Kitlesel ölümlere imza atan PKK’nın destekçileri, ellerindeki megafonla durmaksızın Erdoğan’a hakaret ediyorlar. ABD polisi göstericileri uzaklaştırmıyor.

        - Erdoğan büyükelçiliğin önünde bekliyor, bekliyor ama göstericiler dağılmıyor. Büyük olasılıkla kendilerini arabanın önüne atmak için de hevesliler, öyle ya da böyle olay çıkarmak için oradalarmış izlenimi veriyorlar ve oldukça yakınlar.

        - ABD polisi, Erdoğan için en azından yolu boşaltabilir, Erdoğan’ın arabasına binip gideceği yere gitmesini sağlayabilir, ama yapmıyor.

        Washington’un göbeğinde “sivil görünümlü” insanlara çekilen meydan dayağını rasyonalize etmeye çalışmıyorum. Verdiğimiz manzaranın pek tartışılır bir yanı yok. Bu görüntüler Türkiye’yi eleştirenlere otoriterlik, despotluk vs. algısının teyidi olacak bir içerik bahşetti. Ancak sabır taşını zorlayacak şartların oluştuğu çok açık.

        ABD’nin ülkesini ziyarete gelmiş misafir devlet başkanına sağladığı güvenliğin kalitesi hayli tartışmalı. “Misafir böyle olmaz” derken, “Ev sahibi böyle mi olur?” diye de sormak lazım.

        Diğer Yazılar