Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BBC ardı ardına “ilginç” haberlere imza attı.

        İngiliz yayın kuruluşu BBC’nin Ortadoğu muhabiri Riam Dalati imzalı habere göre, çoğunluğu PKK’nın Suriye kolu YPG militanlarından oluşan SDG’nin eski sözcüsü Talal Silo, Cerablus’ta Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) teslim oldu. Anadolu Ajansı’nın güvenilir kaynakları da Silo’nun 14 Kasım akşam saatlerinde örgütten ayrıldığını doğruluyordu. Bu haberin anlamı şu: ABD’nin içine bazı Arapları da tıkıştırmak suretiyle oluşturduğu ama esas itibarıyla PYD-YPG’nin meşru bir siyasi taraf olarak muamele görmesini sağlamak üzere kurduğu yapıda çatırdama var. Bu çatırdamayı duyurma işinin BBC’ye kısmet olması çalışkanlık ya da tesadüfle ilgili değil. Zira sadece bir gün önce ortaya çıkan son derece önemli başka bir ifşaat var ki, o da BBC’nin imzasını taşıyor.

        Haber büyük.

        BBC’nin yaptığı deşifreye göre ABD-İngiltere öncülüğündeki koalisyon ile (ABD tarafından oluşturulmuş, sahaya sürülmüş) Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) ortak operasyonuyla 250 DEAŞ (IŞİD) teröristinden ve ailelerinden oluşan 4000 kişi, yanlarındaki ağır silahlarla yüklü kamyonlarla beraber, Rakka’dan “güvenle” tahliye edildi.

        Muhabirler Quentin Sommerville ve Riam Dalati’nin haberine göre tahliyeler geçen ay gerçekleşti ve tahliye edilenler arasında örgütün önde gelen militanları ve çok sayıda yabancı savaşçı vardı. Bunların bir kısmı Türkiye’ye gitti.

        ABD destekli SDG milislerinin yönettiği tahliye operasyonunun kirli sırlarına tanıklık edenler arasında şoför Ebu Fevzi ve arkadaşlarının gördükleri önemli. Şoförler “sivilleri” taşımak üzere anlaştıklarını ancak işin öyle olmadığını, teröristlerin bir terslik olması ihtimaline karşı kamyonlara bubi tuzakları kurduğunu, çocuklarına bile intihar yelekleri giydirdiklerini ve kamyonlarda tonlarca ağır silah ve mühimmat olduğunu anlatıyor. Muhabirler, anlaşmaya tanıklık edenlerle ve tahliye sırasında kamyonlarda olanlarla da görüştüklerini söylüyor.

        Şoför Fevzi ve arkadaşlarının “operasyonu gizli tutmaları halinde kendilerine verilecek binlerce dolardan” nasıl vazgeçtiğini bilmiyoruz. Ne koalisyon ne de SDG bu anlaşmayı itiraf edebildi. BBC ise haberin doğruluğundan emin olduklarını, “Militanların Suriye geneline ve hatta Suriye sınırları dışına kaçmasını sağlayan Rakka’nın bu ‘kirli ve gizli sırrı’ dış dünyaya yönelik tehdidi de ortaya çıkarıyor. Bu gizli sırrın dünyaya sızmaması için uğraşılsa da BBC’nin ulaştığı kaynaklar bu anlaşmayı doğruluyor” cümleleriyle kayda geçiriyor.

        Filmi başa saralım mı?

        2014-2015 yılları boyunca, “Türkiye IŞİD ile kirli ilişkiler içinde” diyen yerli-yabancı bir koro vardı. Kâh içerideki FETÖ’cüler, PKK medyası ve bu iki örgüte yem olan liberal, “aydın” kılıklı gazeteciler eliyle, kâh dış basında yer alan sözde sızıntı haberleriyle hedef tahtası oluyorduk. Türkiye belgeleyip geri gönderdiği yüzlerce yabancı terörist savaşçıya rağmen “yeterince çabalamayan” ülke olarak tahkir ediliyor, “zanlı” haline getiriliyordu.

        Söz konusu Rakka operasyonu gösteriyor ki, Türkiye’nin belgelediği, sınırdışı ettiği “yabancı terörist savaşçılar” yeniden ülkemize doğru süpürülmüş! BBC muhabirleri sadece bazı kirli sırları ifşa etmiş değiller, aynı zamanda Türkiye’nin onca yıldır yaptığı tehdit analizinin sağlamasını tek habere sığdırmış oldular. Zira görülüyor ki, IŞİD’le savaşıyoruz adı altında kendisine apolet yapan YPG, IŞİD’le savaşıyor diye PYD-YPG’yi masaya oturtup meşrulaştırmak için çabalayan ABD, elbirliği yapıp IŞİD komutanlarını kurtarmış. Çevre ülkelere yönlendirmiş.

        İNGİLTERE RAHATSIZ

        Tevile mahal bırakmayacak kadar açık olan bu rezillikler arasında “olmamıştır” diyebileceğimiz hiçbir şey yok. İlginç olan tek şey, bu kirli sırları açıklayanın İngiliz menşeli BBC olması.

        Acaba, diyoruz. İngiltere dünyanın finans merkezinin Londra’dan New York’a kayacağını gösteren verilerden de olumsuz etkileniyor. Hani, İngiltere’nin Trump ABD’sinden pek hazzetmediği, Suudi Arabistan’ın Katar müdahalesinin; Muhammed bin Selman’ın ABD desteğiyle yaptığı darbe tesirli tasfiyelerin bir yönünün kendisine baktığının da gayet farkında...

        İster misiniz şimdi bu İngiltere, dillere desten gücünü, sinsiliklerini ve efsanevi oyunlarını filan, ABD üzerinde test ediyor olsun. İster istemez “Keşke” diyorsunuz değil mi?

        Diğer Yazılar