Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Hakan Ural katıldığı bir sabah programında Z kuşağı hakkında “Eğer farkındalıkları yoksa çok rica ediyorum oy kullanmasınlar” gibi bir ifade kullandı. Daha sonra ciddi şekilde eleştirildi, ironi yaptığını ifade etti ve kastının bu olmadığını savundu.

        Hakan Ural’ın ifadesinde ağır bir ilimsizlik ve bilimsizlik olduğu su götürmez. En hafifinden epey yanlış anlaşılmaya müsait. Elbette kimse gençlerin anayasal haklarını engellemeye muktedir değil ve oy kullanmamalarını salık vermek de kimsenin haddi değil.

        18 yaşını dolduran herkes oy verecek ve 2023 seçimlerinde ilk kez oy kullanan genç sayısı 6 milyon civarında olacak.

        Nitekim bu altı milyon iktidar cenahını birazcık endişelendiriyor. Yani bazı AK Partililerin hislerinin de Hakan Ural’la aynı yönde olduğuna yemin edebilirim ama kanıtlayamam.

        Hey gidi günler hey. Bundan 9 yıl önce o dönem başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan gençlerin ‘seçilme’ yaşını 18’e indirme kararı aldıklarını övünerek anlatıyordu. Dediğini de yaptı. Ben o zamanlarda da seçilme yaşının 18’e indirilmesine karşıydım. Ancak gerek Erdoğan gerekse AK Parti o günlerde gençlerin siyasette yer almasının siyasete yeni bir soluk ve sinerji getireceğini savunuyordu.

        Şimdi ise bırakın 'seçilmeyi', 2023’te ilk kez oy kullanacak olmaları bile huzursuzluk yaratıyor.

        Ancak bunun nedeni genç olmaları, hem tecrübesiz olmak hem çok ahkam kesmek gibi gençliğe has durumlar değil, AK Parti’ye oy vermeyecekleri düşüncesi.

        Bu düşünceyi de muhalefet oluşturuyor.

        Muhalefetin siyasetçileri Z kuşağına çok anlam yüklüyor. Z kuşağının özgürlükçü, demokrat ve modern olduğunu ileri sürüyorlar. Buradan çıkan sonuç da “Eh o halde Z kuşağı doğal olarak muhalefet partilerine oy verir” oluyor.

        Anlayacağınız Cumhur İttifakı partileri kendilerinin ne olmadığını biliyor.

        Muhalefet partileri kendilerini gerçekte olduklarından daha fazla demokrat ve özgürlükçü sayıyor.

        Hem Cumhur İttifakı hem muhalefet partileri ise Z kuşağını olduğu haliyle tanımak istemiyor.

        Z kuşağı özgürlüklerine düşkün bir kuşak, doğru. Ama genel eğilimi demokrat ve özgürlükçülük değil, seküler milliyetçilik.

        Bu milliyetçiliğin ırkçılıkla düpedüz dans ettiğini de her gün sosyal medyada görüyoruz.

        Z KUŞAĞI DEMOKRAT İSE ONLARI TEMSİL EDENLER NEDEN BÖYLE?

        Daha geçtiğimiz hafta muhalefetin umut bağladığı Z kuşağının, o kuşağı temsil ettiği iddia edilen Jahrein isimli sosyal medya fenomeni bir genç temsilcisi, Aynur Doğan’ın konseri iptal edilsin diye resmen holiganlık yaptı mesela. Aynur Doğan, İstanbul Cemil Topuzlu açık hava salonunda konser verdi diye Ekrem İmamoğlu aleyhine kampanya düzenledi. Yetmedi Adem Metan’a konuştu, “İmamoğlu aday olursa Erdoğan’a oy veririm” bile dedi. Kuşağının özelliklerini taşıyordu Jahrein. Hayati meselelerde üzerinde yeterince çalışılmadan sahiplenilmiş 'keskin' görüşler nedeniyle fevri kararlar alabilme özelliği bunlardan sadece biri.

        Aynı kişinin sığınmacılara ‘maymun’ dediğini biliyoruz.

        Sonra telefonda konuştuğu on yaşındaki bir çocuğa küfrederken kayıtları olduğunu biliyoruz. Zaten tüm gün oyun oynayan, oyun sırasında efektif sohbet konuları açarak ahkam kesen küfürsüz ve argosuz konuşmayan bir profilden bahsediyoruz.

        Siyasi parti genel başkanları kendisine konuk olana kadar politika konusunda bu kadar ‘iddialı’ olduğu bilinmiyordu.

        O zaman şu soruyu sormamız lazım, tüm ününü Z kuşağını temsil ettiği iddiasına borçlu olan şahıs buysa, Z kuşağının özgürlükten ve özgürlükçülükten anladığı hayli tartışmalı değil midir?

        “Özgürlükçü” yaklaşım, “Dilediğimi içer, dilediğim gibi giyinir, dilediğimi ‘cancel’lar, dilediğime füze atarım” dan ibaret olabilir mi?

        Sorunun muhatabı gençler de değil, adı üstünde onlar genç, daha büyüyorlar.

        Sorunun muhatabı gençlik popülizmi yapmaya doyamayan yetişkinler.

        YETİŞKİN HAYALCİLİĞİ: İKLİMİ ZEHİRLEYİP ÇİÇEK AÇMASINI UMMAK

        ‘Modern’ ve ‘her dem genç’ görünmeye çalışan yetişkinlerin gençlik popülizmi yapmaları, gençleri ve gençliğe has ‘hoş görülebilir ama onaylanamayacak olan halleri’ dokunulmazlaştırıp adeta kutsamaları sağlıklı bir tavır değil.

        Aile ortamından siyasete kadar genişleyen yelpazede sorumlu bireyler ortaya çıkarmayı sağlayacak tavır bu değil.

        Tersi de yanlıştı. Yetişkinlerin sırf kronolojik olarak daha önce doğdukları için daha çok hakka sahip olduklarını varsayan, büyüklere küçükleri sürekli ezme hakkı veren geleneksel yaklaşımdan da hayır görmedik. Ama bunun bir ortasının olması lazım.

        Zira yetişkinlerin “Bize nasihat etmeyin, bize yol göstermeyin, çünkü biz, bizden önceki nesillerin ürettiği herhangi bir değeri benimsemeyi reddediyoruz” şiarı ile beslenen gençlik kültüne sürekli odun taşımasının sonucu işte böyle Jahrein ve kalabalık takipçi kitlelerine yol açmak oluyor.

        Z kuşağı ya da gençler, genç oldukları için daha demokratik daha özgürlükçü bir ülke istiyor diye bir varsayım maalesef pek doğru değil işte, görüyoruz.

        Ayrıca bu varsayım nasıl doğru olabilirdi ki?

        Nasihat dinlemiyor olmaları oluşan atmosferi soludukları gerçeğini değiştirmiyor ki.

        Burada her yetişkin iğneyi biraz da kendisine batırsın.

        Siz siyasetçiler, devlet adamları, sözde düşünce kuruluşları bla bla yetişkinler ırkçı, ayrımcı, ötekileştirici fikirlerinizi ve hakim kıldığınız atmosferi, laf icabı ayrıntılarla donatıp ‘öteki’ kimliklere saygılı gösteren kılıflar içinde sunarak hem ırkçı hem saygın kalmayı başarabiliyorsunuz belki. Ama Z kuşağı, asıl söylenmek istenen neyse o mesajı kavrayıp ‘incelik’ gibi fazlalıkları atarak yeniden paketliyor ve yeni medyanın ayrıntılarına da hakim olduklarından mesajın daha radikal daha geniş spektrumlu versiyonuyla at koşturuyorlar.

        Z kuşağı, sizin yetişkin karar vericiler olarak yol açtığınız iklim ne ise oradaki en temel mesajı özümseyip filtresiz olarak ve büyüterek size geri yansıtıyorlar aslında, hepsi bu.

        Ne her köşede gençlere yönelik hayret ve hayal kırıklığı içeren olumsuz analizler yapmaya gerek var. Ne de kendinizde olmayan bütün hasletleri gençlere hamledip onlarda sahip olmadıkları tutumlar vehmetmeye, hayalciliğe kapılmaya…

        Diğer Yazılar