Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KADDAFİ egoist, narsist bir diktatör ve hiç kuşku yok ki her diktatör halkına zulmeder. Türkiye, Kaddafi'yi birde Erbakan'ı çadırında aşağıladığı için sevmez. Vaktiyle tüm benzerleri gibi Sovyet şemsiyesi altına girmesi de, -sanki başka seçeneği varmış gibi- antipati vesilesidir. Kadınlardan oluşan "enteresan" koruma ordusu ve bilumum tuhaflıkları ile meşhur Kaddafi, yolun sonuna geldi. Altı aydır süren iç savaşın sonucu rengini belli etti.

        Bölge önemli bir değişimden geçiyor. Halkların çok haklı "demokrasi" talebi ile pek tabii Ortadoğu ve Afrika'dan el çekmeyi düşünmeyen küresel güçlerin denemeye soyundukları yeni metotlar, "bir anlığına" örtüştü ve bu büyük değişimin startı alındı.

        Ben bu değişimden umutluyum. Ancak insan hem iyi şeyler umut edip hem de şüphe etme hakkını saklı tutabilir. Ne yazık ki şu an tersi oluyor. Türkiye'de oturduğu yerden "Yaşasın Kaddafi düştü!" diye davul zurna çalıp aşırı sevinç gösterileri sergileyenler var. Bu sevincin bir kısmı, Kaddafi'nin çöküşünün bizim "iç demokrasi pazarımızdaki" söylemlere uygun düşmesinden kaynaklanıyor. Bir diktatörün sonu, "askeri darbelerin, baskı rejimlerinin sonu" tablosuna uygun bir resim altıdır elbette. Oysa Libya'nın koşulları, Afrika meselesi, "yeraltı zenginlikleri" dolayısıyla karşılaştığı baskı ve direnç mekanizması ve kabileler arasındaki rekabet ilişkileri bakımından Türkiye'ye benzemiyor. Bölgedeki değişimi, Türkiye'nin değişimi ve sivil siyasetin aldığı mesafeyi temize çekmek için kullanmak gereksiz bir yol. İnsanda "Niye o, şüpheniz mi vardı ki?" duygusu uyandırması da cabası.

        Kör ölünce badem gözlü olur. Çünkü olmalıdır. Kaddafi dahil, sonu gelmiş herkesin, giderayak bir "hakkını teslim" penceresinde arzı endam etme hakkı vardır. Umulur ki, bu badem göz penceresinden söz konusu zalim devlet adamından "sonra" olacak olanlar da görülür.

        Kaddafi kimdi? Canavar olmasının dışında neler yapmıştı?

        Çok kaliteli olan Libya petrolünü Batılılara "gerçek değeri" üzerinden satabilmişti. Baskıcı tavırlarına rağmen son kırk yılda halkını hiç aç bırakmamış, ülkenin gelirini adil bir biçimde bölüştürmeye çalışmıştı. Sadece Libya'da değil, Afrika kıtası halklarına eğitim, sağlık ve daha pek çok alanda kaynak tahsis etmişti. Yerinin altı da üstü de eşit derecede yağmalanmış, insanları öldürülmüş Afrika, bir de beyin göçü vermesin diye binlerce Afrikalı gence burs vermiş, ihtisaslaşmalarını sağlamayı amaçlamıştı.. Büyük Sahra Çölü'nün altından geçen yeraltı sularını değerlendirerek 21. yüzyılın en önemli projelerinden birine imza atmıştı. Çok uzak bir tarihte değil, daha 2002'de AB modelini örnek alan Afrika Birliği Teşkilat'ının kurulmasında en çok onun emeği vardı ve şimdi Afrika gerçek bir "hami"sini yitirmiş durumda.

        KADDAFİ İLE BERABER AFRİKA DA KAYBETTİ

        Diktatör olduğu su götürmezdi, ama diktatörlüğünü bahane eden Batılı müdahalecilerin temel sıkıntısı Kaddafi'nin Afrika'yı sahiplenmesiydi. Sumen altından hâlâ Afrika'yı yöneten ve sömürenlere dönüp "buralar bizim" demesiydi.

        Oysa malum, neo-emperyal düzende coğrafyanın ve semerelerinin yerlisini ve sahibini belirleyen yegâne ölçü "ödeme gücü"dür.

        Bu yüzden Afrika'nın en verimli toprakları zengin Batılılarca satın alınarak etraflarına çit çekiliyor ve çitlerin dışındaki insanlar açlıktan ölürken, içeride Avrupalılar tarım yaparak ürünü varsıl ülkelere aktarıyor.

        Bu yüzden Somali açıklarında Batılı ulusların bayrağını taşıyan dev şilepler iyi balıkları toplayıp götürüyor ve zavallı Somalililer küçük taka ve kayıkları ile kıyıya yanaşmasını bekledikleri balıklara bir türlü ulaşamıyor.

        Somalililer boşuna mı korsan olmuştu sanıyorsunuz? Kaddafi boşuna mı canavar oldu?

        Afrika'yı tam olarak, en son damlasına kadar "hüpletememiş" olanların önünde, zevzekliği ve egosantrizmi ile idam sehpasını cebinde taşıyacak kadar şuursuz bir engeldi o; ortadan kaldırılıyor.

        Somali için yanıp yıkıldığımız şu dönem, bunları hatırlamakta fayda var diye düşünüyorum.

        Halkların özgürlük ve "değişim" talebini görelim ve kutlayalım. Ama emperyalist müdahalelerin de "değiştiğini", çağa ayak uydurduğu gerçeğini es geçmeyelim derim.

        Diğer Yazılar