Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        27 Ekim Perşembe saat 10.00'da Çağlayan Adliyesi'ndeki 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin duruşma salonunda Mavi Marmara davasının beşinci duruşması görülecek. Duruşmaya 19 farklı ülkeden 74 hukukçu ve mağdur yolcu katılacak. Sanıklar Gavriel Ashkenazi, Eliezer Marom, Avishai Levi, Amos Yadlin. Operasyonu bizzat yönettiklerinden İsrail medyasına verdikleri beyanlar, İsrail'in oluşturduğu Turkell Komisyonu'na verdikleri ifadeler nedeniyle hiçbir şüphe kalmamış İsrail ordusundan dört üst düzey komutan.

        Hatırlayalım mı?

        31.05.2010 tarihiydi ve Gazze'ye insani yardım götürmek amacıyla yola çıkan ve sadece yardım gönüllüleri ile insani yardım malzemesi taşıyan Mavi Marmara, Sfendoni, Challenger I, Eleftheri Mesogios, Gazze I ve Defne Y gemilerinden oluşan Gazze Özgürlük Filosu, İsrail askeri güçlerinin saldırısına uğradı. İsrail bunu meşru müdafaa olarak lanse etmeye çalıştı. Ama BM Anlaşması'nın 51. Maddesi'ne göre, bir devletin meşru müdafaa hakkını kullanabilmesi için, silahlı saldırıya uğraması veya bu yönde açık, yakın bir tehdide maruz kaldığını ortaya koyması zorunluluğu var. Uluslararası Adalet Divanı, kararlarında tehdidin silahlı olması şartını özellikle arar. Gemide herhangi bir silah olmadığı uluslararası raporlarla teyit edilmiş durumda. Öldürülen silahsız 9 kişinin vücudundan toplam 39 kurşun çıkarılmış bulunmakta. Bazılarının askerler gemiye bile inmeden helikopterden açılan ateş sonucu öldüğü belgelendi.

        En hazini, 19 yaşındaki Furkan Doğan'ın adli tıp raporudur. Furkan Doğan'ın elindeki tek silah çekim yaptığı küçük video kameraydı. Yüzünden, kafasından, sırtından, sol bacağından ve ayağından olmak üzere toplam beş kurşun yarası aldı. Yüzüne sıkılan kurşun hariç bütün yaralarını sırtından almıştı. Yüzündeki kurşunu da, yerde sırtüstü yatarken, yaralı vaziyette iken sıkmışlardı. İbrahim Bilgen'in yaralı şekilde yerde yatarken askerin yakın mesafeden kafasına yaptığı atışla öldüğü otopsi raporlarıyla belgelendi. İsrail askerlerini fotoğraflamaya çalışan medya görevlisi Cevdet Kılıçlar alnından, iki kaşının arasından tek bir kurşunla vurularak öldürüldü.

        *

        İsrail muhibbi olduğuna hiç kuşku kalmamış bazı "muhafazakâr" gazeteciler son aylarda Mavi Marmara'nın yardım gemisi değil "cihat gemisi olduğunu" yazıp durdular. Sebep İsrail'in "meşru müdafaa" tezini desteklemekti. 27 Eylül 2010 tarihinde BM İnsan Haklan Konseyi Uluslararası Vaka İnceleme Heyeti'nin hazırladığı ve BM İnsan Hakları Konseyi'nin Genel Kurul toplantısında kabul ettirdiği rapora rağmen iddia edebildiler bunu. İki ülke ret oyu vermişti: ABD ve İsrail.

        Gelelim davaya...

        5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda yer alan mülkilik ilkesi gereği Türkiye'de işlenen suçlar hakkında Türk kanunları uygulanmakta. Türk deniz ve hava araçlarında işlenen suçlar da buna dahil. Duruşmaya katılmayan, katılmayacaklarını duyuran, tebligata muhatap olmakta direnen sanıklar mevzuata uygun olarak İstanbul Barosu tarafından atanan müdafiler tarafından temsil ediliyorlar. CMK Madde 193/1 "Kanunun ayrık tuttuğu haller saklı kalmak üzere, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Gelmemesinin geçerli nedeni olmayan sanığın zorla getirilmesine karar verilir" diyor. Sanıklar iletilen resmi yazılar ve tebligatların ardından makul bir süre geçmesine rağmen gelmeyecekleri yönünde bir tespitin yapılmasına neden olurlarsa mahkemenin sanıkların mahkeme önünde hazır edilmesine yönelik "zorla getirme" ve "yakalama" kararı vermesi gerekiyor. (Mavi Marmara avukatlarından Gülden Sönmez'in hazırladığı rapor, Türk mahkemelerinin yetkisini ve vereceği kararın uluslararası alanda doğuracağı hukuki sonuçlan bütün tafsilatıyla anlatıyor.)

        Gazze Özgürlük Filosu gemilerine yapılan saldın nedeniyle sadece Türkiye'de değil İspanya, Belçika, İtalya, İsveç ve Güney Afrika Cum-huriyeti'nde İsrail'e karşı soruşturmalar başlatıldı. Ön soruşturmanın tamamlandığı Güney Afrika Cumhuriyeti'nde dava aşamasına gelindi.

        Mavi Marmara meselesi, büyük bir turnusol kâğıdı oldu. İnsanlar eşlerini, çocuklarını, oğullarını kaybettiler, yetmedi dinlemeye alındılar, fişlendiler. İnsani diplomasi faaliyetleriyle 135 ülkede faaliyet gösteren İHH ağır suçlamalara maruz kaldı. Çünkü, "yapılamaz" deneni yapmaya devam ediyorlar. Mavi Marmara'da hunharca saldırıya uğrayan kişilerin aileleriyle birlikte, bu dört komutan ve diğer sorumluların ceza almasını.

        Şimdilik bir "yakalama kararı" da yeter. İnşallah diyelim. Unutmayalım, unutturmayalım.

        Diğer Yazılar