Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı gündeme gelir gelmez, demek ki “CHP ve MHP din ve dindarlık kozunu AK Parti’nin elinden almak istiyor” teşhisi yapıldı. CHP kendi tabanında kuşku uyandıracak bu isme onay verirken, Erdoğan’ın gücünü çarpan etkisiyle katlayan “dindarlık” faktörünü, İhsanoğlu’nun dindarlığıyla etkisiz hale getirmeyi umuyordu. Böylece sicili son derece karmaşık olan o kavramın yeniden terennüm edilmesi kaçınılmaz oldu: Dini siyasete alet etmek. Ama acaba burada kim dini siyasete alet ediyordu? AK Parti mi, CHP mi?

        Alet etmek, adı üzerinde; amaca giden yolda araç olarak kullanmaktır. Kullandığın şey ile kendin arasında mesafe vardır, hiyerarşi vardır. Özne, kutsalı saydığını söylediği şeyin sırtına binmiş ya da İngiliz anahtarı haline getirmiştir. Ona inanmamakta, sadece işine yaramasını sağlamaya çalışmaktadır.

        O halde bu tarif AK Parti gibi, geçmişte inançlı insanları da temsil eden MNP, MSP, RP, SP, FP gibi partilere uymuyor. Bu partiler inanan insanları, inancından ötürü baskıya uğrayan ama bu vatanı sevdiği için başka bir yere de gidemeyen/gitmeyen insanları temsil ediyordu.

        DP, AP ve ANAP gibi partilerde de, rejimin “irtica” tehlikesi adı altında tanımlanan antidemokratik baskılarına karşı hava yastığı vazifesi gören bir doku vardı, bu yüzden vesayetçi gelenek merkez sağ partilerle de kavga etti, rejime tehdit saymadı, ama tehdit sayabileceğini hissettirmeden de durmadı. Ezanla ilgili yasağı kaldırmasının Adnan Menderes’e yüklediği bedel, rejimin son derece ciddi olduğunun da kanıtı olsa gerekti. Turgut Özal’ı, Semra Özal’ın dekoltesinin “koruduğu” dönemlerden geçtiğimiz hatırlanırsa, merkez sağ partilerin bile dini siyasete alet etme bahsinde CHP kadar imkân sahibi olmadıkları görülebilir.

        Çünkü CHP ne zaman sıkışsa, dün irtica dediğine ışık yakmış, yarın mürteci diyeceğine kucak açmıştır ve bunu çok da rahat yapmıştır.

        Çok partili hayata geçişle beraber 46’daki seçimi kazanan CHP, aynı zamanda bir şeyi de fark etmişti. Gerçekten serbest ve özgür bir seçim ortamında milletin kendisini seçmeyeceğini, “milletin inançları” gerçeğine toslayacağını.

        İsmet İnönü’nün mitinglerde “Allah’ın adını anmalısınız” tavsiyesini tutup “Allahaısmarladık” ifadesini kullanmak zorunda kalması(!) ve bunun bugün bir fıkra olarak anlatılması böyle bir idrakin sonucuydu.

        Bugün Ekmeleddin İhsanoğlu için “saflarısıklaştıran” CHP, 1949 yılında da aynı şeyidenedi. Mehmet Akif Ersoy ile mütedeyyin kesiminokuduğu Sebil’ür Reşad’ı çıkaran, Süleymaniyemedresesinde hocalık yapmış Şemsettin Günaltay’ıbaşbakan yaptı.

        Sebep ise yaklaşan 1950 seçimleriydi ve nitekim tarih yaklaşırken Günaltay, “İlk mekteplerde din dersleri okutturmaya başlayan hükümetin başkanıyım...” diye övecekti CHP’nin dindarlığını.

        Yalan değil, Ankara İlahiyat da, imam hatiplerin kurs olarak açılan ilk versiyonları da bu dönem açıldı. Ama Günaltay’ı başbakan yapmasına ve listesinde 4 ilahiyatçı göstermesine rağmen CHP kazanamayacaktı o seçimi.

        Millet onca baskı ve yıldırmanın ardından “ulufe” olarak gösterilen bu “Dinimize de saygılıyız, bakın mönüde dindar var” tiyatrosuna oy vermedi. Yaklaşan ilk fırtınada, ayağa çarpan ilk eşikte yeniden kendisini ve üstelik yine “mürteci” diye suçlayacağını biliyordu çünkü.

        CHP böyle.

        Sıkıştığı zaman imam hatip açmakla övünür.Ama gerçekte imam hatip adı geçtiği an “dincipartilerin arka bahçesi” diye düşündüğünü ve öylemuamele ettiğini hepimiz biliriz.

        Sıkıştığı zaman Yaşar Nuri Öztürk’ü bünyesinekatar. Ama bu hareketle kendisinin değil,muhatabının şereflenmesi gerektiğini o kadar başınakakar ki, Öztürk bile barınamamıştır CHP’de.

        Şimdi Ekmeleddin İhsanoğlu’ndan medet umuyorlar.

        Ekmel Bey de CHP’ye karşı boş değil.

        Cumhurbaşkanlığı makamının “siyaset üstü” olduğunu söyleyip, vesayetin yaptığı devlet iktidarı- siyasal iktidar ayrımına katıldığını dolaylı yoldan ifade etti. Sonra “Arapların işlerine karışmayalım, onlar küserler, ertesi gün barışırlar” diyerek oryantalizmin değme örneklerine taş çıkartırken görüldü. Cumhurbaşkanı olamasa da CHP sıralarındaki yeri hazır gibi.

        Diğer Yazılar