Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HEY gidi günler hey. Bir Mahmut Esat vardı, 1934'te Soyadı Kanunu yürürlüğe girdiğinde Mustafa Kemal Atatürk tarafından "Bozkurt" soyadıyla taçlandırılan. Üst üste birkaç dönem önce iktisat, sonra Adliye vekilliği de yapmış bir muhterem idi. 1924'te kabul edilen Teşkilat-ı Esasiye, yani Anayasa'nın hazırlayıcılarından biriydi.

        Sadece o da değil, Türk Medeni Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Borçlar Kanunu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu gibi Cumhuriyet'in hukuk sisteminin köşe taşı olan yasaların hepsi 1926'da kendisi Adliye vekili iken hazırlanmış ve onun denetiminde hazırlanmıştı. "Kurucu babalardan biriydi" desek başımız ağrımaz. Bozkurt aynı zamanda, bu ülkede neden "Kürt meselesi" diye bir şeyin olduğunun kanıtı olan emsalsiz sözleriyle de bilinir. Şöyle diyordu sözgelimi:

        "Türk, bu ülkenin yegâne efendisi, yegâne sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler!"

        Hatta şunu demişliği de vakidir:

        "Ben Türk değilim, benim kimliğimi tanıyın, diyene yapılacak bir tek şey vardır: Onu Türk sayan NÜFUS KÂĞIDI'nı, yani KİMLİK belgesini elinden alıp, 'Tamam, şimdi istediğin kimliğe bürün, git kendine başka bir yer bul' demek!.."

        Oysa bugün...

        "Muhtar bile olamaz" denilen Erdoğan'ın Çankaya'ya yürümesine eşzamanlı olarak "Ben Kürt'üm" diyen biri de Cumhurbaşkanlığı'na adaylığını koyuyor.

        Bunun altı özenle çizilmeli. Zira elbette Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Kürt olup da Cumhurbaşkanı olmuş olanlar vardır. Ancak Selahattin Demirtaş sadece Kürt değil; Kürtlerin Kürt olduğunu söyleyebilmeleri için mücadele etmiş bir siyasi hareketin temsilcisi. Ve Türkiye Cumhuriyeti devlet sistemindeki en yüksek makam için adaylığını koymuş bulunmakta.

        Devlet ona "Sadece köle olabilirsin, hizmetçi olabilirsin" demişti. Ama o artık bir cumhurbaşkanı adayı. Kıyamet kopmuyor. Kimse bunu ilginç bulmuyor hatta. Üzerinde ileri geri konuşulmuyor. Daha da ilginci, Oya Baydar geçenlerde yazdığı bir yazıda gerçek laikleri, solcuları, Gezi eylemcilerini Selahattin Demirtaş'ı seçmeye çağırıyor. Gerçek laiklik ile ulusalcılığın el ele gittiği ve Gezi'cilerin yerel seçimlerde CHP'ye oy verdiği düşünülürse, hatta bu eylemlere bir hayli "çözüm süreci karşıtı"nın da katıldığı dikkate alınırsa, bir hayli ilginç bir çağrı, öyle değil mi?

        "Kürtler bu ülkede her şey olabiliyorlar, bir tek Kürt olamıyorlar" diye güzel bir söz vardı. Artık bu söz de tarihe karışmış oluyor. Kürtler artık Kürt olmalarının yanı sıra cumhurbaşkanı da olabilirler. Tek gereken seçim kazanmak.

        İşte bunlar hep Yeni Türkiye.

        Akil defteri...

        HABERTÜRK'ün Pazar ekinde ve internet sitesinde yazılarını gördüğünüz Muhsin Kızılkaya, aynı zamanda "çözüm süreci" ile eşzamanlı olarak seçilerek halkın görüş ve önerilerini almak üzere görevlendirilen "akil insanlar heyeti" üyesiydi. Akdeniz Bölgesi ekibinde beraber çalıştık. Kızılkaya, hepimizin içinden geçirdiği ama yapmadığı bir şeyi yapmış, çalışmaları, gözlemlerini ve yaşadıklarımızın kendisinde uyandırdığı düşünceleri not ettiği günlüğünü "Barışa Katlanmak" adıyla kitaplaştırmış.

        Reyhanlı patlamaları, Gezi olaylarıyla bölünen, provoke edilen ve bu nedenle bazen kelle koltukta ilerleyen heyet çalışmaları neredeyse 2.5 ay sürmüş, bu zaman zarfında 411 mecra akil insanlardan söz etmiş, on binden fazla haber yapılmış ve toplam haberlerin 416'sında akil insanlar ve hain sözcükleri yan yana geçmişti. Kendisine Kemalist, Stalinist, Maocu, CHP'li ya da MHP'li diyen ama tek bir noktada "Kürt'ün silahlısı iyidir" noktasında birleşen yekûnun sloganları, zorlaştırma girişimleri eşliğinde, "Kürtler de silah bırakırsa AKP'yi devirecek kimse kalmaz" paniğini her adımda hissederek yok almıştık. Fakat hepsine değdi.

        Kızılkaya'nın kitabı, zorlandığımız ve umut veren kareleri yeniden hatırlattı. Kalemine sağlık...

        *

        Not: Usta kalem Fehmi Koru artık Habertürk Gazetesi'nde. Habertürk TV'de yayınlanan Enine Boyuna'da da program arkadaşım olan Fehmi Koru'ya yeni gazetesinin hayırlı olmasını diliyor, "Hoşgeldiniz" diyorum.

        Diğer Yazılar