Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yalan önce Twitter’da FETÖ’yle ilişkili olduğu söylem ve paylaşımlarından belli hesaplar tarafından servis ediliyor. Bir merkezden düğmeye basılmış gibi aynı anda gelen bu paylaşımlar bir süre sonra kimi gazeteciler tarafından dile getiriliyor. FETÖ’yle bağlantılı olmasalar bile Erdoğan düşmanlığı dışında gözleri hiçbir şey görmeyen gazeteciler de bu kuşkuların üzerine atlıyor, oyuna alet oluyor.

        Yalan bilgi FETÖ’nün tekelinden çıkıp “ortadaki” birtakım yayın organlarında belirince de kendince meşruiyet kazanmış oluyor.

        Böylece yurtdışındaki FETÖ örgütlenmeleri kapı kapı dolaşıp kandırabildiklerine, “Bakın tarafsız yayın organları bile darbeye kuşkuyla yaklaşıyor, Cemaat masum” yalanını satıyor.

        15 Temmuz darbesinin kurgu olabileceğine dair bilgi kirliliği de böyle yayıldı.

        Uzun yıllar liberal gazeteciler bu hizmeti Cemaat’e sunmuş,her adımlarını aklamıştı. Karşılığında FETÖ’cülerin bir dönem ele geçirdiği TRT’de ya da diğer Cemaat kanallarında televizyon programları yaptırılmış, kasaları doldurulmuştu.

        Bugün FETÖ’nün yurtiçindeki medya gücü çökertildi, para musluğu kapandı. Şimdi sadece ortak duyarlılık olan Erdoğan düşmanlığı üzerinden işbirliği yapılıyor.

        Nitekim önce Almanya, son olarak da İngiltere’den gelen kuşku dolu raporlar Cemaat diasporasının nasıl çalıştığına dair ipuçları barındırıyor. İngiliz Avam Kamarası Dışişleri Komitesi, raporu hazırlamak için Gülenci kuruluşlarla da görüşmüş ve yalanlarından etkilenmiş.

        Halbuki Türkiye’de yürütülen soruşturmada yakalanan kimi FETÖ elemanları örgütle bağlarını gizlemiyorlar bile. Binbaşı Enver Muratoğlu’nun, “Evet darbeden haberim vardı, burayı kontrol altına almaya gelmiştik,Cemaat’tenim” dediği ortaya çıktı.

        Darbenin bir FETÖ organizasyonu olduğunun diğer kanıtı ise Adil Öksüz.

        Sürekli FETÖ’nün rolü olduğuna dair kanıt isteyen ABD’ye sadece bu ismi söylemek bile yeterli. Örgüt bunun da farkına vardı ki “15 Temmuz kurgu” yalanını sürdürmek için yeni bir yalanı dolaşıma soktu.

        Polis eskisi FETÖ’cü Emrullah Uslu’nun yaydığı bu yalana göre Adil Öksüz MİT elemanı. Hatta bunun belgesi de var. Ama gazeteci Nedim Şener’in ortaya çıkardığı gibi bu iddia da yalan belgeye dayanıyor. Yıllarca yalan belge üretme konusunda uzman olan örgüt belli ki eski alışkanlıklarından vazgeçmemiş.

        YENİ HEDEF ABD

        Kaos içindeki bir Türkiye, en fazla Avrupa’nın işine gelecek. Özellikle Batı son yıllarda Erdoğan’ın mülteci kozunu kullanarak pazarlık masasına oturmasından rahatsız, oyunun belirleyicisi olmak istiyor. Dolayısıyla Türkiye’deki bir yönetim boşluğu işlerine gelecek. Örgüt de yurtdışındaki çeşitli çıkar gruplarıyla işbirliği yaparak Türkiye’ye sızma peşinde.

        AK-47 tüfekleriyle değil, propaganda yöntemleriyle savaşan kendine özgü bir terör örgütü şu anda Türkiye’nin en büyük düşmanı.

        Ama asıl hedef ABD yönetiminde de “15 Temmuz kurgudur” algısı yaratmak; bunun altyapısını sağlamak için uğraşıyorlar. Trump yönetiminin çeşitli zayıflıkları, ABD’deki devlet kurumları arasında süregelen gizli savaş da FETÖ’nün değerlendirmeye çalıştığı fırsatlar. Michael Flynn ile Türkiye arasında geçenler aylar öncesinden bilinirken yeniden ısıtılması tesadüf değil herhalde.

        Her yer tuzak dolu ve Türkiye kuralları sürekli değişen oyunda her zamankinden daha dikkatli olmak zorunda.

        Özellikle bu dönemde “Konsolosluk Adil Öksüz’ü aradı” gibi haberlerle ABD-FETÖ işbirliği türü ima ve spekülasyondan kaçınmak gerekiyor; nitekim konsolosluktan Adil Öksüz’ün telefonuna yapılan aramanın vize iptali için olduğu anlaşıldı. Komplo teorisiyle ABD düşmanlığını körükleyecek haberler Türkiye’nin çıkarlarını zedeler.

        SİYASETTE TAKLİT

        Mustafa Balbay saz çalıp neden seçmenin referandumda “Hayır” vermesi gerektiğini anlatmış...

        Kemal Kılıçdaroğlu da ikinci kez MHP’yle özdeşleşen bozkurt selamı vermiş...

        Fena halde taklit kokan hareketler. Nitekim, televizyonda saz çalan ve dikkat çeken Selahattin Demirtaş’tı. MHP dışından bozkurt selamı veren de Başbakan Binali Yıldırım...

        Kampanya süresince her türlü taktik denenir tabii ki, ama siyasette orijinal olmak bir zorunluluktur.

        Bu doğru olmasa genel başkan olduğu kurultayda Ecevit kasketi giyen Kemal Kılıçdaroğlu gerçekten “Karaoğlan” olmuştu.

        #AltınıÇizdiklerim

        AMERİKAN TAŞRASI

        Kısacık, 160 sayfalık bir kitap Joan Didion’ın bu ay başında yayımlanan “South and West” kitabı. Daha çok bitmemiş bir proje, Amerikan gazeteciliğinin ilah seviyesine gelmiş bir ismin notları.

        Didion’ın California’dan ABD’nin güneyine yaptığı yolculuktan aktardığı notlar 70’li yıllardaki günlüğünden kalma, ama ancak şimdi su yüzüne çıkıyor.

        Bazen sadece tek bir cümle çok büyük hikâye anlatmaya yetiyor Didion gibi usta bir kalemden çıkınca.

        ABD’deki kıyı elitlerinde Trump’ın zaferinden beri “Ülkemizi tanıyalım” modası var. Bu uğurda taşra, yoksulluk, muhafazakârlık üzerine kitaplar okunuyor. Ama Didion’ın defterindeki notlar ülkenin bugünkü halinin fotoğrafını ta o yıllardan çektiğini gösteriyor.

        “Haziran ayında New Orleans’ta havada ağır bir seks ve ölüm kokusu vardı” diye başlayan kitap nasıl bir oturuşta okunmaz?

        Diğer Yazılar