Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Esenyurt'un Pınar Mahallesi’nde elektik tellerine asılı ayakkabılar mahalleyi bölmüş, dünkü Habertürk’te Leyla Ünal’ın haberinde vardı. Kimileri gençlerin oyun için yaptığını düşünüp çok önemsememiş, çoğunluk eğlence için yapıldığı kanaatinde. Mahallenin muhtarı şikâyetler gelince belediyeye başvurup ayakkabıları toplattırdığını anlatıyor.

        En doğru tespit bir esnaftan geliyor: “Sanki bir mesaj vermeye çalışılıyor.”

        Kuşkusuz bir mesaj var, ama içeriği coğrafyaya göre değişiyor.

        Geri kalmış kenar mahallelerde çürümüşlüğün işareti bu ayakkabılar, mahallenin yaşam koşullarının kötülüğünü hatırlatan, geri kalmışlığı mimleyen birer sembol.

        Dünyanın yaşanacak en güzel yeri olmayan Esenyurt’taki ayakkabılar, oyundan ziyade varoştaki gençlerin bıkkınlığının, isyanının birer yansıması sanki.

        EZİLENLERİN SESİ

        Yıllarca ezilip görmezden gelinen ama sayıları azımsanmayacak miktarda olan bir kesim için isyanın ifade alanı arabeskti. Sadece bir müzik türü değil, bir halk hareketi, kendi kuşağını yaratan bir kültürdü. Kıyafetten kamyon arkası yazılara, sinemaya hatta gündelik dile kadar kendini belli etti.

        Dövme nasıl tam tadı ve anlamı acı çekerek anlaşılan bir sanat formuysa arabesk kuşağının kollarına attıkları çizikler de benzer bir ifade biçimiydi. Dövme bizde günahtı zaten, ama onun ötesinde arabeskin patlama yaptığı 80’li yıllarda zaten bir seçenek, bir ihtimal bile değildi. Dünyaya iz bırakamayacağını bilen, tarihin kendilerini hep görmez geleceği gerçeğiyle yaşayanların naçizane bir eser bırakma çabasıydı bu çizikler, tuvalleri kendi bedenleri oldu bu gençlerin.

        1970’lerin sonlarında benzer biçimde görmezden gelinen gençler New York’un Bronx bölgesinde hip hop kültürünün ilk tohumlarını atıyordu. Dört ana ayağı rap, break-dans, DJ ve grafiti olan bu kültür tıpkı bizdeki arabesk gibi sokakta doğdu, sokakta kabul görüp yayıldı. İsyanının en net yansıdığı alan ifade şekli, söylediği yeni söz ve fark edilme, dikkat çekme kararlılığıydı.

        SUÇLANAN GENÇLER

        Grafitici gençlerin kullandıkları kanvas şehirde buldukları her boş alandı, başta duvarlar, ama en çok da sanat eserlerini gün boyu durduğu duraklarda şehrin dört bir yanında mecburen sergileyecek tren gövdeleri. New York metrosunu yıllarca süsleyen slogan ve desenler bir kriminal aktivite olarak görüldü. Esenyurt’taki muhtara gelen şikâyetler misali, polis bu gençlerin peşine özel ekipler taktı, tutukladı. Oysa grafiti, ölümlü olduklarını bilen ve kimsenin kendilerini hatırlamayacağını düşünen gençlerin tarihe bırakmak istediği izdi.

        Bugünkü dünyada ise yeryüzünün belki de popüler sanatçısı Banksy; eserleri milyon dolara alıcı bulan bir grafitici. Modadan müziğe hip hop kültürü kadar baskın bir başka akım yok. Dahası, hip hop kuşağının içinden Amerikan başkanı bile çıktı: Bir zamanlar Amerikan başkanları rap şarkılarının sözlerini kınardı, Barack Obama ise onları Beyaz Saray’a davet etti.

        40 seneden kısa sürede bu kadar hızlı yol kat eden ve kendini kabul ettiren bir başka sosyal hareket olsa olsa eşcinsel haklarıdır herhalde. Nasıl eşcinsellerin yok sayıldığı yıllarda da eşcinsel insanlar yaşadıysa, medya rap albümlerine savaş açtığında, radyolarda ve televizyonlarda rap şarkıları çalınmadığında bile milyonlarca insan N.W.A. gibi grupların albümlerini satın alıyordu.

        Bu insanlar görmezden gelinse de trenlerin üzerindeki desenler sadece geleceğin habercisiydi.

        Tıpkı bugün Esenyurt’taki ayakkabılar gibi. Çok kısa sürede Türkiye’nin başka sokaklarından da benzer fotoğraflar gelecektir.

        Esnaf haklı işte, sanki bir mesaj vermeye çalışılıyor.

        TÜRKIYE’NİN İLK HİP HOP BAŞKAN’I

        Dikkatettiniz mi hiç, Türk medyasında Sagopa Kajmer’le ilgili pek haber çıkmıyor. Dün gençlerin bir numaralı müzik kaynağı Youtube’da arama yaptığımda en çok dinlenen şarkılarının toplam görüntülenme sayısının 1.950.710.452 olduğunu gördüm. Bu kadar çok haneyi okumaya yetmiyor matematik bilgim.

        Bağcılar’da bir genç neden üzerinde “Brooklyn” yazan bir tişörtle dolaşır? Neden Türk gençleri yurtdışından en çok NBA, NFL takımlarının logoları bulunan şapkaları sipariş eder? Adidas’ın yanı sıra beyaz çizgili kırmızı eşofmanlar Zeytinburnu’ndaki gençlerin üzerinde görülüyorsa durup düşünmek gerek.

        Kültür şekillenerek, taklit edilerek, özenilerek bir ülkeden diğerine bütün unsurlarıyla geçiyor, adapte ediliyor ve hızla yayılıyor. Dün kendini arabeskle ifade eden kuşakların yerinde bugün Sagopa Kajmer dinleyen gençler var; kendi kollarına çizik atmak yerine elektrik kablolarına ayakkabılarını fırlatıyorlar. Türkiye’nin yeni gençliği kendini belli ediyor, seslerini duyurmaya başlıyor.

        Bu artık sadece Esenyurt’ta 34 bin kişinin yaşadığı bir mahallenin meselesi değil, o ayakkabılar da sadece birer ayakkabı değil. Bakalım, Türkiye’nin hip hop kuşağının ilk Başkan’ı kim olacak?

        #TeldekiAyakkabı

        Yerine göre anlamı

        - LosAngeles’ın bazı mahallelerinde tellere asılı kimi kanı üzerinde Nike Cortez ayakkabıları, vurulup hayatını kaybeden çete üyelerinin anısına bekliyor.

        - Çete üyesi olmasa da bazı şehirlerde bu dünyadan göçenlerin anısına ayakkabılar tellere fırlatılıyor.

        - Bazı batıl inançlara göre havada asılı ayakkabılar sokakları hayaletlerden korumak için bir tedbir.

        - Kimi sokaklarda çetelerin sınırlarını belli ettiği birer yol işareti.

        - Sosyo-ekonomik düzeyi gelişmiş semtlerde yaşayan gençler için kutlama simgesi bu ayakkabılar. İlk cinsel ilişki, lise ya da üniversiteden mezun olmak.

        #DiziÖnerisi

        Konumuzla ilgili

        Televisyontarihinin en pahalı dizilerinden biri Netflix’teki “The Get Down”. Bronx’ta hip hop’un doğuşunu anlatıyor. Bütçenin çoğu ise ayrıntıya harcanmış: Diyelim ki bir diyalogda o dönem dolaşımda olmayan bir kelime geçmiş, danışmanlar itiraz edince gerçeklik adına sahneler yeniden çekilmiş. Kostümler ve grafiti için de aynı titizlikle zamanının bire bir yansımasına özen gösterilmiş. Bu açıdan bir tür belgesel gerçekliğinde. Bir kültürünün doğuşunu öğrenmek için mükemmel bir başlangıç.

        Diğer Yazılar