Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ZAMANINDA "Televole" ekibi bana Fatih Terim’in ekrana geldiğinde izlenme oranlarının düştüğünü, izleyicinin onu görünce anında kanal değiştirdiğini söylemişti. Aynı ekip buna rağmen Fatih Terim’e büyük bir servet ödeyip bir futbol gurusu olarak ekranda İtalya’dan haftalık programda ağırladı.

        İzlenme oranının Tanrı olduğu televizyonda Fatih Terim’de ısrar edilmesi, bugün hâlâ adının konuşuluyor olması, bir şekilde gündeme getirilmesi medyanın yarattığı putperest düzeniyle açıklanabilir ancak.

        Pazarlanan ya da dayatılan ürünün kaliteli olması gerekmiyor; kural bir. Milan’da üç dakika süren teknik direktörlüğünde bile Terim gerçeğini Andrea Pirlo çözmüştü oysa. Anılarında yazdığına göre futbolcuların Terim’in pek taktik bilgisi olmadığını anlamaları çok uzun sürmemiş: “Terim eline bir tebeşir alıp taktik tahtasına 11 daire çizerdi. Tahtadaki her daire sahaya çıkacak bir oyuncuyu temsil ederdi. Ancak konuşmanın ortasında taktik tahtası çizdiği oklardan ve karalamalardan öyle bir hale gelirdi ki; hangi dairenin kimi işaret ettiğini anlamak imkânsızlaşırdı.”

        DEV BİR AĞ

        Fatih Terim’in usta olduğu asıl alan kendisine her zaman işine yarayacak arkadaşlar edinebilmesi. Üst üste gelen başarısızlıklara, toplumun gözünde Fatih Terim’in paragöz olarak anılmasına, hatta reytinginin bile olmamasına rağmen. Milli Takım’dan kovulduğu andan itibaren kolektif bir güç ordusu ona iş bulmak için dört elle sarıldı basın ve şimdi karşılığını almış gibi görünüyorlar.

        Galatasaray’da aklı başında yöneticiler Terim’e iş verilmesine, bu kadar yıpranmış bir markanın yeniden takımın başına getirilmesine karşı direnç gösteriyor. Oysa Fatih Terim siyasetten medyaya kurduğu dev “ağ” sayesinde pek iş yapmadan kendinden söz ettirmeyi ve hep sağlam bir alternatif, bir kurtarıcı olarak bir köşede beklemeyi, fark edilmeyi başarıyor. Defalarca gidip defalarca gelen Süleyman Demirel’in son iktidara geldiği seçimlerde kendisini yeni bir lider gibi pazarlaması gibi; Türkiye bu tadı seviyor, bu tuzağa her seferinde düşüyor.

        Maç öncesi tahtada çizdikleri pek anlaşılmasa da Terim’in sahanın dışındaki manevra kabiliyeti bu açıdan göz kamaştırıcı. Ama kendine özgü ve eşsiz değil; aksine Gülse Birsel’in Sezen Aksu’dan devraldığı promosyon yapma sertifikasını hangi okul dağıtıyorsa, Fatih Terim de oradan mezun.

        STATÜ ENDİŞESİ

        Bu putperest düzenin, yeteneğe değil de sadece kurulan ilişkilere göre başarı ölçütünün belirlenmesine isyan edenler, karşılarında sistemin bekçilerini bulacak. Putlardan önce bu gardiyanlar, kurulu düzenin aynen işlemesi gerektiğini savunup rahatsızlık verenlere isyan edecek.

        Spor basınının Fatih Terim’e iş bulması bir çıkar ortaklığının ürünü. Terim aldığı abartılı ücretten basına pay dağıtıyor demiyorum; yemeklere, tatillere götürülen gazetecileri bilemem.

        Ama gazetecilerin zayıf bir damarı var ve bunu nasıl yakalayacağını çok iyi biliyor: Statü endişesi. Gazeteciler güce erişim sahibi, iktidarla temasta olmayı önemser. Açık açık dillendirmeseler de önemserler.

        Gülse Birsel’in özel gösteriminde bulunmak, Sezen Aksu’nun yalısında artık hangi üçüncü sınıf şarkıcıya satılacak o formül şarkıyı herkesten önce dinlemek veya Florya’da, Perili Köşk’te “Fatih Hoca”nın makamında ayrıcalıklı yer edinmek bir statü göstergesidir.

        Fazıl Say hiç kimseyi Sezen Aksu gibi ağırlamaz zira, Türkiye’den sonra daha büyük başarılara yelken açan Joachim Löw’ün de önceliği köşe yazarlarını memnun etmek değildi.

        Ama işte bizde düzen böyle. Fatih Terim kazanır, kazanmaması için hiçbir engel yok.

        *************

        BU DOSTLUĞUN SIRRI NE

        HİP-HOP kültürünün en varlıklı figürü Puff Daddy’nin bu aralar en yakın arkadaşlarından biri bizim kasap Nusret. Birbirlerini sosyal medyada ağırladıkları gibi aynı ortamlarda da takılıyorlar. Adı sürekli değişen Sean Combs’ın (P. Diddy ya da şimdi Love olarak da biliniyor) içkisinin reklamında Nusret vardı mangalın arkasında. Nusret bu sayede siyah kültürünün en tepesindeki isimlerle kanka oldu. DJ Khaled falan bayılıyor ona...

        Son haberlerden biri, Jay Z ve Beyoncé’nin mangal partisinde de ızgaranın arkasında Nusret’in olacağıydı. Hiç şaşırmam. Hip-hop popüler olanı tüketmeyi, kültür de kendisine dahil etmeyi seviyor. Bu açından bir “meme” yahut bir internet karakteri olarak parlayan Nusret de popüler kültürün egemenliğindeki ortama çok iyi uyuyor. Instagram’daki kısa videolarda da görüldüğü gibi hepsi ona “Saltbae” diye hitap ediyor zaten. Para sorun olmadığı için, hatta hip-hop’ta abartılı rakamlar dağıtmak bir güç göstergesi olduğu için de dünyanın en pahalı mangal ustası oldu Nusret.

        AYNI TATLISES

        Combs bir anlamda hiphop’ın İbrahim Tatlıses’i. Bu seneki MET galasında giydiği Rick Owens kostümüyle müzenin merdivenlerine tıpkı bir ağa gibi serilmişti.

        Sık sık benzer gösterişli, cafcaflı kıyafetlerini, yumurta topuklu allı pullu ayakkabılarını sergiliyor zaten. İbrahim Tatlıses’in kostümleriyle ondan apayrı bir alanda faaliyet gösteren Combs’ın arasındaki bu ortak desen ister istemez ilgimi kabartıyor.

        Nusret belki de aralarındaki bir köprü oldu. Birbirlerini hiç tanımayan, birbirlerinin varlığından bile haberdar olmayan İbo ile Combs’ı aynı kayığa kebap tutkusu bindirdi.

        Mehmet Barlas’ın doğum günü partilerinde İbrahim Tatlıses o imparator duruşuna rağmen gidip eliyle kebap hazırlıyor, mangalın başında duruyor. İbo’nun İstanbul’u fetih sürecinde ona el veren elitlere ödediği bir vefa borcu bu. Nusret de bir internet fenomeni, geçici bir alay konusu kalmasını Miami elitinin karnını doyurup onları eğlendirerek engelliyor. Combs ile Nusret’in bu koca dünyada dayanışma içinde birbirlerini bulması da evrenin sırrı çözülemez bir ritmi olduğunun kanıtı.

        *************

        STAR WARS SORULARI

        - BİRAZ fazla çizgi film gibi mi olmuş?

        - Yönetmen fazla mı inisiyatif kullanmış?

        - O kadar şakaya, espriye gerek var mı?

        - “Yenilsen de mücadeleye devam et” mesajı Trump muhaliflerine gönderme mi?

        - Kadınlar nihayet hak ettikleri iktidarı “çok uzak bir gelecekte çok çok uzun zaman önce” mi buluyor?

        - Nostalji yapmak kötü, ileriye bakmak mı gerekiyor?

        Diğer Yazılar