Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dünyada doğallığını koruyan ikinci plaj olma ödülüne sahip.

        Sığ kıyısıyla, yürürken ayaklarınızın altında kadifemsi bir his bırakır.

        5 bin 400 metrelik plajda, deniz ile kumsalın dans ettiğini görürsünüz.

        Caretta Caretta’lar sadece buraya güvenip, yavrularını emanet ederler.

        Bir tarafı tatlı su, diğer tarafı Akdeniz’dir ve bir benzeri daha bulunmaz.

        Plajın kumları altın sarısı ve inceciktir.

        Deniz kristal berraklığındadır.

        Antik çağda Kaunoslar tarafından kullanılmış bir limandır.

        Soyunma kabinlerinin dışında hiçbir yapılaşmaya izin verilmez.

        Deniz kaplumbağalarının yumurtalarına zarar gelmemesi için sahile kedi, köpek gibi evcil hayvanlar sokulmaz.

        Caretta’ların yumurta bıraktıkları işaretli yerlere şemsiye yerleştirilemez.

        ***

        Böylesine güzel, böylesine doğa harikası bir yerdir Dalyan’daki İztuzu Plajı..

        Ama gelin görün ki, biz o muhteşemliği bozmak için garip kıpırtılar içindeyiz.

        ***

        Dünyaca ünlü plajımızın işletme hakkı yıllardır Ortaca Belediyesi’ne aitti.

        Belediye de burayı senelerdir etkin biçimde korudu.

        Fakat şimdi plajın işletme hakkı belediyeden alınıp, valilik bünyesindeki turizm şirketine devredildi.

        Neden?

        Nedeni yok.

        Valilik “mal dağıtımı” bahanesiyle öyle buyurdu.

        Tabii ki çevreciler bu emrivakiye karşı çıkıyorlar.

        Davalar açıyor, mahkemelere koşuyorlar.

        Sonuç alabilirler mi bilemiyorum.

        Ama şunu tahmin edebiliyorum.

        İztuzu Plajı’na da “rant” gözüyle bakılıyorsa eğer, güzelim cennet de elden gitti demektir!..

        33 tiyatroyu izlerken neler kazanacağız

        Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat için Vakıf (TAKSAV) yine muhteşem bir organizasyona imza atıyor.

        3. Uluslararası İzmir Tiyatro Festivali’ni 5-15 Aralık tarihleri arasında gerçekleştiriyor.

        33 tiyatronun, 42 gösterimin sergileneceği bu harika festival ne anlama geliyor, biliyor musunuz?

        İzmir’e, topluma, kent dinamizmine neler katacak görüyor musunuz?

        Sizi bilmem ama ben şunları katacağını görüyorum..

        ***

        Toplumun bir üyesi olarak özeni aşılayacaktır.

        Sorunlar üzerinde düşünmeyi, yargılamayı öğretecektir.

        Sanatın geliştirici, değiştirici gücünü gösterecektir.

        İnsanı çok yakından tanıtacaktır.

        Toplumu bilinçlendirip, sorunlara nesnel gözle bakılmasını sağlayacaktır.

        Düşünce erkini ve özgürlüğünü öğretecektir.

        Toplumun aşama yapmasındaki süreyi kısaltacaktır.

        Toplum duyarlılığını artıracaktır.

        Birey-toplum ilişkilerinin kökenine inecektir.

        Toplumun kültür birikiminin zenginleşmesine aracı olacaktır.

        ***

        Üstelik, festivalin bu yılki ana konusu “dayanışma”..

        Ayağınıza gelen bu güzelliği kaçırırsanız yazık olur, şimdiden söyleyeyim.

        Türklerin sağlıklı yaşamreçetesi şöyle olmalı..

        Her sene düzenli sağlık kontrolu yaptırmak..

        —Geçiniz. Bu düzen biz Türkler’e bir türlü uymaz. Onun için yerine başka yöntem bulunmalı. Mesela, komşudan fikir almak, ağrını-sızını ona sormak, onun kullandığı ilaçları kullanmak bize daha yatkın bir sistemdir.

        ***

        Yorgun erkek sendromunu aşmak..

        —Geçiniz. Türkiye gibi bir ülkede adam 40 yaşına gelmiş, hala nasıl yorulmasın! Para yok, pul yok, iş yok, tabii ki öfkeli, gergin, stresli olur. Arttırın maaşını, bulun işini, verin ikramiyesini, bakın ne sendromu kalır, ne yorgunluğu..

        ***

        Spor ve egzersizle depresyonu öldürmek..

        —Geçiniz. Egzersiz için, spor için vakit nerede, nakit nerede? Ayrıca Türkler’in depresyonu böyle ölmez. Sağlıklı başarı istiyorsanız eğer, daha çok kahvehane, daha fazla okey, daha sık çilingir sofraları önermelisiniz.

        ***

        Akşamları erken ve az yemek..

        —Geçiniz. Birincisi, hangi erkek eve erken gider? İkincisi, kadın masayı gariban sofrası gibi kurarsa, kocasından azarı işitir. Yani, mutsuzluk diz boyu olur. Onun yerine “can boğazdan gelir” felsefesini gecelere de sarkıtmak, sağlıklı evlilik için en hayırlısı..

        Ya vatandaş ne yapsın

        —Uşak İl Genel Meclisi Üyesi, “bazen dalgın ve sıkıntılı oluyoruz. O yüzden bizlere trafikte ayrıcalık olsun, kırmızıda ceza yazılmasın” demiş.

        Sıkıntı baz olarak alınırsa eğer, bırakın trafik cezasını, Türkiye’de kimseye hiçbir şekilde ceza yazılamaz!..

        Yanlışanlama

        —Televizyondaki “Köylü Güzeli” dizisinin başrol oyuncusu Gizem Karaca, “Balık etli olmaktan çok memnunum. Balık etli kadın daha seksidir” demiş.

        Balık etli kadının seksi olup olmadığı erkekleri ilgilendirmiyor. Bizim ilgilendiğimiz balık etinin sağlığa çok faydalı olması, hepsi bu!..

        Bir sıkarsagörürsün

        —Meslekdaşı Hakan Akkaya ile atışan modacı Cemil İpekçi, “O tek sıkımlık tabanca, ben ise sürekli patlayan havai fişek gibiyim” demiş.

        İyi de.. Senin patlamaların ona zarar veremez. Ama o sıktığında, tek atışta seni bitirir, ona göre!..

        Diğer Yazılar