Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Ne çobanı, ne uzmanı dinlediler” diye manşet attık bugünkü birinci sayfamıza..

        Aslında aynı konuda attığımız dördüncü manşet bu..

        Geçen seneden beri üç kez daha gündeme taşımıştık bu meseleyi..

        Umarım bu defaki sonuncusu olur, fakat gidişata bakıldığında pek öyle olacağa benzemiyor.

        Çünkü yetkililer hiç bir şeyi dinlemiyorlar!..

        *

        Onları önce tam 29 yıl evvel bir çoban uyardı.

        “Trafo merkezini buraya kurmayın, burası dere yatağı, her yağışta sel basar” dedi.

        Dinlemediler.

        Dinlemeyince ne oldu?

        Her yağışta trafo merkezini su bastı, o yüzden de Ayvalık, Burhaniye, Altınoluk, Çanakkale ve Ezine sık sık elektriksiz kaldı.

        Bizim haberler üzerine, geçen yıl bir uzman heyeti trafoyu yeniden inceledi ve rapor hazırladı.

        Onlar da çobanın sözlerini bilimsel olarak tekrarladılar.

        “Buraya trafo merkezi olmaz, çünkü dere yatağına kurulu, acilen başka yere taşınmalı” dediler.

        Yine dinlemediler.

        *

        27 yıllık hataya kaldıkları yerden devam edeceklerini duyurdular.

        -Trafo merkezinin vadi içindeki dere yatağında kalacağını..

        -Zeminin dolguyla kaldırılıp sele karşı önlem alınacağını..

        -Bunun için 8 milyon lira harcanacağını..

        -Ve de kesinlikle Cennet Tepesi’ne taşınmayacağını açıkladılar.

        *

        Ayvalık Trafo Merkezi’nde işte böyle anlamsız bir takıntı ve inatlaşma oluştu.

        Sel de gelse, merkez suya da batsa, her yer elektriksiz de kalsa trafo yerinden taşınmayacak.

        Ne doğanın sesi, ne uzmanın bilgisi, ne Kent Konseyi’nin tepkisi, ne vekillerin önerisi, ne vatandaşın şikayeti asla dinlenmeyecek.

        Dinleselerdi şaşardım zaten..

        O zaman doğru bir iş yapmış olurlardı çünkü..

        Şimdi kendilerinden bekleneni gerçekleştirdiler.

        Ama unuttukları bir şey var.

        Yağmurlar!..

        Onlarla ilk yağışlarda yine görüşeceğimizi unuttular!..

        Eyvah, yine yılbaşı kararları

        Bir mecburiyetmiş gibi, her yeni yıl yaklaşırken etrafımdakiler kendi kendilerine sözler veriyorlar.

        Yeni yıla girerken bazıları değişim, bazıları gelişim, bazıları zayıflama, bazıları yıldızlaşma kararları alıyorlar.

        Özellikle bu dönemi kollayan diyetisyenler de birden bire ortaya çıkıp, fiziki değişim arayanlara akıl fikir üretiyorlar.

        Fakat izliyorum da, bu yeni yıl heveslilerinin çoğunun kondisyonu pek düşük oluyor.

        Daha ikinci hafta dolmadan her şeye pes ediyorlar ve tekrar eski alışkanlıklarına dönüyorlar.

        Hal böyle olunca, ben de şu noktayı anlamakta zorluk çekiyorum.

        *

        -Madem uygulamayacaksınız, her sene kendinizi “değişim de değişim” diye niye telef ediyorsunuz?

        -Madem değişmeyeceksiniz, her sene kendinize niye hiç bıkmadan “yeni yıl eziyeti” çektiriyorsunuz?

        *

        Halbuki kendinizi rahat bıraksanız, hedeflerinize daha kolay ulaşırsınız.

        Zorlamalarla olmuyor çünkü..

        Güneş enerjiliden ziyade uçan otomobiller lazım

        “Sahibinden com” sitesinin en çok ziyaret edilen bölümlerinden biri olan “İlginç İlanlar”a, “Güneş Enerjili Elektrikli Araç” ilanı verilmiş.

        Güneş otomobili 152 bin 500 liraya satışa çıkarılmış.

        Güzel bir gelişme..

        Bu piyasa zamanla büyüyecektir mutlaka..

        Ama ben asıl “uçan otomobiller” ne zaman çıkacak, onu merak ediyorum.

        Çünkü, güneş enerjili elektrikliden ziyade uçanlara ihtiyaç var.

        *

        Geçen hafta Almanya ve Fransa’daydım.

        Almanya’nın otoyollarına çıktım.

        Çıkmaz olaydım.

        Bir saatlik mesafeleri ancak 3-4 saatte alabildim.

        Her otoyolda trafiğin durması için bir sebep oluştu.

        Ya kaza ya da yol çalışması ya da başka bir şey..

        Zaten yol çalışması sürekli kadroda..

        Üç şeritli trafik birden tek şeride düşüyor, hadi size 10 kilometre kuyruk.

        Hele kaza oldu mu yandınız.

        En az 3 saat bekliyorsunuz.

        *

        O yüzden, insanoğlu güneş enerjili elektrikli otomobillerden ziyade, artık uçan otomobillere şiddetle ihtiyaç duyuyor.

        Ben duydum mesela..

        -Almanya gibi otoyollarıyla övünen bir ülkede bile artık trafik akmıyorsa..

        -Şehirlerde sabahları ve akşamları trafiğe çıkmak kabusa dönüşüyorsa..

        -Metrolara, trenlere, tramvaylara, gemilere rağmen trafik sorunu çözülemiyorsa..

        Bana göre en kesin çare, uçan otomobilleri devreye sokmaktır.

        Biliyorum ki, birileri bunun için zamanı ve ortamı bekliyorlar.

        Ama daha fazla beklemesinler, zamanı geldi çünkü..

        ‘Unutursam Fısılda’ doğru cevap

        2014 yılı, Türk sinemasında romantizmin doruğa vurduğu yıllardan biri oldu.

        Bir çok yerli aşk filmi peş peşe vizyona girerken, bir çoğu en çok izlenenler listesinde üst sıralarda yer aldı.

        Siberalem.com sitesinin üyeleri de, 2014’ün en sevilen aşk filmlerini belirledi.

        Listeye baktım, ilk sırada Çağan Irmak’ın son filmi “Unutursam Fısılda” var.

        Halil Sezai’nin başrolünü üstlendiği “İncir Reçeli 2” ise, kadınlardan en çok oyu alarak ikinci seçilmiş. Erkekler de en çok, emekliye ayrılmış bir boksör ile görme engelli bir kadının aşkını konu alan “Sadece Sen” filmini sevmişler.

        Siberalem üyeleri ile aynı fikirdeyim.

        Bana göre de “Unutursam Fısılda” senenin en güzel filmiydi.

        Birinciliği hak ediyordu, hakkını aldı.

        Diğer Yazılar