Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan’ın teklifini beğendim.

        Diyor ki..

        ***

        15 Temmuz darbe girişiminin ardından OHAL Kanun Hükmünde Kararnamesi ile kapatılarak taşınır ve taşınmaz tüm mal varlığı hazineye devredilen İzmir’deki Şifa, Gediz ve İzmir üniversiteleri ‘Cumhuriyet ve Demokrasi Üniversitesi’ adı altında birleştirilsin, yeni bir devlet üniversitesi olarak yoluna devam etsin.

        ***

        CHP’li vekil bunun gerçekleşmesi için TBMM’ye bir kanun teklifi de verdi.

        Umarım Bakan’ı dinleyen çıkar da, giderek kangrene dönüşen soruna çare bulunur.

        Bulunması da lazım, çünkü..

        ***

        Üç üniversitenin kapatılma kararından sonra buralarda okuyan 17 bin genç ortada kaldı.

        O gençler ve aileleri, sürekli değişen kararlarla ne yapacaklarını bilemez haldeler.

        Okullar için ödedikleri paraların ne olacağını bile bilemiyorlar.

        Gençler kapı kapı dolaşıp, çare arıyorlar, yardım istiyorlar.

        Ağır mağduriyetlerinin acilen giderilmesi gerekiyor.

        ***

        O yüzden, milletvekili Murat Bakan’ın önerisi ciddiye alınmalıdır.

        Kapatılan üniversitelerin yerine kurulacak “Cumhuriyet ve Demokrasi Üniversitesi” ile eğitimin sürekliliği sağlanabilir, gençlerin mağduriyetleri en az hasarla giderilebilir.

        Eğer birleştirilme yapılamıyorsa, o zaman her üniversite aynı şekilde eğitimine devam edebilir.

        Yönetimi değiştirilir, FETÖ yandaşı eğitimcileri varsa görevden alınır, sağlıklı bir yapı oluşturulup, öğrenciler hiç mağdur edilmeden eğitim sürdürülür.

        Aslında bana göre en mantıklı yol budur.

        O kadar yatırımın, binanın, fakültenin kapatılması kamuya da zarar verir.

        Problem binalarda değil ki, kapatılarak cezalandırılsınlar.

        Problem yönetimde ve felsefesinde olduğuna göre, oralarda yapılacak değişikliklerle eğitim ve öğretim devam edebilir.

        Üniversiteler açılsın, FETÖ zihniyeti kapatılsın, sorun çözülür.

        Bu ‘ekran nesli’ gerçekten çok tuhaf

        Şimdiki nesil, şimdiki gençler bir acayipler..

        Bunlara “ekran nesli” ya da “parmak nesli” diyorlar ya, hakikaten de öyleler.

        Fütürist Ufuk Tarhan bunların huylarını tek tek saptamış.

        İşte onlardan bazıları..

        ***

        21. nesil insanlardan çok ekranlarla yaşıyor.

        Parmağı ile dünyaya erişiyor.

        Sabahları ekranı olan bir cep telefonu alarmı ile uyanıyor.

        Alarmı kapatmak için telefonu eline aldığında, 1-2 mesaj, WhatsApp okur, Instagram’ı kontrol eder.

        Yüzünü bile yıkamadan ekranla iletişime geçer.

        Tuvalete gider, ekranlı cihaz da yanında olur.

        Kahvaltı ederken de gözü ekrandadır.

        Tarhan’ın saptamaları ne kadar da doğru..

        Günümüz dijital gençleri sabırsızlar, hemenciler, rahatlar, cesurlar, gayri resmiler ve aynı zamanda hep beraberciler..

        Bu farklı “sosyal ağ neslini” tüm özellikleriyle kabullendik artık..

        Bende de onlardan biri olduğu için konuya gayet iyi hakimim!..

        Arda’nın haltları

        Barcelona’da forma giyen Arda Turan yine haltlar yemiş.

        Antrenman sonrası tesislerden çıkışta, taraftarların sevgi gösterilerine kayıtsız kalmış, imza için bekleyen küçük taraftarlar için arabasını durdurmayıp, penceresini bile açmamış.

        Bunun üzerine taraftarlar tepki gösterip, arabanın camlarına vurmuşlar, Arda’ya hakaretler etmişler.

        Tepkiler televizyonlarda da sürmüş, “Iniesta, Munir, Umtiti gibi diğer futbolcular küçük hayranlarını kırmayıp imza dağıttılar, onlara ilgi gösterdiler, Arda ise sırtını döndü” diye eleştirilmiş.

        ***

        Hep denir ya, “insanın kalitesi kumaşından bellidir” diye..

        Ne yazık ki Arda da böyle bir kumaş yok.

        Hangi ortamda olursa olsun, buna mesleğini icra ettiği futbol sahası da dahil; “görgüsüzlüğü, kabalığı, şımarıklığı, küstahlığı, kibirli hali” hemen dışa vuruyor.

        Ne zaman nasıl davranması gerektiğini bir türlü bilemiyor.

        Kendi durumunu da tahlil edemediğinden, sanıyorum kimseden de danışmanlık almıyor, eğitimden geçmiyor.

        ***

        Arda şunu iyi bilmeli ki; ne kadar para kazanırsa kazansın, küstahlık, kibir, kabalık hiç bir zaman prim yapmaz, dünyanın en fakir ülkesinde bile kabul görmez.

        Saygıyı ve sevgiyi bunlarla elde edemez.

        Böyle devam ederse hızlı düşüşü daha da vahim hale gelir, psikolojik vakaya dönüşür ve nasıl dibe vurduğunun farkında bile olmaz.

        Ki..

        Dibe doğru son süratla iniyor.

        Pereira’ya yapılanlar yanlış

        Medeni kurum olmanın şartlarından biri de, ayrılıklarda el sıkışabilmektir.

        Ama biz bunu pek beceremiyoruz.

        Mesela Fenerbahçe, teknik direktör Portekizli Vitor Pereira ile yollarını ayırmak istiyor.

        Olabilir tabii..

        Fakat bunu yaparken, şartlar, kurallar bellidir.

        Eldeki sözleşmeye göre hareket edilir.

        Ya da karşılıklı oturulur, ortak çıkarlar doğrultusunda sonuca varılır.

        ***

        Ancak..

        İstifaya zorlamak için adamın yardımcılarını göndermek, evinin kirasını kesmek gibi yan yollara sapmak, büyük kurumlara yakışmaz.

        Fenerbahçe’ye de yakışmıyor.

        Eğer sözleşmelere uymayacaksanız, o zaman onları imzalamayın.

        Veya uyabileceğiniz sözleşmelere imza atın.

        Yoksa öbür yöntemler, dünyaya rezil olmanın başka bir yoludur.

        Fenerbahçe o yola tenezzül etmemelidir.

        Diğer Yazılar