Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Başkanı Ender Yorgancılar da Napolyon gibi oldu..

        Napolyon’un meşhur “para, para, para” söylemi yerine..

        Yorgancılar “reform, reform, reform, üretim, üretim, üretim” söylemini dilimize oturttu.

        EBSO Başkanı, hemen her fırsatta Türkiye’nin bir an önce reformlara geçmesi gerektiğini vurguluyor.

        Ki, bu vurgusunda sonuna kadar haklı..

        *

        - Eğitime ve teknolojiye yatırım şart..

        - Sanayi teknolojisinin geliştirilmesi kaçınılmaz..

        - Üretim olmazsa, kalkınma da olmaz.

        *

        Yorgancılar bu şartları sıraladıktan sonra, son meclis toplantısında sanayicilere bir de yol haritası ve örnek ülke adı verdi:

        - Güney Kore..

        1980’li yıllarda Türkiye ve Güney Kore ekonomisinin aynı seviyede olduğunu..

        Güney Kore’nin transformasyon, eğitim ve teşvik hamleleriyle yıllar içinde önemli bir büyüme trendine girdiğini..

        Günümüzde de dünya ekonomisinin en ciddi aktörleri arasında yer aldığını rakamlarla anlattı.

        *

        Örnek hakikaten güzel..

        Bize de oldukça sempati duyan ve yakın bir ülke..

        Fakat mesele güzellik-yakınlık-sempati değil.

        Mesele, bizim de Güney Kore gibi olup olamayacağımız..

        Bana göre, olamayız..

        Çünkü, oralara giden, gezen ve insanlarıyla tanışan biri olarak söylüyorum, onlardaki disiplinin, çalışma azminin, işe saygının, doğruyu bulma hassasiyetinin yarısı bile bizde yok..

        Ne devlette, ne de millette..

        Ne kamuda, ne de özelde..

        Bizim farklı değerlerimiz var, onların farklı..

        Yorgancılar’ın örneği güzel ve doğru, fakat bize uyar mı, işte orası biraz zor..

        Eğer yarısı bile uysa, uçar gideriz zaten..

        Biz yapamadık, onlar hızla yaptı

        Niye “keşke olsak, ama bizim zihniyetlerle Güney Kore olmamız çok zor” diyorum?

        Diyorum çünkü..

        *

        - Güney Kore bizim yapamadıklarımızı yapıp, ekonomik seviyesini inanılmaz boyutlara taşıyan özel bir anlayışa sahiptir.

        - 50 yıl önce Türkiye’nin neredeyse çeyreği kadar ekonomiye sahipken, bugün bizim iki katımız büyüklüğünde ekonomiye ulaşmıştır.

        - Milli ürünler ortaya koyup, dünya ekonomisinde kendine yer edinebilmek için sanayiyi planlarında ilk sıraya almıştır.

        - Bilim ve teknolojiye çok büyük yatırımlar yapmıştır.

        - Elektronikten yarı iletkenlere, ağır sanayiden otomotive bir çok alanda dünya markası haline gelmiştir.

        *

        - 50 yıllık kısa sürede, bugün dünyanın en büyük 6’ncı ihracatçısı, 7’nci ithalatçısı konumuna varmıştır.

        - 1980 yılında Güney Kore, en büyük 30’uncu ihracatçı iken; Türkiye 1 sıra arkasında 31’inci sıradaydı.

        - Güney Kore 24 sıra yukarı tırmanıp 6’ncılığa yükselirken, biz 15’inci yasırada kendimize ancak yer bulabildik.

        - Güney Kore, ekonomik olarak dünyanın en büyük 15’inci ülkesidir.

        - İnsani gelişmişlik sıralamasında da 12’nci basamaktalar..

        *

        Bu gerçekleri görerek söyleyin bakalım..

        Biz hiç Güney Kore olabilir miyiz?

        Öyle bir ışığımız var mı?

        Sanayici bekleye bekleye..

        Güney Kore’nin bu noktaya gelmesinde bir çok etken var elbette..

        Mesela, savaş sonrası ilk olarak Ekonomik Planlama Kurulu’nu kurup, ekonomik gelişmeye ne kadar önem verdiklerini gösterdiler.

        Peşinden..

        *

        - 1973 yılında Otomotiv Sanayinin Teşviki için Uzun Dönemli Planı formüle ettiler.

        - Yüzde 95 yerli ürünlerden oluşan otomobil üretimine başladılar.

        - 1967 yılında “Bilim ve Teknolojiyi Destekleme Kanunu”nu çıkardılar.

        - 1972 yılında “Teknolojiyi Geliştirme Teşviki”’ni yürürlüğe soktular.

        - 1973 yılında “Mühendislik Hizmetleri Teşviki” gibi gelişime katkıda bulunacak kanunlar belirlediler.

        *

        Bizim sanayici ise hala “reform” diye, hala “teşvik” diye, hala “destek” diye hükümetlere seslenip duruyor, hala umutla bekliyorlar.

        Adamlar ise bu istekleri 40 yıl önce yerine getirmişler bile..

        ‘Eğitim şart’ lafı şaka değil

        Güney Kore büyük çıkışını nasıl yakaladı?

        Öncelikle, her şeyin temeline eğitimi koydu.

        Biz meslek okullarını kapatırken, onlar nitelikli eleman yetiştirilmesine büyük önem verdi.

        *

        - 420 üniversite ve yüksekokulla zirveye çıktı.

        - Orta-öğretimde okullaşma oranını yüzde 68’e taşırken, Türkiye’de bu oran yüzde 34’te kaldı.

        - Ülkenin yüzde 95’inin tamamı okur yazar oldu.

        - Lise mezunlarının yüzde 84’ü üniversiteye gidiyor.

        - Üniversite öğrencilerinin yüzde 40’ı bilim alanında çalışıyor.

        *

        “Eğitim şart” sözü orada şaka değil, gerçek..

        Güney Kore olmak istiyorsak, önce eğitime, bilime, teknolojiye, niteliğe önem vermeliyiz.

        Veren var mı peki?

        Varsa, bize de gösterin de bilelim..ki

        Kızarsa girişir

        - Doping yüzünden iki yıl müsabakalardan men cezası alan Rus tenisçi Sharapova, bu süreyi dövüş dersleri alarak geçiriyormuş.

        - Bundan sonra hakemlerin kendisine dopingli demesi, top dışarıda işareti vermeleri biraz sıkar!..

        Boşuna değil ki

        - Şarkıcı Fatih Ürek, “hayranlarım cinsiyetsiz olmamı istiyorlar, yüzümü, gözümü boyamam hoşlarına gidiyor” demiş.

        - Sese katlanamadıkları için, belki makyajla fizikten kurtarırız diye düşünüyorlardır!..

        Diğer Yazılar