Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bahri Vreskala’dan ilginç bir yorum aldım.

        Yorumun konusu İzmir tramvayı üzerine..

        Bahri Bey, yıllarca Gençlik ve Spor İzmir İl Müdürlüğü görevini üstlendi.

        Peşinden de 2005’te ANAP’tan büyükşehir belediye başkanlığına aday oldu.

        Yani, İzmir’i iyi bilir, iyi tanır.

        Lafı uzatmadan, sözleri ile bazı eleştiri ve önerilerini aynen aktarıyorum..

        Değerli kardeşim..

        Tramvay ile ilgili yazını okudum.

        Ben de Başkan Aziz Kocaoğlu’nu alkışlıyorum, hizmetleri için teşekkür ediyorum.

        Ancak, hayatını İzmir sporuna ve İzmir’e adamış biri olarak, yapılan tramvay hattını yeterli bulmuyorum.

        Batıya açılan pencere olan İzmir’in yerel yöneticilerinin kısa vadeli değil, çok uzun vadeli planlar yapmaları gerekir.

        Şöyle ki; 2005 yılında ANAP’tan büyükşehir belediye başkanlığı adaylığım sırasında, İzmir’e Sasalı’dan başlayan ve Urla-Karaburun kavşağında Teknoloji Üniversitesi’ne kadar giden 65 kilometrelik sahil tramvay hattı projem vardı.

        Televizyonlardaki açık oturumlarda bunu hep söyledim, ama anlatamamışım.

        Tamamen sahilden geçen, 880 milyon dolara mal olan, üç yıl yapım süreli, azami 80 km. hız yapan tramvay hattı olsaydı, bence çok daha isabetli bir yatırım olurdu.

        Zira Üçkuyular’dan Halkapınar’a giden metro zaten var.

        Buraya ayrıca tramvay gerekir miydi?

        Kaldı ki şehir içi trafiğini daha da zorlaştırabilir.

        Alsancak’tan hattı geçirmek pek kolay olmayacak.

        Biliyorsun, Mithatpaşa hattı defalarca değişti, yap boz tahtası oldu.

        Keşke benim projem sorulup tartışılsaydı, herhalde daha faydalı olurdu diye düşünüyorum.

        Katkısından dolayı Bahri Vreskala’ya teşekkür ederim.

        Kendisine net yanıtı belediye yetkilileri verirler, neyin daha doğru, neyin daha yanlış olduğunu ben bilemem çünkü..

        Fakat şunu söyleyebilirim.

        Bence önemli olan işe adım atmaktı, başlamaktı.

        Sonrasında ilave hatlar konabilir, hatlar uzatılabilir, sistem geliştirilebilir.

        Nitekim, mesajlara baktığımızda aynen böyle olacağı görünüyor.

        Benim izlenimim bu şekilde..

        Milyonuncu uyarı: Kanma şu dolandırıcıya

        Valiler, belediyeler, emniyet ve diğer kurumlar sürekli uyarıyorlar, ama belli ki nafile..

        Halk yine de dolandırıcılara kanıyor, aldanıyor ve parasını kaptırıyor.

        Uyarılar çare etmiyor.

        Denizli’yi ele alalım mesela..

        Burada hala “Denizli valisi, vali yardımcıları ve özel kalem müdürünün” adları kullanılarak, vatandaşlar telefonla aranıyorlar.

        Çeşitli bahanelerle “valilik adına bağış ve yardım kampanyası” adı altında para talebinde bulunuyorlar.

        Bitmek tükenmek bilmeyen dolandırıcılık faaliyetlerini gören valilik de devamlı açıklama yapmak zorunda kalıyor.

        Valiliğin veya herhangi bir kamu kurumunun vatandaşlar, işadamları ve esnaftan; telefon ya da diğer iletişim yollarıyla “herhangi bir amaçla yardım toplama gibi bir talebi ve yöntemi bulunmadığı” anlatılıyor.

        Bakın, bir kez daha uyaralım.

        Böyle istekler geldiğinde hiç bir şekilde itibar etmeyin.

        Aksine, bu kişileri derhal 155 ve 156 numaralı telefonlardan polise ya da jandarmaya bildirin.

        Tecrübesi

        yetmedi

        “Cevapsız Çınlama” şarkısıyla ünlenen 16 yaşındaki popçu Aleyna, Bakü’de yılbaşı konseri vermiş, ama aldığı yüksek ücreti açıklamamış.

        Madem şarkısının adı “Cevapsız Çınlama”, o zaman ücretinin miktarını da “Cevapsız Mangırlama” diye açıklayabilirdi aslında!..

        Çalan versin

        köşe olsun

        Montu çalınan Haluk Levent, bulana 300 lira, işsiz ise iş imkanı ve dilediği zaman telefonda sınırsız konser vaat etmiş.

        Sadece bir mont için bunları veriyorsa, paltoyu kaptırsaydı evin ve otomobilin anahtarını da verecekti demek ki!..

        Felaketi

        beklemesek

        Doğal Afet Sigortaları Kurumu ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, deprem sonrasında hasarlı bölgelerin havadan görüntülenmesi için aralarında anlaşmış.

        Bu anlaşmayı depremi beklemeden, hasarlı evlerin güçlendirilmesi için yapsaydınız, daha faydalı olmaz mıydı!..

        Salı günü uç biletini de

        56 gün önce al

        Niye öyle?

        Çünkü, tüm veriler bunun avantajlı gösteriyor.

        Seyahat sitesi “Momondo”nun “Yıllık Uçuş Araştırması”na bakın mesela..

        Uçuştan 56 gün önce bilet alanlar, yüzde 28 oranında kar ediyorlar.

        Bu sonuca varabilmek için, dünya genelinde en çok tercih edilen 100 rotada gerçekleştirilen 13 milyar 200 milyon adet uçuşa dair bilgiler incelendi.

        İncelemelerde tabii başka ipuçları da ortaya çıktı.

        Örneğin..

        18.00–00.00 saatleri arasında gerçekleşen uçuşların fiyatları, günün diğer saatlerindeki uçuşlara göre daha hesaplı oluyor.

        Saat 15.00’ten önceki uçuşlar en pahalı seçenekler konumunda.

        Sabah ve akşam uçuşları arasındaki fiyat farkı ise ortalama yüzde 5.

        Salı günlerinde yapılan uçuşlar, haftanın diğer tüm günlerinden daha uygun fiyata sahip.

        Haftanın en pahalı günü ise, pek çok kişinin seyahat etmeyi tercih ettiği Cumartesi.

        Verilere göre Salı uçanlar, Cumartesi uçanlara göre yüzde 11 oranında kar edebiliyor.

        Demek ki ucuz seyahat için ne yapmalıyız?

        Salı günleri uçup, biletimizi de 56 gün önceden almalıyız.

        Yapabileni tebrik ederim.

        Diğer Yazılar