Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Cem Polatoğlu turizmci..

        Bir tur şirketinin sahibi.

        Son gelişmelerle ülkenin en büyük kanayan yarası haline gelen Türk turizmini, şahane bir şekilde masaya yatırıyor.

        Turizmimizin kalkınması, gelişmesi ama asıl önemlisi kabuk değiştirmesi için neler yapılacağını, tecrübelerine dayanarak saptıyor, farklı öneriler iletiyor.

        Hem tespitlerini, hem de önerilerini sevdim, turizmci arkadaşlara belki katkısı olur diye aktarayım istedim.

        Polatoğlu başlangıç olarak, ülkedeki turizm anlayışını “15 Temmuz öncesi ve sonrası” diye ikiye ayırıyor ve sonrasında görüşlerini açıklıyor.

        Diyor ki..

        ***

        15 Temmuz öncesi Türk müşteri “serzenişleri” şöyleydi:

        ***

        Sanki oteli satın alıyorlar.

        Sanki rehberi, tur şirketini satın alıyorlar.

        Çocukları çoook gürültücü.

        Çok müsriflik yapıyorlar.

        Tabaklarına yiyemeyecekleri kadar yemek dolduruyorlar.

        ***

        15 Temmuz sonrası “u dönüşleri” başladı:

        ***

        Türk müşteri candır.

        Türk müşteri iyidir,

        En azından ne istediklerini biliyoruz.

        Birbirimizi anlıyoruz.

        ***

        Senelerdir esnafından

        oteline, rehberinden

        şoförüne, acentesinden restoranına bir çok turizm meslek grubu tarafından horlanan, küçümsenen, daha pahalı servis alan “yerli turistin külüne muhtaç” duruma düştük.

        Peki..

        Daha fazla yerli turist için ne yapmak lazım?

        Japonya modeline geçelim, kurtulalım

        Polatoğlu, “daha fazla yerli turist için ne yapmak lazım” sorusunun yanıtını çok net veriyor:

        ***

        Japon modelini uygulamalıyız.

        Bunun dışında, kendi yerli ve milli önlemlerimizi alıp turizmi açığa çıkartmalıyız.

        Turizmi 12 aya yaymanın çarelerine bakmalı, erken rezervasyonu sadece temmuz-ağustos ile sınırlı bırakmayıp, 12 aya çıkarmalıyız.

        ***

        Japon modeli ile ayrıca şunları da yapabiliriz:

        ***

        Türkiye’de 18 milyon orta öğrenim, 6 milyon ilk öğrenim öğrencisi var.

        Japonya’da öğrenciler için her yarı yıl döneminde, ülkenin bir bölgesine konaklamalı seyahat zorunlu.

        Bu, öğrencinin liseyi bitirene kadar ülkesinin 24 bölgesini tanıması anlamına gelir.

        Neden Japon bunu yapıyor?

        Çünkü, her bir bireyinin ülkesini, insanlarını tanımasını, sevmesini kaynaşmasını istiyor.

        Her bölgeden arkadaşlar edinmesini arzuluyor.

        ***

        İşte, Japonlar bu nedenle dünyanın kendi ülkesini en çok seven, en milliyetçi bireyleridir.

        Sömestre 2 aya yaz tatili 5 aya

        Turizmci Cem Polatoğlu, verdiği Japonya örneğini şu şekilde açıyor:

        ***

        Japonya’da sömestre ve yaz tatilleri bölgelere göre ayrılıyor.

        Sömestre 15 gün yerine 2 aya, yaz tatilleri de 2,5 aydan 5 aya yayılıyor.

        Bunu altını çizerek yazıyorum, çünkü hala sektörde bir çok kişi, öğrencilerin 2 ay sömestre ve 5 ay yaz tatili yapacaklarını sanıyor.

        Öyle değil.

        Örneğin Ankara, sömestre tatiline 1 Ocak’ta başlayıp 15 Ocak’ta son verirken, Doğu illerindeki öğrenciler 7 Ocak’ta başlayıp 21 Ocak’ta bitirebilirler.

        Güney Marmara 15 Ocak’ta başlayıp 30 Ocak’ta noktalayabilir.

        Kuzey Marmara ve Trakya 1 Şubat’ta başlayıp 15 Şubat’ta sona erdirebilir.

        Güney Anadolu, Karadeniz 7 Şubat’ta başlar, 21 Şubat’ta biter.

        Bunun gibi diğer bölgeler de sömestreyi yayar, keza yaz tatilini de..

        Peki, bunun bize

        ne faydası var

        İlanlara bakalım. Bugünlerde Uludağ’da hafta içi oda fiyatı 250 TL. Oysa sömestrede 800 TL. Ama sadece 15 gün böyle.

        Otelci sadece 15 gün kazanacak, öğrencilerin çoğu bu paraları veremeyeceği için kar tatili yapamayacak.

        ***

        Peki.. Sömestre iki aya yayılsa durum aynı mı olur, yoksa 300 liralara mı düşer?

        Ya yaz tatilleri 5 ay’a çıkarsa?

        24 milyon öğrencinin yaz tatili olan temmuz-ağustosta odası 600 TL olan otel, mayısta eylülde 200-300 TL’ye inmez mi? Fazla bile iner.

        O halde?

        (Cem Polatoğlu’nun önerilerine ve saptamalarına yarın da devam edeceğim.)

        İzleyin

        görün

        - Oyuncu Elçin Sangu’nun 5 aylık sevgilisinden 2,5 aylık hamile olduğu iddia ediliyormuş, ne tesadüf ki “Kiralık Aşk” dizisinde de rol gereği hamile kalmış.

        - Bunu anlamanın yolu kolay.. Eğer dizi yakında yayından kalkarsa ya da sonlanırsa, bilin ki hamilelik doğrudur!..

        Adı üstünde

        sanal işte

        - 9 günlük evli çift Şükran Ovalı ile Caner Erkin Instagram’da coşmuş, birbirlerine “meleğim, aslanım, iyi ki beni buldun” gibi aşk sözcükleri yağdırmış.

        - Karışmak istemem ama, duygularını yüz yüzeyken değil de, sanal medyada göstermeye meraklı olanların ömrü pek uzun sürmüyor, bilesiniz!..

        Bize hep

        yedirdin

        - Ivana Sert “para zor kazanılıyor, bir elbiseye binlerce lira vermek günah, ben semt pazarından 20 liraya, 50 liraya alışveriş yapıyorum” demiş.

        - Allah bilir sen kıyafetlerini de mahalle terzisine diktiriyorsundur, biz de onları ünlü modacılar diye yiyoruz!..

        Diğer Yazılar