Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İzmir’de açılan Uluslararası Tarım ve Hayvancılık Fuarı’nı çok önemsiyorum.

        Önemsiyorum çünkü..

        Tarım ve hayvancılığın ülkenin ekonomik temelini oluşturduğuna inanıyorum.

        Kaldı ki..

        Son dönemlerde bizim memlekette her ikisi epey ihmal edildi.

        Tarımda da, hayvancılıkta da dünya zirvesindeyken, ihmaller sonucu artık pek çok ülkenin gerisine düştük.

        Şimdi yeniden eski günlerimize dönme çabasındayız.

        O yüzden de..

        Bu konuda atılan her adım, açılan her fuar, yapılan her organizasyon bana göre kutsaldır.

        Güçlü devletler tarıma ve hayvancılığa özel önem verirler.

        Uluslararası ticarette liberal ekonomik ilkeleri uygulayan ülkeler bile, sıra tarıma, tarım endüstrisine ve hayvancılığa gelince içe dönük kapalı politikalar izlerler.

        Bunun sebebi, tarımın bir ülkenin üretiminde birinci sırayı almasıdır.

        Sanayi ancak bundan sonra ikinci sırada gelir.

        Yani, demem odur ki..

        “Köylü milletin efendisidir” felsefesinin özüne dönme vakti geldi de geçiyor bile..

        Aslında daha bozulacak

        pek çok ezberimiz var

        Yöneticilerimiz yaptıkları hamleleri bazen “ezber bozan düzenlemeler” olarak tanımlıyorlar.

        Ezber bozmak tabii ki iyidir, eğer doğru şekilde bozulursa..

        İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Uğurtaş, memlekette bozulabilecek ezberleri şöyle sıralıyor mesela..

        Adalet sistemi ezberi: Kalitesi, güvencesi ve hızı artırılmalı..

        Eğitim sistemi ezberi: Ekonominin ihtiyaçlarına ve dünya rekabetine uygun şekillendirilmeli..

        Vergi sistemi ezberi: Tabana yayılmalı, adil hale getirilmeli, kayıt dışı düşürülmeli..

        Büyüme modeli ezberi: İthalata bağlı modelden hızla uzaklaşılmalı..

        Enerji modeli ezberi: Yerli enerji devreye sokularak, dışa bağımlılık azaltılmalı..

        Sosyal güvenlik ezberi: Açık vermeyen, işveren-çalışan mutluluğu dengesini gözeten bir sistem oluşturulmalı..

        Seçim sistemi ezberi: Sağlıklı siyasi partiler yasası çıkartılmalı..

        Sağlık sistemi ezberi: Ülkeye yük olan değil, insanımıza yakışır hizmet sunan sistem getirilmeli.

        Hilmi Uğurtaş’ın “gelin bu ezberleri de bozalım” tekliflerine katılmamak mümkün değil.

        Yatırım ve istihdamın önündeki engelleri kaldırırsak..

        Yapısal reformları gerçekleştirirsek..

        Türkiye’nin önü bir anda açılır, doğru atılacak “ezber bozan adımlarla” gelişme ve büyüme yürüyüşüne devam edilir.

        Bu vahim şartlarda

        Frankenstein bile olunur

        Memlekette 3.6 milyon işsiz var.

        İşsizlik oranı yüzde 11.8.

        Çalışma yaşındaki her 100 Türk’ten 12’si iş arıyor.

        15-24 yaş arası işsizlik yüzde 21.2.

        Her 5 gençten biri işsiz.

        Her 100 üniversite mezunundan 14’ü işsiz.

        Ehh..

        Şartların böyle olduğu yerde..

        Bir türlü iş bulamayan jeoloji mühendisinin, çaresizlikten örümcek adam kılığına girip sokaklarda çocuklara balon satması doğaldır.

        Yine şükredelim ki sadece örümcek adam oldu..

        Ya Frankenstein olmayı tercih etseydi, ne yapardık!..

        Futbol adamları

        üzülmesin artık

        Gençlerbirliği Kulübü’nün 36 yıllık başkanı 81 yaşındaki İlhan Cavcav’ı önceki gün kaybettik.

        Cavcav, başkanlığı döneminde hem başarı öyküsü çıkardı, hem de diğer kulüplere göre çok farklı yol izledi.

        Başarısını da zaten o farklılıklar getirdi.

        36 yıllık başkanlığı döneminde 42 farklı teknik direktörle çalışarak, çarpıcı bir rekor kırdı mesela..

        Sürekli teknik adam değiştirmek, hobisi gibiydi.

        Geçen yıl doktorlar, sırtındaki ağrılar nedeniyle ona pilates yapmasını önerdi.

        Yaptı da..

        Ama bir farkla..

        Bir yılda 10 pilates hocası değiştirerek!..

        Dolayısıyla..

        Cavcav’ın hoca alerjisini futbol adamları bugüne kadar hep üzerlerine alındılar.

        Meğer alınganlıkları boşunaymış.

        O aslında bütün hocalara karşı aynı alerjiyi besliyormuş!..

        İçinden top geçiyorsa

        F.Bahçe’nin kalecisi Volkan Demirel’in eşi Zeynep Demirel, “İstanbul trafiğinden nefret ediyorum, okula iki arabayla gidebilsem hiç araba kullanmam, toplu taşımayı seviyorum” demiş.

        Kocan futbolcu olunca “top”lu taşımayı sevmenden doğal ne olabilir ki zaten!..

        O ismin sırrı anlaşıldı

        “Emanet Beden” albümünü çıkaran şarkıcı Aynur Aydın, “eski nişanlım futbolcuydu, yedi sene içinde dört ülkede yaşadık, aşk için kendimden ödün verdim” demiş.

        Albümün adı bu yüzden Emanet Beden oldu demek, şimdi anladım!..

        Diğer Yazılar